Ana ile Oğul... mektup.. Şiiri - Oğuz Ha ...

Oğuz Halıcı
5

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ana ile Oğul... mektup..

Çandır'da...

Soğuk bir kış günü,
Gurbette olmanın verdiği hüzünü
Taşıyordu,

Şimdi ocağın karşısında;
Düşündü, ak saçlı anasını ne yaptı acep,
Bu kışın ortasında.

Epeyden,hem hastaydı yoksul anası,
Kimseciği yoktu hem,dostu yalnız kocadan kalma asası...

Daha,

Geçenlerde almıştı,
Oğul,
Mektubu...,
Okudu,
Oğul,gözü yaşlarla dolu.

Yaşlı anası,
Acım,
Yetiş oğul
Diyordu,
Durma yola koyul...

Oğul,
Düşündü acz ile ak saçlı anasını
Tutuyorken ölmüş pederin yasını.

Ahh...!
Yola çıkmak kolaydı,
Cepte yok para;
Hem kim...?
Yardım ederdi,
Düşmüşken
Dara
Diyerek...
Süzüldü yüreğine inceden bir kor,
Gurbette olmanın hali zor.

Gurbertin gözleri hep böyle karamıydı
Bu bağrına düşen kor....
Bir dermansız yaramıydı....?

Şimdi,
Hatırladı,
Yağmurda akan evin damı,
Bu soğukta,
Tıkamış mıydı,
Kırık camı.

Şimdi,
Üşüyor muydu,
Hasta vücud
Ahhhh,
Bir para olsaydı cepte mevcud!
Hem bu kara kışta ne yapardı,
Aniden beti benzi sarardı...

Oğul,
Baktı,
Bakındı,
Cep delik,ceket buruşmuş
Vardır diyerek belki birkaç kuruş
Bir umut ile yokladı sağı solu,
Her defasında çekildi,
Titreyerek kolu.....

Bu çaresizlik bezdirmişti,inan
Oğulu candan.
Bir de öksüz kalmıştı;
Babadan.
Hem epeydir,
İş,güç veren yoktu civarda,
Akıllı,çalışkan hem kibar da...

Lakin,
Bu dünyaya böyle gelmişti,
Sanki bu gurbette,
Gurbetin içinde
Bir yabancı elmişti.

Yarın olsun,
Çıkarım derken yola,
Azrail işine vermezken mola...
Üç beş kuruş ile elde kalan,
Ak saçlı anasına kavuşacaktı...,
........Yalan.....

Ak saçlı, elleri kınalı anası
Damı çökmüş eski evinde,
Ne zamandan beri
Azrailin elinde
Veriyorken,
Namuslu canını,
Gözleri doldu,
Hatırladı evladını.

Bu amansız hastalıktan bıkarak,
Araladı,
Yanındaki incecik perdeyi,
Daha şafak yeni
Sökecekken....
Gözlerine fecrin ışıkları usulca
Dokunmuştu,
Bu seksen yıllık vücud,
Mum gibi sönecekken...,
Az sonra son kez duyacağı ezan'da
Okunmuştu.

Açık gözleri,
Tepede beyaz bir tavan,
Gittikçe kararıyordu,
Görebildiği alan.
İşte dedi,
İçinden yaşlı anası,
Veriyorken son nefesini,
Ciğeri...

Her nefis gibi şu beyaz kefeni
takıp...
Bir su misali gideceğiz dünyadan
akıp.
Kapandı,
Kapandı,
Kapandı gözlerindeki perdeler..

Ak saçlı,elleri kınalı anası,
Nihayet vermişti canı,
Allah huzurunda.
Tek tesellisi ölmekti garibin,
Kendi yurdunda.

Oğul,
Koşarak
Sonunda gelmişti,
Yetişmişti...

Lakin,azrail
Emeline erişmişti.

Oğul,
Can havliyle araladı kapıyı
Gördü yerinde sefalet ile
Acıyı....
Odada titreyen bir lamba,
Yaşlı anasının başucunda eski bir sehpa,
Üzerinde birkaç ilaç ile reçete,
Onlar verir miydi hiç çare,
Ecele.

Kimbilir..!
Kaç gün,
Böyle aç,susuz...
Kalmıştı ihtiyar,
Uykusuz...
İncecik bir paçavra çuval örtmüştü,
Oracıkta,öyle kimsesiz,
Ölmüştü...

Hiç yok muydu..!
Konu komşusu,
Verecek bir dilim ekmek,
Bir tas su...?

Evin damı haraptı,
Duvarı çökük,
Bu sefaleti taşımıştı omzunda bir
Yük gibi,
Yıllarca bu ihtiyar,
Allah'ından başka
Kimi var...
Diye,düşündü
Oğul içinden.

