Amerikan Bilardosuyla Penguen Şiiri - Yo ...

Edip Cansever
8 Ağustos 1928 - 28 Mayıs 1986
202

ŞİİR


599

TAKİPÇİ

I.

Elleri el gibi kocaman
Beyazda bir nokta gibi kocaman
Kocaman boşluğun küçülttüğü her şey gibi
Biriyle kendini artırıyor durmadan
Biriyle koyunlar gibi güdüyor ötekini

Tamamını Oku
  • Süleyman Zafer Mutlu
    Süleyman Zafer Mutlu 18.08.2007 - 19:46

    Dostlar / Edip Cansever

    Geldin mi, iyi
    Yollarından yürüyüşler sızdıran sonbahar
    Bir tenhalığı eskisinden çok sezmeyi
    Bakımsız bahçeler mi olur, büyük ahşap boş odaları mı olur
    Ne olur
    Ey bana sevmeme gücü veren güzellik
    Eski bir kadını eski bir park kanepesinde bırakan sonbahar
    Aldatılmış bir yüzü yağmur oluklarında
    O yüz ki bir denizin tekrar tekrar bittiği
    Gece yarısı kokularında
    Yosunlu bir kıyıda ancak
    Dilinde çakılların ve derinliğin en son tadı
    İşte
    Bir vakit daha geçti, şimdi ne yapsak
    Ne yapsak, bir vakit geldi ve geçti
    Ey bana sevmeme gücü veren güzellik
    Sonbahar
    Sen mi kaldın bir
    Yok birşey yapacak.

    Bin dokuz yüz yetmiş bir yazı, ey unutulmayan yaz
    Bıraktığın gibi mi kalsak
    Bir çiçek milyon kere katılaştı eridi
    Açtı dağıldı
    Yaşamadı hiç belki
    Bir ışık olsun yakmadı
    Tuzlu ve ıslak bir ışık
    Tankerler geçti kıyılardan gene
    Suyu zonklataraktan
    Gül koktu saçlarında taşıdikları benzin
    Senin saçlarında
    Alnın üstünden kuzular inen bir tepe gibi eğildi
    Boynun bir uçurumdan çekiliyormuş gibi gergin
    Bitti o yaz, şimdi
    Yerleşti çoktan
    Bize sevmeme gücü veren güzellik.

    Tenha bir meyhanede oturuyorduk sevgilim
    İzmir'in eski rıhtımında
    Bilirsin, severim çok İzmir'in eski rıhtımını
    Hani bir çesit kuşlar vardır bulanık denizinin
    İnsanlar gibi konuşur o kuşlar bazen
    Ve unutulmuş diller gibi pek anlaşılmaz ne konuştukları
    Millerce yıl öteden bir tenhalığı sözlendirirler
    Hatırla
    Ne demiştim o gün ben sana
    'Her tenha semtte kurulmamış bir saat yakışır'
    Benim o bunaltılı günlerimden kalma bir mısra
    Ve sense bana Aragon'un
    -Parisli şair, yüzü aslan dolu-
    Sımsıcak, dipdiri bir mısrasını anlatmıştin
    Seninle ve parmaklarınla
    Bardakta duran suyun bir akarsuyu
    Nasıl kıskandığını anlatmıştın boyuna
    Nasıl mı
    Dedim ya, seninle ve parmaklarınla
    Neden olmasın, yeni yakilan bir sigarayla da anlatılabilir şiir
    Apansız bir yolculukla da
    Bir karpuzu ikiye bölmekle, bir portakalı dilim dilim ayırmakla
    Anlatılabilir
    Ama bizim memleketimizde şiir
    Yazık ki ölümle anlatılır biraz
    Ölümle anlaşılabilir
    Olsun, diyeceksin ne çıkar bundan
    Biz hayatı şiirden
    Şiiri hayattan özümlemedik mi
    Ölümde girse araya
    Sahici aşklar kurmadık mı seninle
    Tertemiz, dosdoğru aşklar
    İzmir'de
    İzmir'in eski rıhtımında
    Unutmak için şimdilik
    Kolayca unutulmaz ya
    İçimizdeki bin dokuz yüz yetmiş bir yazını.

