Altın Yaldızlı Gül Kabartmalı Bir Çerçev ...

Vildan Uyar
276

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Altın Yaldızlı Gül Kabartmalı Bir Çerçeve - Hikaye

Önce bir cadde seçmeliydim, kalbalık olmalıydı ve insanlar yürümeliydi kaldırımda.
Biraz tozlu biraz yağmurlu bu gün İstanbul.
Evet şurası iyi hem deniz kenarı hem de iskeleye demir atan yük gemileri, hem de balıkçı tekneleri uzakta daha...
Güneşin batmasına da daha var üstelik.

oturup açtım boya sandığımı, biraz rüzgar esiyor kuzeyden doğru, ellerimi ovuşturup bağırmaya başladım. 'boyayalım abi'.... 'boyayım mı abi'...
Ellerime bulaşan boya artıklarından yüzüme de sürdüm, olur ya okuldan bir arkadaşımda gelir belki, 'ayakkabılarımı boya' der. Tanımamalı beni.
Sonra okulda başarılı, zeki Metin, alay konusu olur.
'Aaaa bakın, ayakkabı boyacısı Metin geliyor' deler sonra bana.

Neyse her şey tamam. Hadi bakalım Metin, çok ayakkabı boyamalısın bu gün.
Yarın anneler günü, anneme o çok beğendiği fakat parası çıkışmadığı o çerçeveyi almalıydım.
Biraz büyük ama neyse onu beğenmişti, almalıyım ona.

-Abi boyayım mı?
-Boya bakalım
-...
-Parladı abi, gıcır gıcır oldu, yeni gibi durdu.
-Al bakalım paranı.
-sağol abi.

-Çocuk boya bakalım şu ayakkabımı.
-Hemen abicim.
-Tamam abi.
-Al bakalım, üstü kalsın
(vay be adamın ayakkabısı zaten yeniydi. Gıcır gıcırdı. Niye boyattı ki bana.
Ama iyi oldu bak, hem de 'para üstü kalsın ' dedi. Adam zengindi belli.) '

Eee bu gün bu kadar yeter. Hadi bu bakalım Metin, doğru eve.
Topladım boya sanığımı taktım omzuma. Sahilden yürüdüm, güneş batarken ne güzel oluyor bu İstanbul semaları. Balıkçılar da çok balık tutmuş bu gün...
Haydi rastgele size...

Eve vardığımda burnuma mis kokulu annemin tarhana çorbası, yanında da domates ve soğan. Aldığım ekmeği koydum masaya.
Kız kardeşim, o da anneme yardım ediyordu.
-Anne ben geldim.
-Geldin mi oğlum? Nasıl neler yaptın? İyi bir gün müydü senin için?
-Evet anne, çok güzel bir gündü bu gün.
-Elimi yüzümü yıkayıp hemen geliyorum anne.
Oturup yedik yemeğimizi...
-Ellerine sağlık anne, çok güzeldi yine.
-Yorulmuşum galiba, dersimi yapıp yatmalıyım biran önce.
-Tamam oğlum.

Bebekler gibi uyumuşum o gece, gerçi heyecanlandım ilk başta. Çünkü;
yarın anneler günüydü ve o annemin çok beğendiği çerçeveyi alacak kadar param vardı.
Sabah erkenden kalktım ve okuluma gittim.
Arkadaşlarım teker teker günaydın dedi bana.
Bir öğretmen yeni gelmişti okula. Adı Mert'ti.
Önce tanıştık, sonra konuştuk biraz.
Sonra da ayağa kaldırdı teker teker bizi. 'Ailenizden bahsedin, kendinizden bahsedin, büyüdüğünüzde ne olmak istiyorsunuz? Hangi mesleği yapacaksınız? ' diye soruyordu bize.
Sıra bana geldi. Tam anlatmaya başlayacaktım 'ooo Metin bu ne temiz ayayakkabı böyle giydiğin.Yeni mi aldılar sana? ' dedi.
Ne diyeceğimi bilemedim.Yutkundum, ne söylemeliydim. Yalan da söyleyemezdim ki.
-Ğğretmenim hayır yeni değil, eski ayakkabılar, babam almıştı.
-Hımmm baban zevli adammış.
-Eee anlat bakalım.Ailede kaç kişisiniz, Baban, annen ne iş yapar?
-Üç kişiyiz. Annem, kızkardeşim ve ben.
-Babam… Şey babam yok öğretmenim.
-Neden bir yere mi gitti? '
-Evet öğretmenim, çok uzağa gitti. Ama yinede her gece yanıma gelir anlatır bana'
-Çok iyi. Ama zor olmuyor mu babana, her gece uzaktan gelip gitmesi?
-Nederen gelip gidiyor? Ne iş yapıyor?
-Babam cennetten geliyor öğretmenim. Ne iş yaptığını söylemedi bana. Ama her gece anlatır, bende dinlerim. Dinlerken,uyuyup kalırıp. Uyandığımda, babam yine gitmiş olur.
-Anladım Metin'
-Peki annen mi çalışıyor' diye sordu.
Ne demeliydim? Yalan da söyleyemezdim ki…
Doğruyu söylersem de, herkesin haberi olurdu ayyakkabı boyadığımdan.

