Simsiyah kadehte içilir elem şarabı
Simsiyah gecelerde
Titreyen eller götürür titreyen dudaklara
Sessizce
Çoğu kez hıçkırıklar bozar bu sessizliği
Bazen de derinden inlemeler, sessizce
Gözyaşları karışır elem şarabına
Hoş o da gözyaşıdır ya…!
Yıldızlar söner, ay kararır, zifire döner dünya
Gönlünün kara yanları birleşir geceyle
Çaresizliğe dokunur parmakların dört yönde
Her hücren pişmanlık ağıtları yakarken bedeninde
Ey dil…! Sen ister sus, ister söyle…!
Hiçlik olur tüm varlık, ıstırabı hissettiğinde
Yeryüzü kocaman bir mezarlığa döner ve gökyüzü boğulur siyaha
Bedenin böceklerin rızkıdır, defter taşınır tabutta
Simsiyah kadehte içilir elem şarabı
Simsiyah gecelerde
Kütükleri doldurur zebaniler sakara
Kapı ardından sürgülü, dönülmez artık geriye
Defter kap karışık umut vermez insana, bana
Tek umut kaldı şu hayattan geriye
Haykırırım:’Ey Rabbim defterimi koy geriye
Gönlüme sor hesabı başka kimseyi koydun mu diye’
Ey dil…! Sen sus ve ey beden konuşma ve ey defter açılma
Sadece gönlüm konuşsun bu büyük hesapta
Ve desin ki:’Evet mücrim bir kuldur bu, hal böyle
Ama yine de sevdi seni ömrünce...
Mayıs 2012
Kayıt Tarihi : 30.5.2012 00:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)