Ayın altında yazılmıyor artık be Usta,
“Kuvay-i Milliye Destanı”.
Demir kafesin minik deliğinden
bir solukta geçip giden
ayın sırdaş ışığında;
pırıltısı çalınamamış aslan gözünden fışkırarak
yollara dökülmüyor şiirler ve şairler be Usta!
Ve yollara dökülmüyor artık;
ne kağnı gıcırtıları
ne çocuk çığlıkları...
...ve aç kurtlar gibi ulumuyor
ayın altında! ..
Ve vahşi şahinler gibi
emperyalizmin gırtlağına
dalıp dalıp çıkmıyor
emekçi karıncalar!
Şişinip duruyorlar tamtekmil
ayın altında kurbağalaştılar
aç kalçaları köpten ayrılmayan
mecalsiz koca öküze
öyküne öyküne!
Gözlerinde ne izan kaldı, ne de mil!
Ne alan, ne satan
ne cezaevinde yatan
ne de korkudan altını ıslatan
sıradan
en sıradan
karayılan
şimdi geçici de olsa destanımızın
yiğit kahramanı olmaktan
çıııık-tı!
O zamanlar be Usta,
şairin halkla birlikte giydiği
yamalı don
yırtık çarıktı...
Ve bir deli ırmak gibi doluyordu,
kendini ateş yollarına çıkarmış şairin
gür bir orman gibi işlek beynine
eski bir Anadolu katarıyla beraber
“memleketimin insan manzaraları...”
Şimdinin “ayarlı kahramanları”
enselerini çoktan tutturdukları için biryerlerde
insan gibi insan içinde
aramaya yanaşmıyorlar
şiir konularını...
Ayakları havada,
enselerinden kaldırılmış bir elin icazetinden
ısmarlama yazıyorlar
“en kocaman”
“en güzide”
kitaplarını...
- Korkunç mu?
“Değil! ”
Yalnızca insanı değiştirmek zorlaştı.
Yakalayıp celladın dükkanı önünde salladığı
pampal kedi kuyruğundan...
Ve çekip çıkarmak hayvani bataklığından...
...zor-laaaaş-tı!
Artık insanı, insanlaştırarak
okunu Waşington’ın göbeğine saplayan
bokunu beyaz saray duvarında şaplatan
kağnının boyunduruğuna koşacaksın...
Zelvelerini bilinçle bağlayacak
aklınla ağlayacak
ve kuyumuza atılmış deli taşını çıkarmak için
aklının anasını ağlatacaksın...
İşte böyle be Usta,
“arzedince halimizi” yüce katına
durumdan şikayet ettiğimizi sanma!
Sinmiş kaybolmuş bir sürüden
şanlı bir halk yaratmak...
Ve düşmanın içte dışta
tıkır tıkır işleyen
vahşi çarkına
sağlam bir çomak sokup
aklımızın üzerinde uçuşan vızıltılarıyla birlikte
eşek arılarını çil yavruları gibi dağıtmak
kavgamızın ar ve yar damarı!
Artık kalemi şöyle şakağa dayamak
ak kağıtları dizi dizi sözcüklere doyurmak
ve de ıkına sıkına sanat hamurunu yoğurmak...
...cabası...çabası...
...filan...
...olamıyor destanımızın mayası!
...İiii-nan!
Kayıt Tarihi : 5.6.2008 10:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Saygımla
TÜM YORUMLAR (1)