Değişen fiziki yapım, ses tellerim aynı
Aşkı azad eden ben değilim, cümle sonlarındaki kaygım
Eğer aşktan yanmak istiyorsan gel buyur
Başlıyor içimdeki o söndürülemez yangın
Her şeyi alıp götürdün benliğim yok oldu
Rüzgarın sürüklediği bir yaprağım, senden daha yorgun
Güneşle arama gölge olan bir sen daha doğdu
Gözlerimdeki umutları bulup teker teker gölgenle boğdum
Doğdu Mehtap, Güneş’le beraber göz bebeklerine
Farkında değilsin ki, yazık cümle emeklerime
Aynı gökyüzünün altında farksızız
Diyorken dahi yemin ediyordum omzundaki meleklerine
Bileklerimden tırmanıyordu ilham
Altın vuruş dahi diyebilirsin buna
İstemiyorsan Afitap’ında bir dakika durmam
Git kalbini aşkla doldur, boş duygularla vurma
Bakma öyle kaldır kafanı dik dur
Gönlümün içerisinde tek bir yaşamsal döngüsün
Hatalarla doğrult duygularını, tekrar sun
Yaşama tabii tutamam bu ilkbaharın öyküsü
Kurak çöllere hayat veren yağmur
Yağmur, parmak uçlarıma dokunduğundan beri yazıyorum
Kin, nefret yahut savaş değil
Aşk, gönle barış himayesinde serpilen sudur
Budur zihniyetimdeki her karmaşık şeyin kanıtı
Toprak altında yatıyor her bir sorunun yanıtı
Her karanlık bilinmeyen, Güneş’in himayesinde sırıtır
Utanır Mehtap doğarken gündüze, geceyle yatıp
Gönlüm ikinci kez kırıldı, yani paramparça
Hangi duygumu yansıtabilir plakta çalan parça
Gönlümden dışarı atmak istedim duygularımı yaka paça
Ağzından çıkan o sözleri kaldıramaz atılan hiçbir faça
Doğru düzgün, aşktan bahsedemiyor artık aklım
Duygularımı yitirmek üzereyim kaldırın bu tahtı
En aydınlık yerde gezsem de karadır hala bahtım
Ben bir kaptanım ve gönül mürettebatımla battım
Yeniden doğmak istedim ve yaktım bu kahrı
Alev almış gönlümün üzerine yağmak isteyen bir kardın
Tabi sevmek yahut sevildiğini hissetmek de hakkın
Hangi Cennet’ten kokusundan bu Cehenneme düştün be kadın
Kayıt Tarihi : 19.4.2014 22:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!