    Yeni bir yüzmüydü ne
    Kuru bir bozkırı çıkarıp göğsünden
    Yeni yazdığı bir şiiri düzeltiyordur Ahmet Oktay
    Alnını dayayaraktan cama
    Kalemsiz kağıtşiz yazar çünkü Ahmet Oktay
    İçinden geldiği gibi
    Ve mısra çeker durmadan, hafifçe eğri sırtını doğrultarak
    Nemlenir kimi zaman da gözleri
    Şiir yürür, şiir sever, şiir içer mi
    Şiir mi
    Yürür de, sever de, içer de elbet.

    Kocaman bir sevgi miydi ne
    Dünyanın bütün zamanlarını dolaşan
    Bastırıp gögsüne bozkırın
    Ey, baksana, diyor, ne biçim kent bu
    Geçerek caddelerinden
    Dalarak meyhanelerine
    Ne biçim kent bu
    Bilmiyor ki nice insan kolsuzdur
    Sevgisizliğe, bir sevgisizliğe kullanırlar kolu.

    Hohlayıp siliyorum iyice
    Gözlüğümün camlarını
    Göğe bakıyorum gözlerimi kısarak
    Güneye gidiyor bir leylek sürüsü

    Yeni Caminin üstünde
    Son bir defa daha süzülerekten
    Erimeye yüz tutuyor kentin pembe kapıları
    Günbatımı!
    Günbatımı! yeni konuşmaya başlayan bir çocuğun diliyle
    Kolumu tutuyor Fethi Naci, şu manzaraya bak, diyor
    Tam Galata Köprüsünün üstünde
    Diyor ya, biz alıştık, yüreklerimize bakıyoruz gene de
    Uykusuz gecelerimize bakıyoruz: onurun uykusuzluğu
    Susturulmanın
    Ve gün batımıyla leylek sürüsü
    Hüzünlü bir görüntüyü akıtıyorlar Naci'nin yüzüne
    Kırılmak ama birlikte
    Birlikte, ama kırılmamak
    ve sanki kalplerimiz her yani dökülen bir otobüste
    Öyle
    İşte son damlalarını da bırakıyor güneş
    Karanlık bastiracak neredeyse
    Tırmaniyoruz Yüksekkaldırımı
    İyi biliyoruz, sevgimiz de öfkemiz de yalnız bizim olmamalı
    Güneş çekiliyor iyice
    Ne manzara kalıyor, ne göğün evlerindeki kızartı
    Ak bulutlar kara bulutlar
    Ötede bir bulut yavrusu
    Bilinmeli, diyoruz yeniden
    Yeniden başlamalı, yeniden
    Dostum, görüyorsun ya işte
    Bozuldu birkere umudun ordusu.

    Gelsene , diyordu İzmir'deki sevgilim
    Son mektubunda
    Kemetaltındaki kahveleri anlatıyordu
    İnce belli çay fincanlarını
    Kim bilir, belki de avutmak istiyordu beni
    Unutup kendi mahzunluğunu
    O kadar çabuk yeşerir ki, diyordu umut
    Öyle çabuk çiçeklenir ki
    Güçtür çünkü, herşeyden daha güç
    Denize, göğe toprağa karışmış bir kalebentlik
    Üstelik biliyorsun da
    Öfkeliyiz, öfkeyse sonuçtur er geç
    Bir aşk gibi yaşamak gerek öfkeyi
    Sevginin ağıtıdır bir bakıma
    Ve bir gün de gelebilir ki sevgilim
    Kapkara bir davet olabilir kin
    Zulmün ve tutsaklığın diyeti olabilir
    Sen bunu bilemezsin
    Bilsen de şairsin, havalar da, soğudu, kendine iyi bak
    Ve sakın unutma: sıra öfkenin.

    Bin dokuz yüz yetmiş bir yazı
    Yok böyle bir sevgilim benim
    Ama dayanıklı, ama gözü pek, ama umutla dolu
    Olunca böyle bir sevgilim olsun isterdim.

    Elimde bir çanta, şurda burda dolaşıyorum
    Hep bir yerlere gideceğim sanki
    Güvercinler konuyor saçlarıma bileklerime
    Uçuşuyorlar
    Bir çınar yaprağı düşüyor ayaklarımın dibine
    Kupkuru
    Elime alıyorum, çiziyorum üstüne kalbimi
    Kalbim, diyorum
    Yorgunsa da, yaralıysa da, hepimizin aşkına sevgili.

