İki küçük çocuktuk biz
Zamanı tüketmiştik umarsızca
Vaktinden çok sonra gelen bir muştuyla
Büyümeye başladık
Hani ceylan gibi ürkek bakışlarla bazen
Yaklaştık ipince bir çizgi üzerinde
Hani nerede sokak lambanın menzili
Hala karanlıktayım, neden
Lambalar titrek olur bu saatlerde
Meltem rüzgarlarıyla titrer dal uçları
Korkarım sokağından geçmeye
Bir çocuk anlamaz ki yoksunluktan
Büyümeye direniyor hala
Dikilmiş bir mezar taşında bekliyor
Oyunda bulduğu kutsal armağanı saklıyor hala
Beş dakikada durur zaman kendi aynasında
Cismini böler minik yüzüyle gülen çocuğun
Aşkta yorgun
Ve gösterişten uzak hisleriyle
Devinir küçük bir çocuğun çamurdan ellerinde
Balonunun ucuna bir ilmekle bağlar canını
İki küçük çocuk yol alır gizlice
Anlatılacak ne çok şey vardı
Onlar anlattıkça büyüdü çocuklar
Sömürge ülkelerinde
Bir damla suya kavuşmanın sevincini yaşadılar
Ak kanatlarında taşındı haberleri güvercinlerin
Çocuklar gülüyordu
Biz de gülüyorduk
Anlattıkça büyüyordu içimizdeki çocuk
Seviyordu yaşından fazla
Ne çok korkardı incitmekten oysa
Bu yüzden titrerdi habersizce rüyalarında
Elinde küçük bir gitarla
Ağaçların kuşların ve kelebeklerin
Mutluluktan resmini çizdi gökyüzüne
Bileklerinde başlayan sıcaklık
Aktı göz bebeklerine küllerin içinde
“Ömrüm” diye diye saçlarını uzattı içindeki çocuğun
Bir ölümün yıkıntıları arasında
Babasını kaybetmekten korkuyordu çocuk
Tuttu elinden bir el, el yordamıyla
O an yanında mıydı, yoksa karşısında mı
Bunu o zamanlar kim bilmiyordu
“Hem doğuluyum ben.” dedi
Gövdem yara bere içinde
Beklemeye yeminim var
Çocukların bir süre daha ağlayabilir
Oyunlar unutulabilir
Ama sen ne olursun susma çocuk
Karıncalar hazır kış mevsimine
Yalnız sen beni unutma çocuk
Hem korkarım mezarlıklardan
İhtiyar ağaçların arasında oturmaktan
Ve yaşlanmaktan
Bir kaç kelime daha yazdı çocuk
Kömür karasıyla duvarlarına şehrin
Baktı iç çekişiyle
Tamamladı bir eksik cümleyi elleriyle
Birer iz daha bıraktı sadık yâre
Kimse görmedi
Etrafta oynayan çocuklar bile fark etmedi
Biri saçlarının akışını izledi
Omuzlarından aşağı
Nehrin sonuna dek
Tebessümle
Şefkatle
Baktı hayretle yüzündeki her bir ize
Biri sarıldı, öptü koklayarak boynundan
Arınır gibi cesedinden
Son sözü söyledi
Başının tam da koyduğu yere
“Burası huzur”, dedi
Kırmızı karanfillerin yatağında
Sarıldı iki çocuk birbirine
Sustu böcekler
Kayıp hazineleri eşliğinde insanlığın
Sade duru bir güzellik kaldı
O küçük uzun saçlı kızdan geriye
Yıllar sonra
Bir de sevdanın karnını yaran
Kokusu kaldı ardında
15.07.16
Sivas
Kayıt Tarihi : 19.3.2018 23:43:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kenan Kara](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/03/19/ama-sen-sakin-buyume-cocuk.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!