Nihani Baba, sözlerini bitirince, Perişan Nine ‘nin açtığı kapıdan eve girdi, yaktığı lambanın isli ışığında yanımıza geldi. Ancak o zaman yüzünün yorgunluklar ve gözlerinin yaşlar içinde olduğunu görebildik.
Yaşlı aşık, yıkllardır el ve mızrap değirmediği tozlu sazını tozlu sazını titrek ellerle duvardan indirdi. Tozlarını yağlığıyla şöyle bir sildi ve ‘Dur oğul, sen bugün beni onbeş yaşımdaki çağlarıma indirdin. O ki; yolu açtın, şimdi dinle ve arkamsıra gel öyleyse.’ Diyerek önce sazının üst perdelerine bir gezinme yaptı ve sonra çlıp söylemeye koyuldu:
Ben seni sanmıştım has kumaş gibi,
Kendini gösterdin kara taş gibi,
Şevkin ziya verse ay-güneş gibi;
Engel olan bulutlara ne dersin?
Âlâyiş-i dünyâdan el çekmege niyyet var
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var
Devamını Oku
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var