    Cevap Yaz
  • Suat Seymen
    Suat Seymen 18.08.2007 - 18:59

    Nazik söyleminiz için teşekkürler Ahmet Bey...Ama farklı görüşler ve bakışların ilerlemenin bir gereği olduğunu düşünüyorum ..Hepimiz ayrı düşüncelerden gelsek bile bu dünyanın sürgünleriyiz...Sanırım işin içinde Edip Cansever olunca aşırı hassasiyet ve alınganlık gösterme yanlışına düştüm...Önemli olan kırmamak ve kırılmamak, zaten yeterince yordum sayfayı kendi adıma...Bu yüzden de bu msg her ne olursa olsun sondur ::)

    iyi akşamlar olsun...

    Cevap Yaz
  • Fikret Şahin
    Fikret Şahin 18.08.2007 - 18:39

    Siir bence cok guzel. EVET , ekliyorum. ' B E N C E'
    Bunun herkes icin ayni olmasi sart degil ve bu konuda uzman oldugunu iddia eden ukelalarin erinmeden yazdiklari sayfalar dolu yorum ve elestirilerini okumaya da hic niyetim yoktur. Tesekkurler. Burada, bakin bende varim kavgasi yasaniyor apacik. Siiri veya sairi begendiyseniz kisa bir taktir notu yeter bence. Begenmediyseniz de hic birsey yazmazsaniz o da yeter. Netice de yapilmammis yorumlardan o siirin begenilmedigi otomatik olarak ortaya cikmis oluyor ,kimseye direk bir hakaret etmeden,kimsenin kalbini kirmadan. Saire ve insanliga saygiyla.

    Cevap Yaz
  • Suat Seymen
    Suat Seymen 18.08.2007 - 18:23

    eyvallah, derdimiz anlaşıldı sanırım..benim de kimseyle özel bir muhattaplığım olmaz; olursa..emin olunuz biz de 24 saat açığızdır..verdiğim geçici rahatsızlıktan dolayı tüm arkadaşlardan tekrar özür diliyorum..

    iyi akşamlar olsun

    saygı ve sevgilerimle...

    Cevap Yaz
  • Ayhan Uçar
    Ayhan Uçar 18.08.2007 - 17:56

    Mesele bu sayfaya olumlu olumsuz yorum yapan,
    ya da yazdıkları şiir ve şair ile şair adayları olmadı asla bu ,
    bu sayfa aracılığıyla birilerine atanmış isimleri malum olanlarca peşkeş çekilmesi ve burada yorum yapan üyeye atanan malum donkişot tarafından saldırılması,
    herkes beğenir beğenmez,
    mesele o değil,
    mesele bu sayfadaki güdülen felsefe,
    üyeye sitenin bilgisi dahilinde saldırılması,
    yok öyle yağma,
    yaptırmazlar,
    bu arda sitede sen dahil hiç kimseye yorum yazmam,
    bu konuda muhatap olmam,
    derdetme sen,
    mesele sen veya burdaki başkası olmadı,
    olduğu zaman da bizim dükkan 24 saat hep acık kaldı bu alemde....

    Cevap Yaz
  • Suat Seymen
    Suat Seymen 18.08.2007 - 17:24

    :) asıl ben anlatamıyorum galiba....zaten o yorumun bana yönelik olduğunu düşünseydim cevabım çok sert olurdu..kimse de altından kalkamazdı açıkçası...sadece son bir kez...diyorumki; tartışmalar ve konuşmalar ben gibi bu sayfaya halisane yorum yapan ve okuyan insanlara sıçrıyor...ve bunu biraz daha ayırd ederek yapınız gerisi laf ı güzaf

    Cevap Yaz
  • Süleyman Zafer Mutlu
    Süleyman Zafer Mutlu 18.08.2007 - 17:23

    sataşmaların....bitmesi dileğimle...


    ADSIZ BİR ÇİÇEK

    Rengini dünyaya ilk defa sunan
    Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
    Sevgilim
    Bana 'sen bir şairsin' dediğin zaman.

    Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
    İstersen bir şiir gibi okuma
    Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
    Soğuklar başlayınca havalanıp
    Millerce yol katettikten sonra
    Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.

    Ve yazmış olacağım bir de
    Her dönemde her çağda
    Sevdanın kendine özgü diliyle.


    Edip CANSEVER


    Edip CANSEVER 8 Ağustos 1928' de İstanbul' da doğdu. Kumkapı Ortaokulunda başladığı ortaöğrenimini, 1946' da İstanbul Erkek Lisesi' nde tamamladı. Girdiği Yüksek Ticaret Okulu'nu bitirmeden ayrıldı. 1950' de Kapalıçarşı' da turistik eşya ve halı ticareti yapmaya başladı. 1976' dan sonra ise yalnızca şiirle uğraştı.

