Ananın rahmine ilk düştüğü an
Zikretmeye başlar bir parçacık kan
Tariktir damarlar ilimdir akan
Onda Hakk’ı görür ibretle bakan
Kalp oluşur önce atar an be an
Daha konulmadan ne isim ne san
Koruyup gözetir oraya asan
Rahim cennetinde hiç olmaz tasan
Yasaklı meyveyi kopardığın an
Gölgelenir güneş kızıl olur tan
Cennete koyandır cennetten atan
Akleder bilirsin bu senin hatan
O an, hutameye atıldığın an
Keşke yapmasaydım deyip deyip yan
Tez kurtulur nardan akledip ayan
Fakat geçen zaman avuçtan kayan
Bir çağrı ya da ses duyduğun o an
İster ezan olsun isterse bir çan
Rabb’indir çağıran gönlünü açan
Kevseri dağıtan cömertçe saçan
Kevser’den bir yudum tattığın o an
Mümin olur adın bu ne güzel şan
Bir söz söyleyeyim haddini aşan
O kalbe sığacak âlemden taşan
Dünyadan el çekip ram olduğun an
Selsebil suyuna yokluğunu ban
Mağrur ve dik olma toprağa aban
Karıştırsın öze bir kara saban
Zamanın en küçük birimiymiş an
An’a ömür biçmek genetik bir zan
Aynı söze tabi uslu ve azan
Kün dedi oldu kaderi yazan
Talibi diyor ki tüm bunlar bir an
Anlarsan gerekmez ne su ne de nan
Susamaz acıkmaz Rabb’ini anan
Yanıldı orucu aç kalmak sanan
Kayıt Tarihi : 19.9.2007 18:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
An be an: kesintisiz, sürekli Abanmak: bir şeyin bir kimsenin üzerine tüm ağırlığınla kapanmak Tarik: yol San:ün,şan,şöhret Hutame: Hümeze suresi 6,7. Allah’ın, tutuşturulmuş, (yandıkça) tırmanıp kalpleri sararak üstüne çıkan ateşidir. Hutame bildiğimiz anlamdaki bir ateş değildir. O bir azabın, sıkıntının resmedilmesidir. Hutame, insanın şuurunun örtülerek gerçekleri yakalayamaması, ilâhi hüküm ve tebliğlere aldırış etmeden yaşaması sonucu kendini dünya yaşamında dahi daimi bir azap içinde hissetmesi, kısacası varoluş gayesini hatırlamayacak düzeyde bulunmasıdır Beşeren Vicdan azabının en üst boyutu denebilir Sel sebil: Cennetteki bir pınarın adı. Kün: ol emri, ilk emir Nan:ekmek Değerli dostlarım…… Kalemdaşlarımın yaptığı yorumların bir kısmında bazı dizelerin rahatsızlık verdiğini gördüm bu nedenle bir açıklama yapma gerektiğini hissettim. Dostlarım, genellikle hepimizin yaptığı insana özgü bir hatamız var. Yüzeysel bakarız, yüzeysel düşünürüz. Detaylara ancak bir konuya aşk derecesinde bağlandığımızda gireriz. Aynı konuya herkesin yaklaşımı bu yüzden farklıdır. Örneğin: elma dendiğinde, elmayla ilişkisi sadece yemek olan kişi; şeklini, rengini, tadını görür. İşi elma yetiştirmek olan kişi tarlayı, fidanın ekimini, çapasını, budağını, vs. vs. görür. Şayet kişi ömrünü elma meyvesini tanımaya ve geliştirmeye adamış bir bilim adamı ise, bir elma çekirdeğinde yukarıdaki iki şıktaki tüm detayları en ince ayrıntısına kadar görür ve bilir. Dostlarım, hepimizin bildiği gibi dört adet hak din vardır. Bu bilgiyi bize son peygamber Hz Muhammed as. Ve son kitap Kur’an bildirmiş, tasdik etmiştir. Kur’an dört kitabın cemidir. Yani Zebur, Tevrat, İncil tümüyle Kur’an ın içindedir. Kur’an onları da günümüze kadar korumuştur. Bu konuya birde başka bir açıdan bakalım. İlk peygamber Hz Âdem as. Son peygamber Hz Muhammed as. Arasında binlerce peygamber gönderildiği bilinir, binlerce peygamber gönderildiği bütün hak dinlerce tasdik edilir. Her gelen peygamber kendinden önce geleni tasdik etmiş ve onun öğretisinin üstüne öğretmeyi sürdürmüştür. Çünkü bilinmek dileyen ve peygamberleri gönderen aynı varlıktır. Bu yüzden peygamberler kendinden öncekileri onamışlar hatta bazıları kendinden sonra gelecek olanı müjdelemişlerdir. Onların ayrım yapmamasına karşın, ne yazık ki öğrencileri cehaletin desteği ile kendi peygamberi ve dini dışındakileri sapmışlık ve bozulmuşlukla itham etmektedirler. Hatta son peygamber, son kitap öğrencileri bile bu hatanın içindedirler. Oysa Adem as