I.
Elleri el gibi kocaman
Beyazda bir nokta gibi kocaman
Kocaman boşluğun küçülttüğü her şey gibi
Biriyle kendini artırıyor durmadan
Biriyle koyunlar gibi güdüyor ötekini
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Dostlar / Edip Cansever
Geldin mi, iyi
Yollarından yürüyüşler sızdıran sonbahar
Bir tenhalığı eskisinden çok sezmeyi
Bakımsız bahçeler mi olur, büyük ahşap boş odaları mı olur
Ne olur
Ey bana sevmeme gücü veren güzellik
Eski bir kadını eski bir park kanepesinde bırakan sonbahar
Aldatılmış bir yüzü yağmur oluklarında
O yüz ki bir denizin tekrar tekrar bittiği
Gece yarısı kokularında
Yosunlu bir kıyıda ancak
Dilinde çakılların ve derinliğin en son tadı
İşte
Bir vakit daha geçti, şimdi ne yapsak
Ne yapsak, bir vakit geldi ve geçti
Ey bana sevmeme gücü veren güzellik
Sonbahar
Sen mi kaldın bir
Yok birşey yapacak.
Bin dokuz yüz yetmiş bir yazı, ey unutulmayan yaz
Bıraktığın gibi mi kalsak
Bir çiçek milyon kere katılaştı eridi
Açtı dağıldı
Yaşamadı hiç belki
Bir ışık olsun yakmadı
Tuzlu ve ıslak bir ışık
Tankerler geçti kıyılardan gene
Suyu zonklataraktan
Gül koktu saçlarında taşıdikları benzin
Senin saçlarında
Alnın üstünden kuzular inen bir tepe gibi eğildi
Boynun bir uçurumdan çekiliyormuş gibi gergin
Bitti o yaz, şimdi
Yerleşti çoktan
Bize sevmeme gücü veren güzellik.
Tenha bir meyhanede oturuyorduk sevgilim
İzmir'in eski rıhtımında
Bilirsin, severim çok İzmir'in eski rıhtımını
Hani bir çesit kuşlar vardır bulanık denizinin
İnsanlar gibi konuşur o kuşlar bazen
Ve unutulmuş diller gibi pek anlaşılmaz ne konuştukları
Millerce yıl öteden bir tenhalığı sözlendirirler
Hatırla
Ne demiştim o gün ben sana
'Her tenha semtte kurulmamış bir saat yakışır'
Benim o bunaltılı günlerimden kalma bir mısra
Ve sense bana Aragon'un
-Parisli şair, yüzü aslan dolu-
Sımsıcak, dipdiri bir mısrasını anlatmıştin
Seninle ve parmaklarınla
Bardakta duran suyun bir akarsuyu
Nasıl kıskandığını anlatmıştın boyuna
Nasıl mı
Dedim ya, seninle ve parmaklarınla
Neden olmasın, yeni yakilan bir sigarayla da anlatılabilir şiir
Apansız bir yolculukla da
Bir karpuzu ikiye bölmekle, bir portakalı dilim dilim ayırmakla
Anlatılabilir
Ama bizim memleketimizde şiir
Yazık ki ölümle anlatılır biraz
Ölümle anlaşılabilir
Olsun, diyeceksin ne çıkar bundan
Biz hayatı şiirden
Şiiri hayattan özümlemedik mi
Ölümde girse araya
Sahici aşklar kurmadık mı seninle
Tertemiz, dosdoğru aşklar
İzmir'de
İzmir'in eski rıhtımında
Unutmak için şimdilik
Kolayca unutulmaz ya
İçimizdeki bin dokuz yüz yetmiş bir yazını.
Yeni bir yüzmüydü ne
Kuru bir bozkırı çıkarıp göğsünden
Yeni yazdığı bir şiiri düzeltiyordur Ahmet Oktay
Alnını dayayaraktan cama
Kalemsiz kağıtşiz yazar çünkü Ahmet Oktay
İçinden geldiği gibi
Ve mısra çeker durmadan, hafifçe eğri sırtını doğrultarak
Nemlenir kimi zaman da gözleri
Şiir yürür, şiir sever, şiir içer mi
Şiir mi
Yürür de, sever de, içer de elbet.
