Son zamanların moda bir deyimi bu: “An’ı yaşa! ”
Bu deyimi kullanan insanlara bakıyorum, bu kavramı “gününü gün etmek”, nasıl bir anlam yüklüyorlarsa “dolu dolu yaşamak”, kimi zaman da “felekten bir gün çalmak” gibi kullanıyorlar.
Kendi kendime sordum; bu yorumları beğenmiyorsun, peki sence ne demek?
Sınıfta öğrencilerim bana yerli yersiz sorarlar: “Hocam kaç yaşındasınız? ” Bazen ders kaynatmak, bazen de bu sözleri söyleyen insan acaba kaç yaşında, ya da insan hangi yaşlara gelince bu konuları kendine sorun ediyor? Ve sorgulamaya başlıyor gibi bir meraktı sanıyorum:
- 1045, diyorum.
- Nasıl yani! ?
- Eğer, diyorum; insanlığın bin yıllık tarihini bilirseniz, üzerine bir de kendi yaşınızı eklersiniz. O zaman akıl yaşınız ortaya çıkar!
Büyük Alman şair ve düşünürü Goethe: “ 5000 yıllık insanlık tarihini kuşbakışı bilmeyen insan günübirlik yaşar.” demişti. Bu açıdan bakarsanız bizim “an’ı yaşa”cılar kendisini günübirlik yaşamaya güdülendirirken hafızasız yaşamaya, bizim gençlik yıllarının moda deyişiyle “ot gibi” yaşamaya mahkûm ediyorlar.
Bazı insanlar vardır yaşadığı çağın gerçeklerini anlamaz da aklı bilmem kaçıncı yüzyıla takılıp kalmıştır, o dönemlerde gezinir durur. Bunlar “geçmişteyaşayanlar”
grubundandır. Bu tür insanlara herkesin tanıyacağı en tipik örnek Yahya Kemal’dir.
Üstadın yaşadığı dönemde Türk tarihinin en önemli olayı, Kurtuluş Savaşı, yaşa-
nır. Türk ve dünya tarihinin en büyük liderlerinden biri, Mustafa Kemal yanı-başındadır ama muhteremin aklı Osmanlının görkemli fetih yıllarına takılıp kalmıştır. Kurtuluş ve istiklal mücadelesini şiirleştirmez de:“ Biz akınlarda çocuklar gibi şendik” yazar! Bu şiir kötü mü? Hayır, çok güzel bir şiir ama bu şiiri Baki yazsa, Nedim yazsa yaraşır da, bu çağda bu şiir! ! Ölü doğum demeyeceğim ama çok gecikmiş bir şiir, tosuncuk!
Sanırım yaşadığı dönemlerde onu benim gibi değerlendirenler ve“Çok harabisin”, diye eleştirenler (Ziya Gökalp) olmuştu ve o da aklı sıra taşı gediğine koyup cevabı veciz biçimde yapıştırmıştı: “Ne harabiyim ne harabatiyim/ Kökü mazide olan bir atiyim.” (Ne eskiyim ne eskiciyim/ Kökü geçmişte olan bir geleceğim) Yani tumturaklı bir söz söylemekle gerçeği değiştirmiş mi oluyordu?
Müthiş bir şiir söyleme yeteneğin olabilir ama çağının yaşanan gerçeğini bam telinden yakalayamamışsan yazdığın şiirler bir yanıyla cılız veya kusurlu kalıyor.
“An’ı yaşama” konusunda değinmek istediğim diğer isim ise Tevfik Fikret. Fikret, çağını anlamış bir aydın. Var olan gerçeği,”olması gereken geçeğe” doğru değiştir-mek, dönüştürmek istiyor. O, büyük bir eğitimcidir. Galatasaray Lisesi’nde müdür-lük yapar. Harika öğrencileri, geniş bir aydın çevresi vardır. Ne var ki, büyük ümitler bağladığı meşrutiyet yönetimi, iç ve dış koşulların zorlaması sonucu onun beklediği adımları atamaz. Fikret de yaşadığı dönemin yöneticilerinden ümidini keser, kendisinin de değiştirme gücü yoktur, bugünden ümidini keser “geleceğe” bağlanır. Geleceğin güzel Türkiye’sini çocuklar ve gençler kuracaktır. Bizim edebiyatımızda çocuklar ve gençler için ilk kez şiir yazan şair Tevfik Fikret’tir. Fikret artık yaşadığı toplumsal gerçeklikten yavaş yavaş kopar ve “gelecekte” yaşamaya başlar.
Yaşadığı dönemden, yaşadığı koşullardan hoşnut olmayan insanın “kaçış” geliştir-mesi görülmemiş bir durum değildir. Kendisi fiziksel olarak sınıfta ama aklı dışarılarda gezen çok öğrencimi bilirim. Yaşlı insanlar sık sık gençlik, çocukluk yıllarına döner bilirsiniz. Yaşadığı dönemden hoşnut olmayan ve kendisi için yarattığı “hayali bir ülke”ye kaçış geliştiren bir başka şairimiz ise Ahmet Haşim’dir. “Melali anlamayan nesle aşina değiliz” der. “O Belde” diye hayali bir ülke yaratır ve orada yaşar hayali sevgiliyle…
Peki nedir an’ı yaşamak?
Gününü gün etmek, değil; geçmişte yaşamak veya gelecekte yaşamak, değil; hayal dünyasında yaşamak, değil! .. Bütün bunların bireşimi olmalıdır an’ı yaşamak. Geçmişi bileceğiz, dersler çıkarıp süzeceğiz ama geçmişin ayrıntısında kaybolmadan; bugünün gerçeğini olduğu gibi okuyacağız ve geleceğe
ilişkin tasarımlarımızı hayata geçirmek için adım adım “bugün, şu an” uygulaya-cağız. Geçmişi ve geleceği bilerek “bugünü ve an’ı” ertelemeden yaşayacağız.
En önemli iş, şu an yaptığın iştir. En önemli kişi; şu an yanında olduğun, konuştuğun kişidir. Hayatının en önemli an’ı şu içinde bulunduğun an’dır. Başka “zaman” yok! Ne yapacaksan şimdi yap! An’ı yaşamak budur, yoksa gönül eylemek değil.
Sedat DemirkayaKayıt Tarihi : 5.7.2008 21:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

--------
ÇOK ŞEY ANLATAN DERS ALDIĞIM BİR YAZIYDI KALEMİNİZDEN DÖKÜLEN BİZİMLE PAYLAŞTIĞINIZ.
DÜNÜM GEÇTİ ,YARINIM OLMAYABİLİR, BU AN VARIM'
ÇOOK TEŞEKKÜRLER TAM PUANLA
şiirlerinizi ve yorumlarınızı okuyorum
engin bilginizle ışık tutuyorsunuz sorumlulukla sahip çıkıyor şiir sevgi ve heyecanınız ile çok ama çok faydalı oluyrsunuz antolojideki yüzbinlere
bu saygın çalışmalarınızın taçlanmasına duacıyım
içten saygılarımla
TÜM YORUMLAR (4)