bir hataya mâl edermişiz yaşamı,
hayatımızın en yıkılmaz köprüleri yıkıldığında,
yan yana oturup ağlamakla geçmezmiş,
o ta derinden duyulan uğultulu aşk acısı,
sevgiliye söylerken dudak titrer ayrılığı,
zanneder misin? Bir tamponla sarılır yarası,
kanamalı bir sevda için sevgiliye haykırılırmış,
ama sen bilmezsin...
Kölelikten azadını beklediğin zamanlarda çıka-gelirmiş,
serçe parmak kalınlığında tütün sarıp içer gibiymiş tadı,
zevkine varamadan düştüğün sevişmeler gibiymiş,
dudakları titreterek söylediğin ayrılık cümlelerinin tadı,
zanneder misin? Bir boy pamukla örtülür yarası,
kanamalı bir sevda için sevgiliye haykırılırmış,
ama sen bilmezsin...
Çıplak ayak yürüdüğünü düşün, yağmur yağarken sokakta,
çırılçıplak yüzerken sevdanın, o sığ, o derin sularında,
karşına çıkan her tatlı dile kanıp gidilirmiş arkasına,
eller titrer ya tokalaşmak için uzatıldığında,
hani hoşça kal demeden hemen önceymiş,
ama sen sanır mısın? Paçavrayla kapatılır yarası,
kanamalı bir sevda için sevgiliye haykırılırmış,
ama sen bilmezsin...
Şımarık kapı çarpışları aklına gelirmiş evden her çıkışında,
hani akşama sanki dönmeyecekmiş gibi,
hakikaten dönmeyecekmiş ama,
sen şaka sanırsın,
gerçekliğini, başın avucundayken,
sen gözyaşı dökerken anlarsın,
hani hoşça kal demiştiya, ellerin titremişti tokalaşırken,
çok sonradan anlarsın gittiğini,
ama sen sanır mısın? Bir öpmeyle geçer acısı,
kanamalı bir sevda için sevgiliye haykırılırmış,
ama sen bilmezsin...
Kayıt Tarihi : 5.7.2007 14:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!