Giydin ise aşk libasın; meydana gel, gelelim,
Dosta ikrar verdin ise; lisana gel, gelelim,
Meyl-i irfan olmayanın meşrebi illa olur,
Bildinse zihn ü ziyneti; rüşana gel, gelelim.
Aşık Huzuri Aşık Reyhani ‘ye şöyle demekteydi: ‘Aşk giysilerini giymişsen yani gerçekyen aşık olabilmişsen; çık ortaya, görelim. O sevgiliye ‘Evet’ demişsen; söyle de bilelim. Ahlaka, bilgiye, görgüye eğilimi olmayan hiçbir şeyi pekilenmeyen bir tutum içindedir. Sen bilincin ve değerin ne olduğunu biliyorsan; açıkla da duyalım.’
Reyhani Huzuri Usta ‘ya şu yanıtı vermeye başladı:
Nice müddet oldu bu meydana geldim geleli,
Evvela; ‘İlla’ dedim, lisana geldim geleli,
Gizlemem; aşkım aşikar, kalmadım ilada ben,
Pür nur-u irşad ile rüşana geldim geleli.
Demek istiyordu ki; ‘Ben zaten nice bir zamandır ortalardayım ve ortaya yeni çıkacak değilim. bir şeyler söyleyebilmeye başladığım gün ben ‘Tanrı ‘dan başka Tanrı yoktur.’ Demişimdir. Benim aşkım apaçık, neden saklayayım ki? Ben, hiçbir şeyi pekilenmeyenlerden değilim. Aydınlanmanın ışığıyla aydınlığa geleliberi dopdoluyum.!
Huzuri denemeyi sürdürüp durmaktaydı ve şöyle çalıp söylemekteydi:
Nice narifet gösterdi, girmedi raha Meriç,
Sözden söz çıkar yeğenim, bilmana gel, gelelim.
Huzuri bir bend-i bahir, çarpışır dalga ile,
Sefine bağlayan bahr ü ummana gel, gelelim.
Usta, Reyhani ‘ye şunları anlatmak istiyordu: ‘Meriç Nehriistenen yolda akmamak için elinden gelen beceriyi göstermiş bir nehirdir, bilmez misin? Kimi insanlar ona benzerler ve yola girmemek üzere ellerinden geleni geri koymazlar. Sözler arasında bir yol, bir düzen, bir ilişki vardır, yeğenim, söylerken anlamlı söylemek gerekir. Huzuri ‘yi sakın boş sanma; O, deniz önüne çekilmiş bir set, bir dalgakırandır, dalgalarla çarpışıp durur. Gemilere egemen olan denizlerden, okyanuslardan haberin var mı? ’
Huzuri gerçek anlamlarını örte örte, bilgisinin denizler, okyanuslar kadar olduğunu, bir basit dalgadan öte hiçbir şey saymadığı her bir aşığın kendisiyle boy ölçüşemeyeceğini söylüyordu ve Reyhani bunun bilincindeydi. Tellerine-mızrabına şunları söyletiyordu:
Kılmadı Adem ‘e secde, döndü rahından İblis,
Söyledi manayı hocam, bana, geldim geleli,
Buldum girmeden deryaya müstakim hakikati,
Sırrımı açtım kaptana limana geldim geleli.
‘Kendisine Adem ‘e secde etmesi söylendiği ve istendiği halde, İblis bu buyruğa uymadı ve secde etmedi.Gizli anlamın ne mene şey olduğunu, bu yola girdiğimde hocam bana noksansız öğretti. Ben o yalın gerçeği, şu bilgi denizine dalmadan buldum ve ilk limanda bunu kaptana yani Yaratan ‘a da belli ettim.’
Koca Huzuri zorlamalarını sürdürmekteydi:
(ALVARLI AŞIK REYHANİ isimli Araştırma-İnceleme 'lerinden > 176-178/201)
(Devam edecek...)
Kayıt Tarihi : 12.2.2005 15:22:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsmet Barlıoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/02/12/alvarli-asik-reyhani-devam-44.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!