Çektiğin elemi sözde okudum,
Serpilmiş gözyaşın rüzigarlara.
Gelenden-geçenden hep seni sordum,
İşte geliyorum o diyarlara.
Coştu didelerim; nemlidir, nemli,
Sen orda hastasın, ben burada gamlı,
İhsani, haberler salma sitemli;
Gönül dayanmıyor ah uzarlara.
Ayalin sılada, sen gurbet ilde,
Seni sevenlerin gözleri yolda,
Validen, pederin çok beter halda,
Mevlam yardım etsin ihtiyarlara.
Dillere destandır her maceramız,
Acep ak olur mu baht-ı karamız?
Reyhani ‘yim, gizlidedir yaramız,
Bir gün çıkacaktır aşikarlara.
Birçok Halk Aşığı gibi Reyhani de, kendisini çağındaki yabancı sözcüklerden yeterince kurtaramamaktaydı. Bu dörtlüklerinde de; ‘Üzüntü’ yerine ‘Elem’ i, ‘Rüzgar’ yerine ‘Rüzigar’ı, ‘İl, ülke, yöre’ yerine ‘Diyar’ ı, ‘Göz’ yerine ‘Dide’ yi, yine ‘Üzüntü, acı’ yerine ‘Gam’ ı, ‘Dokunaklı’ yerine ‘Sitemli’, ‘Ah etmek, inlemek’ yerine ‘Ah u zar’ ı, ‘Çoluk-çocuk’ yerine ‘Ayal’ e çevirdiği ‘İyal’ i, ‘Ana’ yerine ‘Valide’ yi, ‘Baba’ yerine ‘Peder’ i, ‘Yaşlı’ yerine ‘İhtiyar’ ı,’Başa gelen-baştan geçen’ yerine ‘Macera’ yı, ‘Kötü şans’ yerine de ‘Aşikar’ ı loymuştu.
Ve sonra, göğsü sedef işlemeli, sağı püsküllü, dert ortağı sazını vurdu omzuna, düştü yollara.
Uzunca bir yolculuğun sonunda da Kars ‘ın Sarıkamış ilçesinde Mevlüd İhsani ‘yi buldu, O ‘nu ve kendisini avutmaya çalıştı. Hasta iyileşinceye dek yanında kaldıysa da; iyileştikten sonra yaptığı önerileri pekilenmeyerek Sarıkamış ‘tan ayrıldı.
En büyük dileği; Erzurum ‘a bağlı Çankaya İlçesi ‘nin Bardız Bucağı ‘nda yaşamının son günlerini geçirmekte olan Aşık İhsani ‘yi görüp kendisiyle tanışmaktı.
Onun bu isteği üzerine, Bardız yollarına birlikte düştük. Bardız ‘a ulaşıp bir akşam vaktinde sora sora yaşlı İhsani ‘nin evini bulduk. Nihani ‘nin yoldaşı ‘Perişan Nine’ adında yaşlı bir kadıncağızdı. Nihani Baba ‘nın camide olduğunu söyleyerek bizi tüm sevecenliğiyle içeri aldı.
Köy evinde gözümüze ilk ilişen şey, duvara asılı, toz içinde kalmış bir saz oldu. Bu bizi çok üzdü; zira; Aşıklar Aşığı Sümmani Baba ‘nın ‘Bizim adımızı, gelenek ve göreneğimizi yaşatıp götürecek tek aşıktır.’ Dediği Nihani Baba artık saz da çalamıyor olmalıydı. Perişan Nine de, önümüze sürdüğü çay bardaklarına bakarken böyle söylemekte, böyle anlatmaktaydı. Anlattıklarına bakılırsa; ünlü aşık, yaşını seksenbeşe dayamıştı. Gözleri artık seçemiyor, elleri artık tutamıyordu. Ama ünü ündü ve O, ününü sazıyla sözüyle hak edenlerdendi.
Köy evlerinde pencere içleri geniş olur. Reyhani bunu görünce, bulunduğu sedirden kalkarak köye bakan pencerenin içine büyük bir candanlıkla oturdu. Pencere kanatlarını dışarıya doğru açtı. Dışarıdaki serin akşam yeli odayı doldurmaya başladı. Ötelerdeki köy camii ılık akşam güneşi altında kurşun kubbesiyle, demir pencere pervazlarıyla parıldamaktaydı. Camiyle ev arasındaki tzlu-tozaklı yolda elindeki bastonuyla eve doğru gelmeye çalışan iki büklüm bir yaşlı adam vardı. Aşık, ‘Nene ‘m’ dedi. ‘Gelen bir yaşlı adam var, Acaba Nihani Baba mıdır? ’ Perişan Nine ‘nin gözleri seçemiyordu. Soruyu ‘Bilmem, oğul.’ Diye yanıtladı. ‘Eğer eli bastonlu, kendisi beli bükük bir yaşlıysa; işte o, Nihani Baba ‘dır.’
Kuşkumuz kalmamıştı: Gelen Nihani Baba ‘ydı.
‘Aşık, hele bir dokun.’ Dememiz üzerine, Aşık Reyhani sazına çöktü ve akşam karanlığına karışmaya başlayan yaşlı adama açık pencereden saz çalarak seslenmeye başladı:
(ALVARLI AŞIK REYHANİ isimli Araştırma-İnceleme 'lerinden > 192-194/201)
(devam edecek...)
Kayıt Tarihi : 19.2.2005 12:35:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsmet Barlıoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/02/19/alvarli-asik-reyhani-devam-50.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!