Amed'in Kızıl Güneşi.

Mahsum Güneş Kan
72

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Amed'in Kızıl Güneşi.

Amed’in Kızıl Güneşi’nden kopmuş
Bir yıldızım ben,
Kızıl Güneşimin hasretiyle
Var olduğumca parlarım
Ta ki on buçuk saat sonunda
Kaybolmanın vakti gelinceye kadar…
Amed,
9000 yıl sonra ilk defa gördü
Bu Kızıl Güneşi.
Gittiği diyarlardan
Yoldaşlardan selam getirdi Mezopotamya’ya.
Her doğuşunda surlar anlatırdı
Yaşanılan isyanları,
Olayları…
Öyle bir ışık saçar ki
Surlar bile dayanamaz,
Konuşur.
Dayanamam
Kaybolurum kızıl ışığın etkisiyle
Batana kadar seyrederim
Amed’in Kızıl Güneşi’ni…
Varlığı bedenimi
Yokluğu yüreğimi yakar
Amed’in Kızıl Güneşi.

Kızıl Güneş doğar doğmaz
Mezopotamya’yı selamlar
Surların bile dili çözülüverir artık.
Kaybolsam da bu eşsiz güzelliğin altında
Gözlerimden yaşlar süzülür
Dicle Nehri’ne doğru.
Unutmuşsa da kızıl dudaklarım gülmeyi
Yine gözlerim dolar gözlerine değdiğinde.
Kimse inanmaz
Kızıl Güneş ile Tigris’in aşkına…
Diline düşmüşüz küçük bir Amed çocuğunun.
Mardin Kapı’ya haykırır yüreğim
“Mem u Zin’den sonra en büyük aşk” diye.
Oturmuşuz bir akşam vakti
Dicle ile Fırat arasında.
Aslında ben Fırat’ım sakinliğimce;
Sen ise Dicle’sin asiliğince.

Ayrılsam da kutsal topraklardan
Biliyorum yine birleşeceğiz Şatt’ül Arap’ta
Ve aşkımızı anlatacak Amed surları.
Kimse inanmaz
Kızıl Güneş ile Tigris’in aşkına,
Mardin Kapı’ya yazılmış aşkımız.
İspatlamış surların acımasız zindanları
Yüreğimize çektirdiği eziyetle.
Aradaki mesafeyi yok saysa da yüreğim
Sana kavuşabilmek için
Hiç düşünmeden uzatırdım
Kardan zelal elimi sana doğru
Bütün hayallerimle.

Oturmuşuz yine akşam vakti
Dicle ile Fırat arasında.
Bu sefer ay ışık tutar yüreğimize,
Yüreğimizden çıkan bu eşsiz ışığın etkisiyle
Aydınlanıverir Bağlar’ın küçeleri.
İşte o zaman inanırlar aşkımıza
işte o zaman Amed halkı hep bir ağızdan
“Mem u Zin’den sonra en büyük aşk” der
Kızıl Güneş ile Tigris’in aşkı diye.
İşte o zaman yaşadığımız eziyetler yok olur…
Kızıl dudaklarım gülümserken,
Dayanamaz
Ulaşmak ister bir seferde kızıl dudaklarına.
Artık aşkımıza paytext olmuştur Amed şehri.
Karacadağ’ın bazalt taşları
Aşkımız için temel atarken
Dicle ile Fırat arasına
İnşa eder Toroslar şirin yuvamızı…
Oturmuşuz yine Dicle ile Fırat arasında
Ay ışığı iyileştirirken yaralarımızı
Fırat olup kurumuş kızıl dudaklarına
Su olmak isterim.
Tebessüm olmak isterim mutluluğunda,
Dayanamaz
İster yine kızıl dudaklarını yüreğim.
Yokluğunda;
Yusuf Yusuf diye figan ederken yüreğim
Fırat olurum taşarım yatağımdan.
Dicle ile buluştuğumuz
Mezopotamya topraklarına doğru
Taşarken yatağımdan
Elimde Fırat’tan bir parça asilik
Bir parça da kızıl güneşle
Figan eder yanar yüreğim.

Asılmış aşkımız Mardin Kapı’ya
“Mem u Zin’den sonra en büyük aşk” diye.
Karacadağ’dan gelen sert esintiyle
Kızıl dudağında eriyen
Kar tanesi olmak isterim,
Fırat olup sana akmak isterim.
İlkay Akkaya gibi aşk şarkısı söylemek isterim,
Ahmet Kaya gibi aşk şiiri yazmak isterim,
Yılmaz Güney gibi aşk sahnesi çekmek isterim,
Sana kavuşmak için
Deniz Gezmiş gibi dağlarda isyan ederim.
Toroslar yoldaşım olur
Bu devrim kızıllığında.
Karacadağ’ın bazalt taşları
Siper olur yorgunluğuma.
Seni ararken Amed’in dar küçelerinde
Çıplak ayaklarla geçerim
Kara kara bazaltların üzerinden.
Tırnaklarımla tırmanırım Amed’in kalelerine
Sana kavuşmak için
Kızıl dudaklarına kavuşmak için.
İnce ince çiselerken
Amed surlarına yağmur
Sonsuzluğa doğru batarken Kızıl Güneş
Dayanamam
Akardım Dicle Nehri’ne.
İşte o zaman kaybolmanın vakti gelmiştir
İşte o zaman
Şatt’ül Arap’a akmanın zamanı gelmiştir.

Mardin Kapı’ya asılmış aşkımız
Haykırır Amed halkı
“Mem u Zin’den sonra en büyük aşk” diye.
Çiselerken yağmur surların üzerine
Batarken sonsuzluğa doğru Kızıl Güneş
Dayanamam
Akardım Şatt’ül Arap’a.
İşte o zaman gelmiştir
KAYBOLMANIN VAKTİ

21.09.2010

Mahsum Güneş Kan
Kayıt Tarihi : 21.9.2010 11:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mahsum Güneş Kan