Kocaman bir sevgi miydi ne
Dünyanın bütün zamanlarını dolaşan
Bastırıp gögsüne bozkırın
Ey, baksana, diyor, ne biçim kent bu
Geçerek caddelerinden
Dalarak meyhanelerine
Ne biçim kent bu
Bilmiyor ki nice insan kolsuzdur
Sevgisizliğe, bir sevgisizliğe kullanırlar kolu.
Hohlayıp siliyorum iyice
Gözlüğümün camlarını
Göğe bakıyorum gözlerimi kısarak
Güneye gidiyor bir leylek sürüsü
Yeni Caminin üstünde
Son bir defa daha süzülerekten
Erimeye yüz tutuyor kentin pembe kapıları
Günbatımı!
Günbatımı! yeni konuşmaya başlayan bir çocuğun diliyle
Kolumu tutuyor Fethi Naci, şu manzaraya bak, diyor
Tam Galata Köprüsünün üstünde
Diyor ya, biz alıştık, yüreklerimize bakıyoruz gene de
Uykusuz gecelerimize bakıyoruz: onurun uykusuzluğu
Susturulmanın
Ve gün batımıyla leylek sürüsü
Hüzünlü bir görüntüyü akıtıyorlar Naci'nin yüzüne
Kırılmak ama birlikte
Birlikte, ama kırılmamak
ve sanki kalplerimiz her yani dökülen bir otobüste
Öyle
İşte son damlalarını da bırakıyor güneş
Karanlık bastiracak neredeyse
Tırmaniyoruz Yüksekkaldırımı
İyi biliyoruz, sevgimiz de öfkemiz de yalnız bizim olmamalı
Güneş çekiliyor iyice
Ne manzara kalıyor, ne göğün evlerindeki kızartı
Ak bulutlar kara bulutlar
Ötede bir bulut yavrusu
Bilinmeli, diyoruz yeniden
Yeniden başlamalı, yeniden
Dostum, görüyorsun ya işte
Bozuldu birkere umudun ordusu.
Gelsene , diyordu İzmir'deki sevgilim
Son mektubunda
Kemetaltındaki kahveleri anlatıyordu
İnce belli çay fincanlarını
Kim bilir, belki de avutmak istiyordu beni
Unutup kendi mahzunluğunu
O kadar çabuk yeşerir ki, diyordu umut
Öyle çabuk çiçeklenir ki
Güçtür çünkü, herşeyden daha güç
Denize, göğe toprağa karışmış bir kalebentlik
Üstelik biliyorsun da
Öfkeliyiz, öfkeyse sonuçtur er geç
Bir aşk gibi yaşamak gerek öfkeyi
Sevginin ağıtıdır bir bakıma
Ve bir gün de gelebilir ki sevgilim
Kapkara bir davet olabilir kin
Zulmün ve tutsaklığın diyeti olabilir
Sen bunu bilemezsin
Bilsen de şairsin, havalar da, soğudu, kendine iyi bak
Ve sakın unutma: sıra öfkenin.
Bin dokuz yüz yetmiş bir yazı
Yok böyle bir sevgilim benim
Ama dayanıklı, ama gözü pek, ama umutla dolu
Olunca böyle bir sevgilim olsun isterdim.
Elimde bir çanta, şurda burda dolaşıyorum
Hep bir yerlere gideceğim sanki
Güvercinler konuyor saçlarıma bileklerime
Uçuşuyorlar
Bir çınar yaprağı düşüyor ayaklarımın dibine
Kupkuru
Elime alıyorum, çiziyorum üstüne kalbimi
Kalbim, diyorum
Yorgunsa da, yaralıysa da, hepimizin aşkına sevgili.
