Ana, Baba, Oğul Şiiri - Umut Emre Gözütok

Umut Emre Gözütok
10

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ana, Baba, Oğul

bir sokak
bir sokak aralığı
sarı bir ışık sokağın ucunda
sarı, çünkü kötürümdür sarı
pıtrak topladığım bahçeler
bir aşığın kuşkulu akan kanı
acılı uyanışlarla koy verdiğim çığlıklar
gözümde yaşlar koştururken eve doğru
ensemden esen titrek lodos
ayaklarıma inen su hep sarıydı

sevinci olmadı yağmurun
beynimde bin çekirge sıçrayışı
bilirim sıcaktır toprağın altı
gireceğim koynuna damarda kan kalmayası
öpe okşaya mı olurmuş sevmek
sabahın yok muymuş fırtınası
imanla değil inanla döllemiş beni hayat
ölünce gene görecekmişim anamı
bin ölüyü bırakıp arkamda
müminlerden ve resulden çalarak İlah’ı
yürürüm sokaklarda ıslığımla berkiterek ezanı
kalbimde hüküm sürmez devlet heyulası

oğul: ey beni, bulanık bir çehreyle kuşatan hayat
hatam neredeydi bana anlat
neden kargaların sesine kulak asmadın
yarı güneşli hafif serin bir ocak ikindisiydi
elimde silah
kendi mezarımın başında kalakaldım

baba: ah beni herkesten çok bilen oğul
bekle hele daha dur
sorulması gereken soruyu neden kimse sormuyor

oğul: ey çocukları bir duanın fısıltısıyla okşayan anam
besmeleyle açıyorum ağzımı
kan sızıyor dişlerimin arasından
biraz demir biraz bakır
sağlam bilekleri dahi büküyor kahır
suya kanmıyor hiçbir oluk
yağmur mu yağıyor dokun bana
dokun bana civarda kimse yok

ana: bir salıncağın neşesi dolsun kulaklarına
yavrum!
şimdi görmüyorsun
şimdi yok
kime karşı duruyor mezarlıktaki korkuluk
seni ben sümbül kokularıyla sardım
şol arza indiğin gece
evrenin yedi katı için umutlandım
besbelli ki başlayacak sorgu seninle
ve seninle bitecek yürüyüşü insanın
biz sevişeceğimiz zaman
kana meyledecek kısrakları galu belanın
ve sen soracaksın
rahminde beni taşırken kimin aşkıyla ağladın
budur kaynağı rahimdeki pınarın

bir sokak
bir sokak aralığı
bir adam beliriyor ışığın altında
adamın elinde sarhoş bir manolya
yüzüme bak
ve anlat gördüklerini bana
anlat ayaklarını sürerek yere
öldürdüğü heveslerin izlerini bırakan güne
kavganın ortasında
derimin altında sakladığım mızraklar
senin için verilen savaşta
ve zaferin dudaklarımdan kayan şirretiyle
ve hatta bilinmeyen bir düşmanı alt etmenin gücüyle
olmayan ayaklarımı var sayıp yanında dikildiğimde
yüzüme bak
ve anlat gördüğün şey ne

senin haklılığını kabullendirmek
gövdeni gövdemle sarabilmek için saldırdım söze
beni kendimden geçirişini methe
canımı almanı şeref saydım sövgüye
aksayan yerlerimle kavrayıp seni
kavrayıp saçlarından
bindirdim o güneşin dengi atımın üstüne
bir ışkı parıltısıyla soluğumu kesmeyeydin
yenilmezdim de
ne bileydim o en tehlikeli silahmış
tutar sevdiceğim elinde

baba:hadi şimdi yum gözlerini
seninle birlikte uyusun yeryüzü
uyu ellerin yine kılıç tutana
rüyalarında bir vaşak çıldırıncaya dek
zaman geçecektir elbet
lakin seyirci kalırsan ne değişecek
beni uğradığım iftiralardan paklayacak eller sendedir
sendedir hışmı hayatı yüreğiyle görenlerin
gayrı yüzün asılmasın
kavrayabilir olsun gene anlağın
ölüm kehanete gelmez
yanık kokusunu savuşturamaz korku
sen uyanmadıkça
haramdır sana duymak mutluluğu

ana: bedenin şimdi eğreti bir seherdir
kırıktır keserin sapı
mesel seni büyütmek değil, doğurmaktır
artık diline doladığın her harf kırılgan birer papatyadır
hadi şimdi tut soluğunu
seninle birlikte sussun toprak
sus ağlaman dininceye
sesin gene seni anlatır oluncaya dek
kanamasın heceyle öpüşürken dudakların
düğüm düğüm olmasın bir daha gırtlağın
hayat oyuna gelmez
kargaların sesini dindiremez ağu
sen konuşmadıkça
sağırdır sana Yakub’un her çocuğu

oğul: bir şey görüyorum karşımda
belli ki açamıyor ağzını
gene de kıs kıs gülüyor bana
bütün soruların cevapları onda sanki
ondan geçiyor sırat
korkanı itiveriyor aşağıya
nedir bu şey ana
seçemiyorum, beni biraz daha yaklaştır oraya
korkuyorum
kazanmış da değilim yiğit olmakla
ben daha çok ben olacaksam bu suya dalınca
varım
kırılsın kırılacaksa kolum kanadım
yeter ki çek, sürükle ana
kalmayayım sular çekilirken
gelmezken ve gelmeyecekken sevdiceğim
mezarımın başına
bir yar da olsa yolumdaki
it beni hazırım savaşmaya
duyuldu yaradanın sesi
anladım şimdi bu bir rüya
uyuyorum ama yakınım uyanmaya
hasımlar ağzını açmadan evvel
başlamalıyım konuşmaya

bir sokak
bir sokak aralığı
yürüyen kim bu sokakta
belim bükülüyor ışığa yaklaştıkça
bin daldan rüzgar estiriyorum
kalbim sıkışıyor mukaddes uykularda
boşluktayım
hem de savaşmaktan yana
kimin sezgisi kargışlıyor beni geceleyin sokaklarda
durmuyorum
soluğumu duy
kesik başlar var etrafımızda
ve kan yerine irin dolanmaya başlamışsa damarda
hayırsız dualara dokunmuyorsa dilim
beni koru
aşkımın çeperlerinde tut beni ya rabbil alemin

(2001)

Umut Emre Gözütok
Kayıt Tarihi : 29.6.2006 05:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Umut Emre Gözütok