Alvarlı Aşık Reyhani (Devam-23)

İsmet Barlıoğlu
1529

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Alvarlı Aşık Reyhani (Devam-23)

L
18*
Tanrı ‘m, senden bağ isterim,
Dermez isem; gel geri al.
‘Yoz bir tarla lütfet.’ Derim,
Sürmez isem; gel geri al.

‘Kaderim ta ezel.’ Dedim,
‘Sahibi Lemyezel.’ Dedim,
‘Ver bana bir güzel.’ Dedim,
Sarmaz isem; gel geri al.

Bir güzeli görüp yandım,
Uğruna aklımdan oldum,
Kendi kusurumu kendim
Görmez isem; gel geri al

Köle oldum dost babında,
Hal yok Reyhan ‘ın canında,
El bağlayıp divanında
Durmaz isem; gel geri al.
-------------------------
18* Aşığın bu şiiri de açıklama ve torum gerektirmeyecek ölçüde açık ve anlaşılır niteliktedir. Reyhani bu şiirinde kaderci yani fatalisttir ve zaten tüm Halk Aşıkları ‘nda da bu anlayış vardır. İkinci dörtlükteki ‘Ezel’ sözcüğü ‘Öncesiz’ ve ‘Lemyezel’ sözcüğü ‘Ölümsüz’ demektir ve ‘Tanrı’ nın bir niteliğidir. Son dörtlükteki ‘Babında’ sözcüğü Arapça ‘daki ‘Bab’ dan alınmıştır. ‘Kapı’ anlamındadır.
Şiirde ölçü olarak yine hece kullanılmıştır. Durakları itibariyle hece sayısı 4+4 ‘tür ve her dize 8 ‘liktir. Durakları bazen 4+4, bazen 5+3 ‘tür. Bu obir Halk Aşıkları ‘nda da rastlanan bir durak değiştirmedir. Şiirde sırıtırsa da sazda sırıtmaz.

M
19*
Rüya mıdır, hayal midir bilemem,
O karasevdayı unutamadım.
Canda hicran, gözde hicran, gülemem,
O melek simayı unutamadım.

Felekler cenk eder anın üstüne,
Hükmeylemiş cihanların üstüne,
Koymuş zülfü gül cemalin üstüne,
Saçları sırmayı unutamadım.

Mahzun gülüşleri, inci dişleri,
Ahu bakışlarda aşk ateşleri,
Müjen kirpikleri, hilal kaşları,
Benzer-i Zelha ‘yı unutamadım.

Takar takıştırır, giyer giyince,
Dal geniş, boy orta, bek gayet ince,
Şavkı aldı beni geri dönünce,
Onbeş günlük ayı unutamadım.