-Hayır öğretmenim annem biraz hasta, çalışamıyor.
Ben okuldan sonra boya sandığımı alıp, ayyakkabı boyuyorum öğretmenim.
-Peki büyüyünce ne olmayı istiyorsun?
-Okuyup, çok şey öğrenip önce adam olacağım, sonrada çalışıp çok para kazanacağım.Ayayakkabı üreteceğim.
Yeni gıcır gıcır, üstelik ben çok iyi bilirim, İyi ve sağlam ayakkabı nasıl olur…
-'Peki Metin, oturabilirsin' dedi ve sonra sustu.

Zil çaldı, ders bitmişti.Çantamı alıp doğru annemin o çok beğendiği çerçeveyi almak için gittim. Satıcıya, 'güzel bir paket yapın. Üzerinde kalp resmi olan şu pakete sarın lütfen efendim' dedim.
Paketi aldım. Eve gittim sevinçle, koşaşarak ve heyecanla açtım kapıyı.. 'Annem' dedim sarıldım boynuna.
Şaşırmıştı. 'dur ne oluyor? ' dedi
'Sana aldım annem…Bu gün anneler günü, senin günün, sana aldım annem.'
Gözleri buğulandı. Paketi açtı, 'inanmıyorum' dedi ve boynuma sarıldı.
Sarıldığında yanağım ıslandı. Ağlıyordu. Ama neden ağlıyordu? Beğenmemiş miydi? Neden üzülmüştü?

Hiç konuşmadan, yattığım odaya yöneldi ve başucumda duran çekmeceden tek 'aile ' foğrafını aldı. Bahçede güllerin arasında çekinmiştik.
Annem, kardeşim, ben ve babam.
O resmi aldı, çerçevenin içine yerleştirdi. Evet, şimdi anlamıştım. O çerçeveyi neden çok istediğini ve neden altın yaldızlı gül kabartmalı olduğunu…
Bende ağlıyordum. Hemde hıçkıra hıçkıra… Sarıldık birbirimize ve oturduk çerçevenin karşısına.
Resim ufak gelmişti çerçeveye ama çok güzel olmuştu.
Küçük bir aileydik, küçük bir resim. Çerçeve biraz büyüktü.
Çerçevenin içinde ki o resim hala duruyor.
-Anne bu gün yine anneler günü biliyorsun değil mi? Yine aldım altın yaldızlı, gül kabartmalı bir çerçeve.
Ama içine koyacak başka aile resmimiz yok ki anne.
Şimdi altın yaldızlı, gül kabartmalı çerçevenin yanında bir de kız kardeşimin sevdiği adamla evlilik resmi var.
Ben… Ben mi…? Büyüdüm, okudum, çok şey öğrendim, adam oldum anne.Sonra ayakkabı üretmeye başladım, hem de yeni, gıcır gıcır.
Ürettiğim ayakkabılar çok güzel ve çok sağlam. Tıpkı babamın bana aldığı ayyakkabı gibi. Hala boyuyorum o ayakkabıyı her gün.
Ama giyemiyorum. Çünkü büyüdüm adam oldum annem, tıpkı babam gibi.

Ayakkabı boyayan çocuk gördüm mü hemen giderim yanına, önce ayakkabılarımı boyatırım sonra da para veririm biraz fazla.
'Hakettin, al bakalım' derim.
Verdiğim parayla belki, 'altın yaldızlı gül kabartmalı bir çerçeve' alır, içine resim koyarlar diye uzatırım parayı.
Sonra 'sen kaç numara ayakkabı giyiyorsun' diye sorarım çocuğa.
Söylediği numaralı ayakkabıyı getiririm ona… En güzelini, en sağlamını ve gıcır gıcır olanı.

Ben büyüdüm, okuyup adam oldum annem.
Babam ve sen sık sık uğrayın geceleri. Yine anlatın, ben dinlerim.
Sizi dinlerken, uyuya kalırım her zaman ki gibi…
Gelmezseniz eğer, biliyorsunuz uyku tutmaz beni.

Vildan Uyar
Kayıt Tarihi : 18.12.2008 23:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Vildan Uyar