Arapça ve Farsça bilmediği halde, dizelerinde Arapça ve Farsça sözcüklere yer veren her ozan gibi, Reyhani de ister istemez zaman zaman söz yanlışlıklarına düşmüştür. Fakat bu tek-tük yanlışlıklar onun birbirinden güzel, birbirinden güçlü, birbirinden etkili ve birbirinden anlamlı dizelerini de asla gölgeleyememektedir.
En büyük başarısını; yaşayan halk ozanlarına karşı dile ve saza aldığı dizelerde görmekteyiz. Bunlarda, gücünü ustalıktan alan iğneli bir dil vardır ve bu dil, Reyhani ‘nin eleştirideki gücünü yeterince ortaya koymaktadır. Yüreklidir ve sevecendir. Yürekliliği onu zaman zaman kırıcı, sevecenliği onu zaman zaman gönül alıcı yapmaktadır. Yaş bakımından en genç ozan Mevlüd İhsani ‘den, en yaşlı ozan Nihani ‘ye kadar, verip veriştirmediği kimse olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Atışmalarda güçlüdür ve zorlayıcıdır. Aşık Huzuri ‘ye ve Kağızmanlı Cemal Hoca ‘ya çok ter döktürmüştür. Taşlamalarında hatırı-gönülü bir yana koyduğu veya ustalığı kurban ettiği çok olmuştur. Aşıklar Gelenekleri ‘nden olan ‘Muamma’ larda yani ‘Saklamışı Bulma’ da üstüne yoktur. Taşlama ‘larında fırtınadır, tayfundur, kasırgadır. Estimi eser ve tutumu kapar götürür.
Mürşid-i Kamil türünden yol göstereni, akıl vereni, elinden tutanı, arka sıvazlayanı olmamıştır. Kendi kendini yetiştirmiştir. Çok gezmiştir, çok görmüştür ve her gördüğünden bir ders alıp her gördüğüne de bir ders vermiştir. Yüreğinin neresine kadar duyabilmişse; orasına kadar duyurmuştur.
Mızrabı kayalardan aşan seller, geldimi götüren yeller gibidir. Sesi gürdür, etkilidir, yakıcıdır. Zekası tül ardında elmasa benzer. Tüm parıltısıyla ortaya çıkması için tülün aralanması yeterlidir ve o tül de, ozanın her baktığı şeyde ardına dek açılır. Bir termometre sıcaklığın-soğukluğun her nüansından ne denli etkilenirse; Reyhani ‘deki ruh da her gördüğü, her duyduğu, her tattığı, her kokladığı, her dokunduğu, her sevdiği şeyden bir öyle etkilenir.
Ozan, Erzurum ‘un haklı ün yapmış bir saz ve söz ustasıdır ve yerini de yaşamının sonuna dek koruyacağı konusunda asla kuşku yoktur.
Reyhani bir yurt, bir bayrak, bir halk tutkunudur. Dağlarının, tepelerinin, çaylarının, ırmaklarının, otlarının, çiçeklerinin hayranıdır. Tam bir doğa sevgisiyle doludur. Dizelerinin birçoğunda bunları işlemiştir.
Bazı dizelerinde eski ozanların izlerindedir. İnsanları olmayan yavrusunun yerine koyarak onlara, nasıl olunması, nasıl davranılması gerektiği yolunda öğütler verir.
Bazen övücü, bazen yerici, bazen kendine acıyıcı, bazen kendini sıkıntılarına karşı avutucu, bazen hiçbir şeyi umursamayıcıdır.
Yüreğinin sıcak köşelerinden birini Erzurum ‘a ayırmıştır. Orada Erzurum ‘u olanca canlılığıyla yaşatır. Bu konudaki duygularını dile getirdiğinde ve saza döktüğünde bu kutsal ve kahraman kenti tablo tablo, ses ses, koku koku, soluk soluk, lezzet lezzet koyar ortaya.
Reyhani kadercidir ve bu yönüyle diğer ozanlara benzer. Bu yüzden herkesi de kaderci görür ve onlardan kaderci olmalarını bekler. Bir ‘Mürşid-i Kamil’ yani bir ‘Noksansız Yolgösterici’ si olmamıştır ama kendisi ‘Kemal’ e yani ‘Noksansızlık’ a hayrandır ve ona ulaşma peşindedir. Cahillikten ve cahillerden tiksinir ve kaçabildiği kadar kaçar. Reyhani tarikatçıdır ama onun tarikatı Bilim Tarikatı ‘dır, başkasını pekilenmez.
Reyhani, çiçeklerle bezenmiş kayalıklar arasında fokur fokur kaynayan bir göze gibidir; suyu ne azalır, ne tükenir. Yaşam boyu çalmış, yaşam boyu söylemiştir. Bir kitabın, beş kitabın onun çalıp söylediklerini içermesi olanaksızdır. Bu nedenle; biz onun çalıp söylediklerinden birazına ve belki de en azına bu kitapta ancak yer vermek zorundayız.
Ama onu tanımak isteyenlere bu kadarının da yeteceğini sanmaktayız.
Şiirleri
A
1*
Yüreğim aşık;
Dilim dolaşık,
Bana bir ışık
Sultan aşkına.
Aşktan usanır;
Vefasız sanır,
Kolay aldanır
Cihan aşkına.
Boş gören boştur,
Gafil olmuştur,
Çünkü baykuştur
Viran aşkına.
Yandırma canı;
Arar cananı,
Affet kurbanı
Süphan aşkına.
Sustur avazı,
Gör bu niyazı,
Bağışla bizi,
Kur ‘an aşkına.
Aşık dağlıdır,
Gözü çağlıdır,
Zira; bağlıdır
İman aşkına.
Reyhani inler,
Boş geçer günler,
Her sözü dinler
İrfan aşkına.
---------
1* Dilimin dolaşık olduğunu çoklamayın. Yüreğim aşık olduğu içindir. Gönül verdiğim o Sultan ‘ın aşkına bana imdat eyleyin. Gönül, ancak, vefasız bulursa; aşktan elini çeker. Dünyanın hay-huyunu gördümü; aldanır gider de farkında bile olmaz. Evrende boş olan hiçbir şey yoktur. Bir şeyi boş sananın kendisi boştur. Zira; o, yıkılmışa, çökmüşe, boşalmışa aşık olan baykuş gibidir. Sevgilisini arıyor diye bu canımı neden yakıyorsun? O zaten bir kurbandır, Tanrı aşkına bağışlasana onu. Sustur bu acı çığlıklarımı, gör bu yakarışlarımı ve beni Kur ‘an aşkına bağışla gitsin. Aşığa sağlam insan gözüyle bakma: O kızgın demirlerle dağlanmıştır, gözünün çavlanlar gibi yaşlar akıtması ondandır. Çünkü; sevgiliye tıpkı bir imana bağlanır gibi bağlanmıştır. Günler sözsüz, sevgilisiz geçer durur ve Reyhani sürekli inler. Belki içinde değerli bir şeyler bulabilirim umuduyla dudaktan çıkan her söze dikkat kesilir.
(Hikmet BARLIOĞLU (1933 -2003) ' nun
ALVARLI AŞIK REYHANİ isimli Araştırma-İnceleme 'lerinden > 30-37/201)
(Devam-5)
Kayıt Tarihi : 9.1.2005 11:55:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsmet Barlıoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/01/09/alvarli-asik-reyhani-devam-5.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!