    İlk şiiri 1 Mart 1944'te 'İstanbul' dergisinde yayımlandı. 'İstanbul', 'Yücel', 'Fikirler, 'Edebiyat Dünyası' dergilerinde yayımlanan gençlik şiirlerini İkindi Üstü (1947) adlı bir kitapta topladı. Arkadaşlarıyla birlikte, sekiz sayı çıkardıkları 'Nokta' dergisi (15 Ocak 1951 -15 Kasım 1951), şiirinin yeni bir evreye giriş dönemine rastlar. İlk kitabından yedi yıl sonra yayımladığı Dirlik Düzenlik' te (1954) kendisine özgü bir şiir evreni kurduğu görüldü. Sürekli yazan, yayımlayan bir şair olarak otuz yıla yakın bir süre ilgileri hep üstünde tuttu, şiirlerinin yanı sıra şiir üzerine yazdıkları, söyledikleriyle de tartışmalara neden oldu. 28 Mayıs 1986' da İstanbul' da öldü.

    1957'de yayımlanan Yerçekimli Karanfil adlı kitabıyla 1958 Yeditepe Şiir Armağını' nı;
    1976' da yayımlanan Ben Ruhi Bey Nasılım adlı kitabıyla 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü'nü, 1981' de bütün şiirlerini bir araya getiren Yeniden adlı kitabıyla da 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü aldı.,

    Şiirlerinde bireyin arayışlarını, umutsuzluklarını, uyumsuzluğa varan yaşam ilişkilerini yansıtmaya çalıştı. Çevresindeki insanların yaşayışlarını etkileyecek, dünyaya bakışlarını değiştirecek bir şiirin aranışı içinde, kapalı bir imge anlayışına yaslanan, bu yüzden yadırganan, 'anlamsız' diye nitelenen yapıtlar verdi.

    Gerçi şiirselliği düşüncenin alaca bölgelerinde ararken kapalı söyleyişlerin sınırında dolaşıyordu, ama kesinlikle anlamsızlıktan yana değildi. Tersine şiirlerinde anlatmaya, hatta öykülemeye büyük yer veriyor, düzyazı olanaklarından, oyunlardan, konuşmalardan bol bol yararlanıyordu. Çağdaş şiir akımlarındaki gelişmelerle birlikte, yazdıklarının büyük oranda aydınlığa çıktığı görülerek bir düşünce şairi olarak nitelendi.



    ŞİİR ÜSTÜNE

    Düşüncenin Şiiri
    Soyut-Somut
    Tek Sesli Şiirden Çok Sesli Şiire
    Şiir Üstüne Söyleşi Notları


    YAPITLARI

    İkindi Üstü (1947)
    Dirlik- Düzenlik (1954)
    Yerçekimli Karanfil (1957)
    Umutsuzlar Parkı (1958)
    Petrol (1959)
    Nerde Antigone (1961)
    Tragedyalar (1964)
    Çağrılmayan Yakup (1966)
    Kirli Ağustos (1970)
    Sonrası Kalır (1974)
    Ben Ruhi Bey Nasılım? (1976)
    Sevda ile Sevgi (1977)
    Şairin Seyir Defteri (1980)
    Yeniden (1981,toplu şiirler)
    Bezik Oynayan Kadınlar (1982)
    İlkyaz Şikâyetçileri (1984)
    Oteller Kenti (1985)
    Gül Dönüyor Avucumda (1987,ölümünden sonra)

    ÖDÜLLERİ

    1958 Yeditepe Şiir Armağanı
    1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü
    1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü

    ŞİİRLERİ

    Adsız Bir Çiçek
    Başım Dönüyor İkimizden
    Bu Gemi Ne Zamandır Burda
    Çağrılmayan Yakup
    İçinden Doğru Sevdim Seni
    Masa da Masaymış Ha
    Mendilimde Kan Sesleri
    Sona Kalsa
    Ölü Sirenler
    Uçurum
    Yerçekimli Karanfil