dan beri her gelen öğretmen insanlık anlayışını, yaşayışını mükemmele doğru sınıf atlata atlata Hz Muhammed as ma kadar getirmişlerdir. Efendimiz as da görevini tamamlayıp, veda hutbesinde ‘dininizi tamamladım demiştir. Yani zahiren örnek vermek gerekirse ben müminim diyen kişi son sınıf talebesidir. Yedi yıllık bir okulun son sınıf talebesi, daha önceki sınıf talebelerinin her söylediğini anlar Ve onların öğretmen ve kitaplarına uygunsuz yakıştırmalar yapmaz. Tabi dersini ve öğretmenini can kulağı ile dinleyip bulunduğu sınıfı hazmetmişse. Dostlarım, dikkat edersek Kur’an dört kitabın cemidir ve son sınıf talebelerine (Müslüman, mümin) gönderilmiştir. Kur’an daki tüm hitaplarda hiç eksiksiz onlaradır. Sevdiğimiz hitapları kendimize sevmediklerimizi de diğer sınıflara mal etmek, başta öğretmenimize sonra anlamak zorunda olduğumuz kitabımıza yaptığımız akıl almaz vefasızlıktır. Diğer alt sınıf mensuplarının, öğretmenimize ve kitabımıza yaptıkları saldırı bizi bu konuda haklı çıkarmaz, Çünkü onlar bu dersi ve bu öğretmeni bilmiyorlar. Hangi dine mensup olursa olsun insanlar Allah cc a doğru uruç ediyorlar. Ve Allah hepsine eşit uzaklıktadır. Hak dinler inananlarını Farklı farklı tanrılara değil Allah cc a kulluğa çağırır ve bunu yaparken değişik metotlar uygulamışlardır. Müslümanlar ezan-ı mukaddesle Hıristiyanlar çanla. Bunca şerliğe çağrı var ve alenen yapılıyorken, inancın inanca saygılı olamamasını anlamakta güçlük çekiyorum. Hoş görü ve sabrınız için teşekkürler

Hem şiir hem hikayesindeki aydınlatıcı bilgiler harika
Yüreğinize sağlık tam puan
kaleminiz daim olsun selam ve saygılar...Özcan Akkuş
MUHTEŞEM. Fazla söz fazla gelir. 10
Kevser’den bir yudum tattığın o an
Mümin olur adın bu ne güzel şan
Bir söz söyleyeyim haddini aşan
O kalbe sığacak âlemden taşan
Dudaklarınızdan tebessüm, gönlünüzden ilham, artsın eksilmesin.
Sevgiler...
Âlimoğlu
NEFİS BİR ŞİİRDİ
TEKRAR YÜREĞİNİZE SAĞLIK SN HOCAM.
PAYLAŞMINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER
KALEMİNİZ DAİM OLSUN.
SEVGİ VE SAYGILARIMLA
ESENLİK DİLEKLERİMLE..
siz diyorsunuzki;'dinler arasında fark yok!'
'kimisi çanla,kimi ezanla,kimiside baika bir vasıtayla insanları gerçeğe çağırır,Allaha çağırır.çünkü hepsi ona ayni uzklıktadır(!)
bu iddialarınız yenilir,yutulur şeyler değiller!selefi salihinin bidayetinden,alim ve ariflerin nihayetine kadar bu sözleri söyleyen ve teyit eden,meczuplardan maada kim olmuş ve olabilir?
müslümanlar ve müminler için,şeri delil 4 adetttir.
bunlarda;'KİTAP,SÜNNET,İCMA-İ ÜMMET,KIYAS-I FUKAHA'DIR'
Bu iddialarınıza bu ,edille-i erbaadan deliller getirmeniz lazımdır.ama böyle bir delilliniz ne yazıkkı serdedilmemiş.
'ÜMMETİ BİR FİKRE DAVET,İCMA-I ULEMANIN KABULE VABESTEDİR'(BEDİÜZZAMAN9
'EY UYKUDAYKEN KENDİNLERİNİ AYIK ZANNEDENLER,DİNDE TEŞEBBÜH VE MÜSAMAHA İLE MEDENİLERE YAKLAŞMAYIN.ZİRA ARAMIZDAKİ DERE PEK DERİNDİR.ONU DOLDURURUP,HATTI MUVASALAYI TEMİN EDEMEZSİNİZ.YA SİZLERDE ONLARA İLTİHAK EDERSİNİZ,YADA DALALATE DÜŞER BOĞULURSUNUZ!'(BEDİÜZZAMAN,SAİD NURSİ(RA))(MÜNAZARAT)
talibi kardeşim, asrımızın en büyük alim,evliya,arif ,asfiya,muhakkik,müdakkik,salih,mübarek,muhterem,muazzam,hakikatbin,hakperest,hüdabin,mücahid,müceddit,müçtehid,eserleri kırk dilde okunan zat-ı mübarek olan ,bu alimin bir iki beyanını sizlere aktardım.
islamın ilk temsilcisi;HZ.MUHAMMED(SAV)EFENDİMİZDEN, müceddit olarak son temsilcisi olan ;BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ(RA)YE kadar,sizin dediklerinizi,teyit eden bir nebi,veli,müceddit,müçtehid,müfessir,ulema,suleha'da kaynak gösterirseniz,sizi dinlerim,anlarım,kabul ederim.yoksa beyhude tuhaf ve hurefevari beyanlarla lütfen ümmet-i muhammedin kafasını karıştırmayın!
saygılr,hayırlı çalışmalar.
TÜM YORUMLAR (60)