Ben, çok perdeler ardında çok esrarlı bir ruhum.
Beden, yeşermek için ruha düğümlü tohum.
Keşfettim ben alemi, keşfederken kendimi.
Tek başıma bir milletim, ben büyük bir güruhum.
Üzerimde ecdadımın nurlu cilbabı mevcut.
Bugün Ayasofya-yı kebirin ecrini alma günü.
Sen ulül'emirimizsin pak-i âlî devlette.
Vur mizan-i siyasette bin okkalı mührünü.
Görsün ehl-i salib seni meydan-ı salabette.
Biz abdest tazeleyelim uzatalım ömrünü.
Vur adüvvün zebun olsun vatana ihanette.
Ne baharın, kışın, yazın ne güzün
Üzerine bastım yanan bir közün
Çığlıklar koparıp ruh ikliminde
Ateşi üfleyip yandıran bendim.
*** *** ***
O Kalu belada tutulan sözün
Sen rahvan atın karnında zerrini üzengisin
Sen sancağın üstünde beliren hun rengisin
Düşlerde gördüğümüz peşine düştüğümüz
Sen bizim düğünümüz meydan-ı harb cengisin
Ne bir hayal peşindeyim ne bir rüya düşlerim
İnsana dercedilmiş bir bakarsan şehveti.
Ne humud olur bunun ne fücur istikameti.
İstikamet isteyen yaşamalı vasatı.
Vasat ise tercihen yaşamaktır iffeti.
Küçükken meltemler eserdi şimdiki o eski ıssız sokağımıza.
Şairler bunu resmederlerdi şimdiyse poyraz vuruyor suratımıza.
Bir tenekeyi asılı unutmuş gibi vurdukça ses yayardı sokağımıza.
Büyüdük işte belli değil mi pabuçlar vuruyor ayağımıza.
Hayat dediğin tahta.
Ben, tahtada tebeşir.
Çizdiğim tüm kümeler, sonsuz yerde kesişir.
Ah bu deva na pezir.
Bu bir kökü mazide, bir kökü istikbale bakan dert.
Bu derdin müptelası bu derde duçar her ferd.
Su yolunda kırılır sanıyorlar her testi
Bize susuz almayı da öğrettiler abdesti
Bir beşikte toplayıp uyutsalar da herkesi
Biz asla unutmayız yevm-i bezm-i elesti
Şimdi çıkmış diyorlar düşünce hürriyeti
Tevazu ve mahviyet, asla tezellül değil.
Vakar, gurur da değil hem tekebbür de değil.
Makam ne gerektirse, neyi iktiza ederse
Ne ifrat ne terfittir, bu iki hat ve meyil.
Ürktüğüm bir sevgiydi cismimde titrek tevazu.
Kişiliğim silinmişti ismimde belirgin arzu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!