Nazik söyleminiz için teşekkürler Ahmet Bey...Ama farklı görüşler ve bakışların ilerlemenin bir gereği olduğunu düşünüyorum ..Hepimiz ayrı düşüncelerden gelsek bile bu dünyanın sürgünleriyiz...Sanırım işin içinde Edip Cansever olunca aşırı hassasiyet ve alınganlık gösterme yanlışına düştüm...Önemli olan kırmamak ve kırılmamak, zaten yeterince yordum sayfayı kendi adıma...Bu yüzden de bu msg her ne olursa olsun sondur ::)
iyi akşamlar olsun...
Siir bence cok guzel. EVET , ekliyorum. ' B E N C E'
Bunun herkes icin ayni olmasi sart degil ve bu konuda uzman oldugunu iddia eden ukelalarin erinmeden yazdiklari sayfalar dolu yorum ve elestirilerini okumaya da hic niyetim yoktur. Tesekkurler. Burada, bakin bende varim kavgasi yasaniyor apacik. Siiri veya sairi begendiyseniz kisa bir taktir notu yeter bence. Begenmediyseniz de hic birsey yazmazsaniz o da yeter. Netice de yapilmammis yorumlardan o siirin begenilmedigi otomatik olarak ortaya cikmis oluyor ,kimseye direk bir hakaret etmeden,kimsenin kalbini kirmadan. Saire ve insanliga saygiyla.
eyvallah, derdimiz anlaşıldı sanırım..benim de kimseyle özel bir muhattaplığım olmaz; olursa..emin olunuz biz de 24 saat açığızdır..verdiğim geçici rahatsızlıktan dolayı tüm arkadaşlardan tekrar özür diliyorum..
iyi akşamlar olsun
saygı ve sevgilerimle...
Mesele bu sayfaya olumlu olumsuz yorum yapan,
ya da yazdıkları şiir ve şair ile şair adayları olmadı asla bu ,
bu sayfa aracılığıyla birilerine atanmış isimleri malum olanlarca peşkeş çekilmesi ve burada yorum yapan üyeye atanan malum donkişot tarafından saldırılması,
herkes beğenir beğenmez,
mesele o değil,
mesele bu sayfadaki güdülen felsefe,
üyeye sitenin bilgisi dahilinde saldırılması,
yok öyle yağma,
yaptırmazlar,
bu arda sitede sen dahil hiç kimseye yorum yazmam,
bu konuda muhatap olmam,
derdetme sen,
mesele sen veya burdaki başkası olmadı,
olduğu zaman da bizim dükkan 24 saat hep acık kaldı bu alemde....
:) asıl ben anlatamıyorum galiba....zaten o yorumun bana yönelik olduğunu düşünseydim cevabım çok sert olurdu..kimse de altından kalkamazdı açıkçası...sadece son bir kez...diyorumki; tartışmalar ve konuşmalar ben gibi bu sayfaya halisane yorum yapan ve okuyan insanlara sıçrıyor...ve bunu biraz daha ayırd ederek yapınız gerisi laf ı güzaf
sataşmaların....bitmesi dileğimle...
ADSIZ BİR ÇİÇEK
Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
Sevgilim
Bana 'sen bir şairsin' dediğin zaman.
Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
Soğuklar başlayınca havalanıp
Millerce yol katettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.
Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle.
Edip CANSEVER
Edip CANSEVER 8 Ağustos 1928' de İstanbul' da doğdu. Kumkapı Ortaokulunda başladığı ortaöğrenimini, 1946' da İstanbul Erkek Lisesi' nde tamamladı. Girdiği Yüksek Ticaret Okulu'nu bitirmeden ayrıldı. 1950' de Kapalıçarşı' da turistik eşya ve halı ticareti yapmaya başladı. 1976' dan sonra ise yalnızca şiirle uğraştı.
