Yine ıslak ve soğuk başkentin sokakları,
Gönlümün gökyüzünden çiseledikçe yağmur.
Çiğ düşer çimenine, korlanır şafakları,
Asi ruhum sevdalı, Ankara ondan mağrur.
Kalesinin burcundan seyre daldığım anda,
Günün battığı yerde tüllenen uzakları.
Tende hançer yarası kaybolurum zamanda,
Kalbe sızı düşürür sevdanın tuzakları.
Bir akşam namazında alnım değer secdeye,
Yüreğimde bin-kırık, 'Kocatepe Camîn'de,
Gözyaşlarım yol bulup süzülür seccadeye,
Can, içinde sen olan her duaya amin de!
Ak saçlı gündüzleri kovalarken geceler,
Mahcuptur kuğulu park elimdeyken ellerin,
Hasrete dudak büker baş kaldırır heceler,
En öksüz yanıdır bu, yitip giden hallerin!
Gözlerim bir yıldıza kanıp gitti gideli,
Zühre’ydi ziyasında yüreğime yar olan,
Kavlimize şahit ol Ey Hacı Bayram Veli,
Başkent semalarından umutlarıma dolan!
An-kara, Ah Ankara! bende kanayan şehir!
En dipsiz bakışımsın sevdiğim o gözlere,
Hasretinle sulandım kurudukça bu nehir,
Veda ettim usulca alıştığım sözlere!
Arta kalan ne varsa bu sevdadan elimde,
Hepsini sana miras bıraktım gidiyorum,
Ağıtlarım küstükçe canhıraş ecelimde,
'Ben sana sevdalıydım Ah Ankara'm! diyorum.
14.04.2008-Ankara
Keçiören/Zührenin Ağladığı Saatler...
Ankara;
Zühre'nin ağladığı saatler.....
Kayıt Tarihi : 14.4.2008 15:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ZUHAL YILDIZI: Akşamın suskun saatlerinde ağlayan zühre! Ümidin; saçlarından çalarken en ücrâ ağıtları giden gitmiştir heyhât! Bir kadın düşmüştür çığlığıyla gecenin diyetine şerha şerha. Ankara; içinde halâ bembeyaz dua... Şahittir gözyaşıyla nefes alan sokakları dizindeki çocuk yaralara! Aşk ağacına ömrünü armağan eden yaprak fedakârlığında; nezaket. Rüzgârın önünde gül yaprağından ince duran ve direnen heybet. Sevda ateşine kanatlarını sunan kelebek. Artık elleri de ağırdır O’na ve durmaksızın yazıp yorulan elleri külfet... O hâla; zamanın ihânete vuran yanlarının incinecek olma korkusuyla solmaya aday bereket! Fecrin Hacı Bayram’a bakan yalnızlığında boynunu uzatır bir kadın yağlı urgana. İntihar eden cesedi, kıyamaz sevdasına. Her akşam göğe uzanan ruhu arşınlar uykuya dalan vakitlerin seyrinde ıssız kaldırımları. Her fecir bir kadının eyvâhı sararan anları sarar. “Akıl Cibril’i yakınlık Sidre’sinde; güçsüz ve acizdir.” Diyen şairin sesi hüzün hüzün çınlar! “An” ın karanlığında Ankara susar, kar da yanar ar da. Sevda kuyusunda tebessüm. Sabır ve tevekkülle beslenen dirayet. Aktin hebasında hikmet. Alın-yazısında kıyamet. Baş tâcı edilen çiledeki heybet. Bir yudum ümit, bir akşam hayret! Katre’den deryaya uzanan muhabbet. Gözlerinden sevdayı hüzünlü bir beste gibi akıtan Argülü! Ahının ateşi suları yaktığı müddetçe gökler yıkanmaz, yağmur ıslanmaz. La tahzen!

Sevim hanım hakikaten yüreğimizi
yakıyorsun.
YÜREĞİN VAR OLSUN
Sevgilerimle
MEHMET ALİ ŞAHİN
Muhterem Üstade Bacıma selam ve saygılarımla.
Seyfeddin Karahocagil
Tebrikler.
TÜM YORUMLAR (19)