Bakardım olsaydı elbet başucumda anam,
Yıkıldı şimdi evim,dünyam, obam...

Zavallının üstünde eski
Bir yolluk,
Evin içi
Ne kadar da
Acı,
Soğuk...

Yaşamıştı,
İihtiyar anam,demek
Bu ayazla
Gözlerine ilişince,
Bir tesbih ile namazla....

Yandı yüreği derinden,
Damla damla süzülüverdi,
Yaş,
Gözlerinden.

Şimdi,
Anası elleri kınalı,
Yatıyordu cansız yatakta,
Bütün kış,
Yaşamıştı demek,
Bu batakta....
Diye mırıldanarak,
Anasına yanaştı,
Vücudu halen sıcak,
Üzerindeki paçavra yaştı...

Aldı eline,
Ak saçlı başını
Okşayarak,
Kapattı oğul
Gözlerini öptü,
Öptü,
Öptü nur gibi yüzlerini,
Ak saçlı başını ğöğsüne
Koyarak

Yokluktan,açlıktan olmuştu
İşte hasta.....
Yok,yook,
Yoooook... düşmezdi ak saçlı,elleri kınalı anası
Asla.......!
Onu böyle bırakan şu kahrolası
Yalnızlık...! .




(2004) mersin.

Oğuz Halıcı
Kayıt Tarihi : 27.3.2007 14:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Ben bu şiiri Yozgat'ta yoksul bir ailenin misafiri olduğum zaman tasarlamıştım.Çandır,Yozgat'ın küçük bir ilçesidir.Şiir bir oğul ile ananın birde gurbetin ikileminde yaşanılan gerçek hayatı anlatıyor.Onun uzun soluklu oluşu ve mısraıların serpiştilişi bu uzun yoksulluk ve çaresizliğin görsel yansımasıdır.Bu şiir başlı başına koca bir anadoludur.Şiirde toplumsal bir eleştiri de vardır,gittikçe birbirimizden ve an'anelerimizden kopmamız bu şiirime yansımıştır.Yoksul bir oğul ve yaşlı,yoksul bir ananın kader çıkmazı,belki de kaç böyle anadolunun yaşlı analarının habersizce aramızdan akıp gitmesi,ya da kaçımızın tokken aç yatanı umursamamız.Oğul anası için kalkıp geldi,bir ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar derler ya,umarım bu şiirim sizlere birçok şeyi düşündürrür.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Dilek Uzun Nizam
    Dilek Uzun Nizam

    oldukca hüzünlü ama bir o kadar da güzell.Sade ve özenli anlatımıyla yasanır olmuş her dize Yüreğinize sağlık kaleminize sağlık...

    Cevap Yaz
  • Ülkühan Boz
    Ülkühan Boz

    Ana ile Oğul... mektup..

    Çandır'da...

    Soğuk bir kış günü,
    Gurbette olmanın verdiği hüzünü
    Taşıyordu,

    Şimdi ocağın karşısında;
    Düşündü, ak saçlı anasını ne yaptı acep,
    Bu kışın ortasında.

    Epeyden,hem hastaydı yoksul anası,
    Kimseciği yoktu hem,dostu yalnız kocadan kalma asası...



    Daha,

    Geçenlerde almıştı,
    Oğul,
    Mektubu...,
    Okudu,
    Oğul,gözü yaşlarla dolu.

    Yaşlı anası,
    Acım,
    Yetiş oğul
    Diyordu,
    Durma yola koyul...

    Oğul,
    Düşündü acz ile ak saçlı anasını
    Tutuyorken ölmüş pederin yasını.

    Ahh...!
    Yola çıkmak kolaydı,
    Cepte yok para;
    Hem kim...?
    Yardım ederdi,
    Düşmüşken
    Dara
    Diyerek...
    Süzüldü yüreğine inceden bir kor,
    Gurbette olmanın hali zor.

    Gurbertin gözleri hep böyle karamıydı
    Bu bağrına düşen kor....
    Bir dermansız yaramıydı....?

    Şimdi,
    Hatırladı,
    Yağmurda akan evin damı,
    Bu soğukta,
    Tıkamış mıydı,
    Kırık camı.

    Şimdi,
    Üşüyor muydu,
    Hasta vücud
    Ahhhh,
    Bir para olsaydı cepte mevcud!
    Hem bu kara kışta ne yapardı,
    Aniden beti benzi sarardı...

    Oğul,
    Baktı,
    Bakındı,
    Cep delik,ceket buruşmuş
    Vardır diyerek belki birkaç kuruş
    Bir umut ile yokladı sağı solu,
    Her defasında çekildi,
    Titreyerek kolu.....

    Bu çaresizlik bezdirmişti,inan
    Oğulu candan.
    Bir de öksüz kalmıştı;
    Babadan.
    Hem epeydir,
    İş,güç veren yoktu civarda,
    Akıllı,çalışkan hem kibar da...

    Lakin,
    Bu dünyaya böyle gelmişti,
    Sanki bu gurbette,
    Gurbetin içinde
    Bir yabancı elmişti.

    Yarın olsun,
    Çıkarım derken yola,
    Azrail işine vermezken mola...
    Üç beş kuruş ile elde kalan,
    Ak saçlı anasına kavuşacaktı...,
    ........Yalan.....

    Ak saçlı, elleri kınalı anası
    Damı çökmüş eski evinde,
    Ne zamandan beri
    Azrailin elinde
    Veriyorken,
    Namuslu canını,
    Gözleri doldu,
    Hatırladı evladını.

    Bu amansız hastalıktan bıkarak,
    Araladı,
    Yanındaki incecik perdeyi,
    Daha şafak yeni
    Sökecekken....
    Gözlerine fecrin ışıkları usulca
    Dokunmuştu,
    Bu seksen yıllık vücud,
    Mum gibi sönecekken...,
    Az sonra son kez duyacağı ezan'da
    Okunmuştu.

    Açık gözleri,
    Tepede beyaz bir tavan,
    Gittikçe kararıyordu,
    Görebildiği alan.
    İşte dedi,
    İçinden yaşlı anası,
    Veriyorken son nefesini,
    Ciğeri...

    Her nefis gibi şu beyaz kefeni
    takıp...
    Bir su misali gideceğiz dünyadan
    akıp.
    Kapandı,
    Kapandı,
    Kapandı gözlerindeki perdeler..

    Ak saçlı,elleri kınalı anası,
    Nihayet vermişti canı,
    Allah huzurunda.
    Tek tesellisi ölmekti garibin,
    Kendi yurdunda.

    Oğul,
    Koşarak
    Sonunda gelmişti,
    Yetişmişti...

    Lakin,azrail
    Emeline erişmişti.

    Oğul,
    Can havliyle araladı kapıyı
    Gördü yerinde sefalet ile
    Acıyı....
    Odada titreyen bir lamba,
    Yaşlı anasının başucunda eski bir sehpa,
    Üzerinde birkaç ilaç ile reçete,
    Onlar verir miydi hiç çare,
    Ecele.

    Kimbilir..!
    Kaç gün,
    Böyle aç,susuz...
    Kalmıştı ihtiyar,
    Uykusuz...
    İncecik bir paçavra çuval örtmüştü,
    Oracıkta,öyle kimsesiz,
    Ölmüştü...

    Hiç yok muydu..!
    Konu komşusu,
    Verecek bir dilim ekmek,
    Bir tas su...?

    Evin damı haraptı,
    Duvarı çökük,
    Bu sefaleti taşımıştı omzunda bir
    Yük gibi,
    Yıllarca bu ihtiyar,
    Allah'ından başka
    Kimi var...
    Diye,düşündü
    Oğul içinden.

    Bakardım olsaydı elbet başucumda anam,
    Yıkıldı şimdi evim,dünyam, obam...

    Zavallının üstünde eski
    Bir yolluk,
    Evin içi
    Ne kadar da
    Acı,
    Soğuk...

    Yaşamıştı,
    İihtiyar anam,demek
    Bu ayazla
    Gözlerine ilişince,
    Bir tesbih ile namazla....

    Yandı yüreği derinden,
    Damla damla süzülüverdi,
    Yaş,
    Gözlerinden.

    Şimdi,
    Anası elleri kınalı,
    Yatıyordu cansız yatakta,
    Bütün kış,
    Yaşamıştı demek,
    Bu batakta....
    Diye mırıldanarak,
    Anasına yanaştı,
    Vücudu halen sıcak,
    Üzerindeki paçavra yaştı...

    Aldı eline,
    Ak saçlı başını
    Okşayarak,
    Kapattı oğul
    Gözlerini öptü,
    Öptü,
    Öptü nur gibi yüzlerini,
    Ak saçlı başını ğöğsüne
    Koyarak

    Yokluktan,açlıktan olmuştu
    İşte hasta.....
    Yok,yook,
    Yoooook... düşmezdi ak saçlı,elleri kınalı anası
    Asla.......!
    Onu böyle bırakan şu kahrolası
    Yalnızlık...! .




    (2004) mersin.

    Oğuz Halıcı

    Beğendim,duygu dolu bir şiir.Fakat peder kelimesi biraz argo olmuş gibime geldi.Yinede şiiri en çok yazan kişi bilir.Okuyunca kelimelere talılıyor insan .Saygı ve esenlikle.


    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Oğuz Halıcı