İlk şiiri 1 Mart 1944'te 'İstanbul' dergisinde yayımlandı. 'İstanbul', 'Yücel', 'Fikirler, 'Edebiyat Dünyası' dergilerinde yayımlanan gençlik şiirlerini İkindi Üstü (1947) adlı bir kitapta topladı. Arkadaşlarıyla birlikte, sekiz sayı çıkardıkları 'Nokta' dergisi (15 Ocak 1951 -15 Kasım 1951), şiirinin yeni bir evreye giriş dönemine rastlar. İlk kitabından yedi yıl sonra yayımladığı Dirlik Düzenlik' te (1954) kendisine özgü bir şiir evreni kurduğu görüldü. Sürekli yazan, yayımlayan bir şair olarak otuz yıla yakın bir süre ilgileri hep üstünde tuttu, şiirlerinin yanı sıra şiir üzerine yazdıkları, söyledikleriyle de tartışmalara neden oldu. 28 Mayıs 1986' da İstanbul' da öldü.
1957'de yayımlanan Yerçekimli Karanfil adlı kitabıyla 1958 Yeditepe Şiir Armağını' nı;
1976' da yayımlanan Ben Ruhi Bey Nasılım adlı kitabıyla 1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü'nü, 1981' de bütün şiirlerini bir araya getiren Yeniden adlı kitabıyla da 1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü aldı.,
Şiirlerinde bireyin arayışlarını, umutsuzluklarını, uyumsuzluğa varan yaşam ilişkilerini yansıtmaya çalıştı. Çevresindeki insanların yaşayışlarını etkileyecek, dünyaya bakışlarını değiştirecek bir şiirin aranışı içinde, kapalı bir imge anlayışına yaslanan, bu yüzden yadırganan, 'anlamsız' diye nitelenen yapıtlar verdi.
Gerçi şiirselliği düşüncenin alaca bölgelerinde ararken kapalı söyleyişlerin sınırında dolaşıyordu, ama kesinlikle anlamsızlıktan yana değildi. Tersine şiirlerinde anlatmaya, hatta öykülemeye büyük yer veriyor, düzyazı olanaklarından, oyunlardan, konuşmalardan bol bol yararlanıyordu. Çağdaş şiir akımlarındaki gelişmelerle birlikte, yazdıklarının büyük oranda aydınlığa çıktığı görülerek bir düşünce şairi olarak nitelendi.
ŞİİR ÜSTÜNE
Düşüncenin Şiiri
Soyut-Somut
Tek Sesli Şiirden Çok Sesli Şiire
Şiir Üstüne Söyleşi Notları
YAPITLARI
İkindi Üstü (1947)
Dirlik- Düzenlik (1954)
Yerçekimli Karanfil (1957)
Umutsuzlar Parkı (1958)
Petrol (1959)
Nerde Antigone (1961)
Tragedyalar (1964)
Çağrılmayan Yakup (1966)
Kirli Ağustos (1970)
Sonrası Kalır (1974)
Ben Ruhi Bey Nasılım? (1976)
Sevda ile Sevgi (1977)
Şairin Seyir Defteri (1980)
Yeniden (1981,toplu şiirler)
Bezik Oynayan Kadınlar (1982)
İlkyaz Şikâyetçileri (1984)
Oteller Kenti (1985)
Gül Dönüyor Avucumda (1987,ölümünden sonra)
ÖDÜLLERİ
1958 Yeditepe Şiir Armağanı
1977 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü
1982 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü
ŞİİRLERİ
Adsız Bir Çiçek
Başım Dönüyor İkimizden
Bu Gemi Ne Zamandır Burda
Çağrılmayan Yakup
İçinden Doğru Sevdim Seni
Masa da Masaymış Ha
Mendilimde Kan Sesleri
Sona Kalsa
Ölü Sirenler
Uçurum
Yerçekimli Karanfil
Fazla üzülme,
önce okuduğunu anla,
sonra alakaya çay demle,
bu sayfada yorum yapanlar bu sayfayı düzenlemekle atanan artık herkesce bilinence satışılıyorlar yani
üyeye,
niye yorum yaptın,
niye eleştirdin diye,
sitenin kıytırık o malum kıytırık atanınca saldılıyor,
sitenin gözetiminde,
yani senin içinden birine,
anlamamış olabilirsin,
çok zorlama kendini,
anlayanlar anlıyor
kendini fazlaca da üzme,
herkes her okuduğunu anlamak zorunda değil,
evet enteresan
zira bu sayfada sitenin son deliğince,
yorumu nedeniyle üyeye sataşılıyor
garip ki üyenin karnı ağrıyor,
evet çok enteresan ...
