Kuru bir dal
Kopmuş ya da kırılıp düşmüş, bilmiyorum
Belki de bir kuşun ağırlığına dayanamadı
Yatıyordu yerde, öylece, kıpırdamadan
Ağlamıştı sanki
Toprak sıkıca sarılmış, belli
Sıkıca basmış bağrına
Bir evlat gibi
Hâlbuki kuru bir dal
Canı gitmiş, hissizleşmiş,
İster eline al götür, ister yak, ister kır
Bana mısın demeyecek
Her şey bir tohumun düşüşüyle,
Gömülüşüyle başlamıştı
Ve yine toprağa düşüşle son buldu
Uzunca bir tahta omuzlarda
Kilo hesabı ölçülebilen bir bedendi içinde kalan tabutun
Donuk, soğuk
Bembeyaz bir örtüydü
Gözüken birkaç saniye
Verildi sonra kucağına
Tanıdı toprak
Dedi:“Ey küreği elinde tutanlar
görün, iyice açın gözünüzü
duyuyorsunuz sesimi ey ahali
unutmuştunuz beni
bilinç altınıza attınız,
bir günden bir güne çıkarıp bakmadınız
işte burasıydı geldiğiniz
ve bu iki metrelik çukur olmasın gittiğiniz
iyice bakın bana, bağrımdakine
hayatınıza kaldığınız yerden başlamak için gitmeyin
ki kalmasın gördükleriniz belleğinizde bir fotoğraf karesi gibi
nasıl ki şimdi çoğunuz hissin doruklarındaysa
inmesinler oradan aşağı
bir gün gelecek, bekli de bir an
sizi de burada göreceğim
isterim ‘hoş geldin’ deyim
şimdi örtün üstümüzü ve gidin buradan
baş başa bırakın bizi”
O gün her yerde yankılandı ağlayışlar
An geçti, kaldı üç beş kırıntısı gözyaşının
An geldi bilinçaltında, birikinti fotoğraflar
Kayıt Tarihi : 25.4.2009 13:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Saygımla
TÜM YORUMLAR (1)