Adım Reyhani ya, tedbirim şaştı,
Ah ile feryadım arşa ulaştı,
Ne beni reddetti, ne de vazgeçti,
O karsız davayı unutamadım
----------------------------
19* Düş müdür, hayal midir, bilemiyorum, karasevdamı bir türlü unutamadım. Canımda, gözümde ayrılık varken nasıl görebilirim? Ben o melek yüzlüyü unutamadım. Bölüşemediklerinden gökler onun için savaşırlar, çünkü; dünyaları buyruğunun altına almıştır. Saçının perçemini gül yüzüne dökmüş olan o sırma saçlıyı unutamadım.Gülüşleri üzgündür, dişleri inci gibidir, ceylanı andıran bakışları aşk ateşleri içindedir. Kirpikleri oku, kaşları hilali anımsatır. Ben o Zelha ‘ya benzayenimi unutamadım. Taktımı takar, takıştırdımı takıştırır, giydimi giyer. Sırtı geniştir, orta boyludur, çok ince bellidir. Geri dönüp bana şöyle bir baktığında gözlerimi kamaştırdı. O onbeşlemiş ay yüzlüyü unutamadım. Adımın Reyhani olduğuna bakma, hiçbir önlemim yarar sağlamadı. Ahlarım ve haykırışlarım ta Arş ‘a yükseldi. Beni ne geri çevirdi, ne de pekilendi ve ben, o sonuçsuz davayı unutamadım.
Aşık, bu şiirinde ‘Felekler’ demek suretiyle sözcüğü kendi öz anlamında kullanmış, bunun ‘Gökler’ olduğunu kabullenmiştir. ‘Felek’ i o kambur ve metafizik yaratık olarak kullanmadığı gibi, ‘Yanrı’ anlamında da kullanmamıştır. Zira; ‘Tanrı’ da, yanlış anlamıyla ‘Felek’ de tek oldukları halde, ozanın seçtiği sözcük çoğuldur. Dizelerde yeralan ‘Rüya, hayal, hicran, sima, cenk, hükmeylemek, zülüf, mahzun, ahu, müjen, şavk, tedbir, feryad, Arş, kar ve dava’ gibi sözcükler sayılmazsa; şiirin anlaşılamayacak pek bir yanı yoktur. Bu sözcükler ise; şöyle veya böyle her Halk Aşığı ‘nın kullanageldiği sözcüklerdir. Günümüzde çok az kullanılan ‘Sima-Yüz, çehre’, ‘Müjen-Kirpik’, ‘Şavk-Parlak Işık’ deki (j) harfi, tıpkı (p) ve (ç) harfleri gibi Farsça ‘ya Türkçe ‘den geçmiş, oradan Arapça ‘ya yansımıştır. Birçoklarının (j) yerine (c) yi kullanan İran ‘lılar gibi ‘Jandarma’ yerine ‘Candarma’ deyişleri bundandır. Türkçe ‘den dolaylı olarak aldığı (p) harfi olmasaydı; Arap bugün yine ‘Papa’ ya ‘Baba’ ve ‘Papağan ‘a ‘Babağan’ diyor olacaktı ve İranlı ‘Müjen’ yerine ‘Mücen’ i kullanacaktı.
Reyhani ‘nin üçüncü dörtlükteki ‘Müjen kirpikleri’ ne bir ‘Söz yanlışlığı’ deyip geçelim, fakat Benzer-i Zelha’ sının üstünde birazcık duralım:
her şeyden önce, bu Farsça ‘ya benzetilmek istenen muzaf yani izafet ve yani tamlama yanlıştır. İran ‘lılar, buradaki (i) yi (ya) dedikleri harfle yazarlar ve böyle bir yerdeki (ya) ya (Kesrei izafet) veya (Ya-yi izafet) yani ‘Tamlama ya ‘sı’ derler. ‘Cam-ı cemşid-Cemşidin kadehi’ türünden. ‘Benzer’ sözcüğü Türkçe ‘mizdeki ‘Benzemek’ mastarından yapılmış bir ad ve yerinde bir sıfattır. Bununla ‘Benzer-i Zelha-Zelha ‘nın benzeri’ türünde bir tamlama yapılamaz. İşin obir yanı bundan da ilginçtir: Aşığın ‘Zelha’ dediği ve belki heceye uydurmak için kısalttığı ad, geröekte ‘Züleyha! Dır. Bu Züleyha, söylencelere özgü ‘Dünya Güzeli Züleyha! Dan ibarettir.Çayhanelerdeki öykücülerin ‘Kahveci Güzeli’, ‘Şerbetçi Güzeli’ türünden öyküler,ne olan tutkunluğundan yararlanan bazı açıkgözler ‘Dünya Güzeli Züleyja’ nın resmidir diye güzel güzel kağıtlara bastırdıkları gerçekten güzel bir kadın fotoğrafını sağa-sola satıp bunları çayevlerinin duvarlarına kadar astırabilmişlerdir ve şiirinde görüldüğü gibi bu aldatmacadan Reyhani de kendi payını almıştır. Çünkü; söz konusu fotoğraf, söylencelere özgü bir Dünya Güzeli Züleyha ‘nın değil, 1928 yılındaki Arnavutluk Kralı I. Zogo ‘nun karısı olan Zoi ‘nin fotoğrafıdır.
Şiirin dördüncü dörtlüğündeki ‘Dal’ sözcüğü bilinen anlamında kullanılmıştır. Buradaki ‘Dal’ ‘Sırt’ anlamındadır ve Erzurum ağzından alınmadır.
Arapça ‘da ayın dört ayrı adı vardır. Bunlar; Mah, Kamer, Hilal ve Şahr ‘dır. İlki; ayın testekerlek durumunu, ikincisi; yarımay pozisyonunu, üçüncüsü; bayrağımızdaki ayın biçimini ve dördüncüsü de 30 günden ibaret olan ayı betimler. Halk Edebiyatı ‘nda, sevgili, genelde bunlardan ilkine benzetilir. Reyhani ‘nin sevgiliyi onbeş günlük aya benzetmesi bundandır.
‘Arş’ a gelince; o, eskilerin yedi kattan oluştuğunu sandığı göğün en yüce katıdır. Her yerde hazır ve nazır olduğu biline biline, Allah ‘ın yani Tanrı ‘nın orada oturduğu ve tahtının da Arş ‘ta bulunduğu pekilenilir. Bir ahın, bir feryadın Arş ‘a ulaşması demek, onun Allah ‘a ulaşması demektir. Yanlış bilgiden kurtulmak kolay olmadığı içindir ki; Reyhani de bu yanılgıya düşmüş olmalıdır.
Şiir hece ölçülüdür. Hece sayısı 4+4+3 ‘ten ibaret 11 ‘liktir. Ancak bazı dizelerinde 6+5 ‘ten ibaret 11 ‘lik duraklara ve ölçüye de rastlamaktayız.
Şiir bir sevda şiiridir. Duygu yüklüdür. Yüzün melek yüzüne, dişi inciye, bakışın ceylan bakışına, kirpiklerin oka, kaşların hilale ve görünüşün Züleyha ‘nın görünüşüne benzetilmesine Edebiyat ‘ta ‘Teşbih’ denmektedir ve aşık da bu şiirinde yer yer bunlara başvurmuştur.

(ALVARLI AŞIK REYHANİ isimli Araştırma-İnceleme 'lerinden > 87-93/201)
(Devam edecek...)

İsmet Barlıoğlu
Kayıt Tarihi : 20.1.2005 16:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmet Barlıoğlu