Evet antoloji,
siteler polis muhbirleri ile değil üyelerle yürür,
Bu arada
bir çoğunun altında,
o malum satırlarıyla,
gördüğümüz,
Ehmet efendi,
değirmene saldıran o ,
donkişot,
hayali kahraman gibi davranma,
sen
üyeyi yorumlama hakkına,
bilgi ve yeteneğine sahip değilsin,
haddini bil,
neyi nasıl yorumlayacaksın ki,
sen malum yerinle,
yayınladıklarını şakşaklamaya devam et,
ama haddini bil,
gölgeni bir gör...
''bu sayfaya yorum yazanların ve okuyanların belli'' ne anlama geliyor öncelikle...ve uslubumuza dikkat...o üyenin yazdığı yorum değil...ben kimsenin üstünede gitmiyorum...bir ustanın imzasının altına öncelikle eleştiri vs yazabilirsiniz yorumda olabilir..ama o şiir bir yorum değil ayrıca ben okuduklarımı ve yazdıklarımı oldukça iyi anlarım...arkalarında da sonuna kadar dururum bundan kimsenin en ufak endişesi bile olmasın..bu yazıların nedeni de odur..ayrıca kişisel meselelerin özelden haledilmesi önerisini de düşünürseniz benim neyi nasıl anladığımı anlamış olursunuz uzatmak değil niyetim eleştirilere saygılıyım ama eleştirilere bu şiir değildir de ne demek oluyor..biraz saygı diyorum..
saygı ve sevgilerimle...
Edip Cansever en çok sevdiğim ve şiirlerini okumaktan keyif duyduğum bir büyük ustadır...Bulunduğu her yerde saygı ile bulunur ve dilimin döndüğünce yorum yaparım...Ayrıca kimsenin msn sini bilmem ve bağlantımda yoktur (Örnek mi bu sitede yaklaşık 3, 4 yıldır şiir yayınlarım ve bulunurum bir kere bile bu köşede şiirlerimden her hangi birisiyle yer almamışımdır..).Bunun nedeni şiirlerimin bunu hak etmedikleridir...Ama kimseyle bağım olmadığını da ispatlayabilir...Şimdi yorum yaptığım bir köşede şakşakçı ve yalakalıkla suçlanıyor durumuna düştüm durduk yerde...Her kes lafını tartmalı ve nerelere gittiğini düşünerek söylemelidir...Kişisel problemler muhataplarını belirleyerek çözülmelidir...Mümkünse özelden yürümelidir...Bu sayfada üstatları üzecek ve şairi utandıracak yorumlardan uzak durulmalıdır en azından...Bir şiiri sevmeyebilirsiniz okumaya biirsiniz hatta nefrette edebiirsiniz bu sizin en doğal hakkınızdır....Ama Edip Cansever gibi bir ustanın şiirinin altına nasıl olurda 'Bunlar şiir mi a beyler' yazabilecek yeterliliği kendiizde görürsünüz..Bu nasıl bir had bilmezliktir ...İnanılır gibi değil..Bu nasıl bir üzüntüdür şiir adına ..Eleştiri olsa neyse çok enteresan...Gerçekten üzüldüm; bu sayfaya böylesi bir yorum bırakmak zorunda kaldığım için şiirsever dostlarımdan özür diliyorum...
sevgi ve saygılarımla
Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta