Bir mahbub, bir sadık, bir de has kulu,
Bir nebi, bir mürşid, bir de bir veli,
Bir Kamber, bir Düldül, bir Hazret Ali,
Bunların şavkından dünyalar ağlar.
Aşık da üçleme yapmaya başlamıştı ve üçlemeleri şu anlamdaydı: ‘Bir sevilen, bir Allahadamı, bir de o Allah ‘ın has bir kulu, bir Peygamber, bir yolgösteren, bir eren, bir Kamber, bir Düldül, bir Hazreti Ali, öylesine ışık verir, öylesine sevgi yaratır ki; bunların sevgisinden dünyalar cana gelir, dünyalar duygulanır, dünyalar ağlar.
Dörtlükte kendilerinden söz edilen ‘Kamber’ Hazreti Ali ‘nin kölesi ve ‘Düldül’ Hazreti Ali ‘nin atıdır.
Cemal Hoca hiç de arkasına bakmadan gitmekteydi:
Bir gül, bir bülbül, bir de yaralı,
Bir çimen yeşili, bir lale alı,
Bir sevdalı, yanık, bir de karalı,
Bunların çektiği intizar ağlar.
Turani ‘nin sözleri arıydı, duruydu, kolay anlaşılır olmuştu. Dörtlüğünün sonundaki ‘İntizar’ sözcüğünü hem ‘Ah etmek’, hem de ‘Beklemek’ anlamında kullanıyordu.
Reyhani üçlemeyi üçlemeyle karşılamaktaydı:
Bir kamil, bir arif, bir de uyanık,
Bir aşık, bir maşuk, bir de usanık,
Bir gözleri yaşlı, bir bağrı yanık,
Bunlar her dem ‘Allah, Allah’ der ağlar.
‘Bir noksansız, bir bilge, bir her şeyi gören, bir seven, bir sevilen, bir de canından bezmiş olan, bir ağlayan, bir bağrı yanan, zaman zaman ‘Allah, Allah’ diyerek ağlar.’
Cemal Hoca durmuş, altındaki atı şahlandırmış olmalıydı. Çünkü; şöyle diyordu:
Bir sen Cemal Hoca, bir de Nihani,
Bir Muhibbi, Şenlik, bir de Sümmani,
Reyhani, Elvani, bir de Ummani,
Ah çekseler; gökler ağlar, yer ağlar.
Aşık Turani, dörtlüğünde Halk Aşıkları ‘ndan bir kesimini sıralamakta ve kalanını Reyhani ‘ye bırakmaktaydı ve aşık da bunun altında kalacağa benzemiyordu. O da kalanları sıralamaya koyuldu:
Bir sen Aşık Reyhan, bir de İhzani,
Hicrani, Mihmani, bir de Müdami,
Camışlı Köyü ‘nde Cemal Turani,
Gelin görün, olmuş ihtiyar, ağlar.
Avlarlı Aşık Reyhani, bu ikinci denemesinden ve karşılaşmasından da yenilmeden çıktıktan sonra, iyice ünlenmiş fakat sevenleri gibi sevmeyenleri de çoğalmıştı.
Bir gün, kim kimlere ne söz uçurduysa uçurdu, içli Halk Ozanı Aşık Mevlüd İhsani fena halde öfkelendi.Gözleri dünya ışığından yoksun olmasına yoksundu ama bu; onun kulaklarının çok iyi duymasına engel değildi. O öfkeyle sazını ele almış ve şöyle bir yergiye girişmişti:
(ALVARLI AŞIK REYHANİ isimli Araştırma-İnceleme 'lerinden > 184-186/201)
(Devam edecek...)
Kayıt Tarihi : 15.2.2005 11:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsmet Barlıoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/02/15/alvarli-asik-reyhani-devam-47.jpg)
Bir Muhibbi, Şenlik, bir de Sümmani,
Reyhani, Elvani, bir de Ummani,
Ah çekseler; gökler ağlar, yer ağlar.
Bu şiirlere nasıl yorum yapsam saçmalık olur...
Allah (c.c.) makamlarını cennet eylesin bu Hakk aşığı ustaların...
Abdulkadir Öğdüm
TÜM YORUMLAR (1)