    Cevap Yaz
  • Ayhan Uçar
    Ayhan Uçar 18.08.2007 - 17:18

    Fazla üzülme,
    önce okuduğunu anla,
    sonra alakaya çay demle,
    bu sayfada yorum yapanlar bu sayfayı düzenlemekle atanan artık herkesce bilinence satışılıyorlar yani
    üyeye,
    niye yorum yaptın,
    niye eleştirdin diye,
    sitenin kıytırık o malum kıytırık atanınca saldılıyor,
    sitenin gözetiminde,
    yani senin içinden birine,
    anlamamış olabilirsin,
    çok zorlama kendini,
    anlayanlar anlıyor
    kendini fazlaca da üzme,
    herkes her okuduğunu anlamak zorunda değil,
    evet enteresan
    zira bu sayfada sitenin son deliğince,
    yorumu nedeniyle üyeye sataşılıyor
    garip ki üyenin karnı ağrıyor,
    evet çok enteresan ...

    Evet antoloji,
    siteler polis muhbirleri ile değil üyelerle yürür,
    Bu arada
    bir çoğunun altında,
    o malum satırlarıyla,
    gördüğümüz,
    Ehmet efendi,
    değirmene saldıran o ,
    donkişot,
    hayali kahraman gibi davranma,
    sen
    üyeyi yorumlama hakkına,
    bilgi ve yeteneğine sahip değilsin,
    haddini bil,
    neyi nasıl yorumlayacaksın ki,
    sen malum yerinle,
    yayınladıklarını şakşaklamaya devam et,
    ama haddini bil,
    gölgeni bir gör...

    Cevap Yaz
  • Suat Seymen
    Suat Seymen 18.08.2007 - 17:06

    ''bu sayfaya yorum yazanların ve okuyanların belli'' ne anlama geliyor öncelikle...ve uslubumuza dikkat...o üyenin yazdığı yorum değil...ben kimsenin üstünede gitmiyorum...bir ustanın imzasının altına öncelikle eleştiri vs yazabilirsiniz yorumda olabilir..ama o şiir bir yorum değil ayrıca ben okuduklarımı ve yazdıklarımı oldukça iyi anlarım...arkalarında da sonuna kadar dururum bundan kimsenin en ufak endişesi bile olmasın..bu yazıların nedeni de odur..ayrıca kişisel meselelerin özelden haledilmesi önerisini de düşünürseniz benim neyi nasıl anladığımı anlamış olursunuz uzatmak değil niyetim eleştirilere saygılıyım ama eleştirilere bu şiir değildir de ne demek oluyor..biraz saygı diyorum..

    saygı ve sevgilerimle...

    Cevap Yaz
  • Suat Seymen
    Suat Seymen 18.08.2007 - 16:45

    Edip Cansever en çok sevdiğim ve şiirlerini okumaktan keyif duyduğum bir büyük ustadır...Bulunduğu her yerde saygı ile bulunur ve dilimin döndüğünce yorum yaparım...Ayrıca kimsenin msn sini bilmem ve bağlantımda yoktur (Örnek mi bu sitede yaklaşık 3, 4 yıldır şiir yayınlarım ve bulunurum bir kere bile bu köşede şiirlerimden her hangi birisiyle yer almamışımdır..).Bunun nedeni şiirlerimin bunu hak etmedikleridir...Ama kimseyle bağım olmadığını da ispatlayabilir...Şimdi yorum yaptığım bir köşede şakşakçı ve yalakalıkla suçlanıyor durumuna düştüm durduk yerde...Her kes lafını tartmalı ve nerelere gittiğini düşünerek söylemelidir...Kişisel problemler muhataplarını belirleyerek çözülmelidir...Mümkünse özelden yürümelidir...Bu sayfada üstatları üzecek ve şairi utandıracak yorumlardan uzak durulmalıdır en azından...Bir şiiri sevmeyebilirsiniz okumaya biirsiniz hatta nefrette edebiirsiniz bu sizin en doğal hakkınızdır....Ama Edip Cansever gibi bir ustanın şiirinin altına nasıl olurda 'Bunlar şiir mi a beyler' yazabilecek yeterliliği kendiizde görürsünüz..Bu nasıl bir had bilmezliktir ...İnanılır gibi değil..Bu nasıl bir üzüntüdür şiir adına ..Eleştiri olsa neyse çok enteresan...Gerçekten üzüldüm; bu sayfaya böylesi bir yorum bırakmak zorunda kaldığım için şiirsever dostlarımdan özür diliyorum...

    sevgi ve saygılarımla

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta