Altın ufkun berisindeki ev Şiiri - Akın ...

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Altın ufkun berisindeki ev

Travertenleri gibi olmalıydı orası,
Botanik Parkı’ndan aldığın pamuk şekeri
-en dip termik kaynakların
şifacı müjdeci-trol muziplikleri:
“Ama ateş cevheri ruhların
Eski tatlı bozgunu,
Sen bir yere gidemezsin.”***
Mineraller mi, dipten gelen;
o sarı ovaya kendi
rengahenkini vermiş gözükenötüken?
Griffinler(4) , cinler, periler,
gargoyle(5) gibi şeyler
kendini taşıyor sırtında;
sürprizleri ödül yaptığı, bohçasında.
Silgi Kafa* kadını’nın
yanakları gibi o toz pamuk şekeri.
Orkun ve Selenge mi birleşmiş?
Önce vardı oralarda
ötüken yış**; geçirgen, çok kış …
Yuvarlanan zarlar tangır tungur,(1)
Şaman çadırı zarları zamanın
Gök Tengri’de huzur bulur ****
It ain’t a sorcery; (2)
ebedi Orta Dünya, doğa huzrun…

Ateş-ağız ve çavlar su,
hemkaderim …

Çatıdaki gargoyle bekliyor.
Yağmur yağdıkça bazı sular var.
Kirle çamur ayrıştırılıyor.
Balçığa dönüşen sakız kıvamı,
o baykuşun ağzında
çeşitli işlemlerden geçiriliyor.
Salın’ıyor sonra o aşağı
ağzının içinden o tuhaf canavarın,
oluklardan aka aka;
tekrar buharlaşıp
eski Çadırlardan
doğa’nın plansız programsız
tütsüsü yukarı çıksın -
bozkırda yaylada bebe düşürür(6)
at üstünde, geleneksel Türk kadını
Cesurdur ~
- Tengri’yle bir olsun diye …

Kim işler bu cinnetleri: ~
“Beyaz atlı Prens”ler
lugatımıza girmiş gene, sokulmuş;
her nasılsa ….
*

Çiçekler arasına açıldı kapısı evin
her günkü gibi.
Gerindi..ve adam bir kendine geldi.
Dışarı çıkarken,
tahtaları çıtırdamıştı zeminin.
Bu külüstür ev ne çok şey saklıyor…
Oltasını kaptığı gibi göle gitti,
karşı sahilinde altın tarlası’nın bulunduğu.
Sapsarı bir şeyler var uzakta her sabah.
Çiçek midir ot mudur onlar?
Balık tutmaya çalıştı;
suda hopladı balıklar, çevrede bir sürü…
Adam da korktu, geriledi …
Hiçbiri oltaya takılmadı.
Çiçekler çok talepkar.
Sevgiyle açmış bir kır çiçeğine yanaştı,
yeni doğmuş bebek gibi
bembeyaz olan mahçup yanakları.
Cennet güzeli gülümseyişi …
Yapraklarını kısmış,
bakıyordu ona çiçekler, dallarında! ! ...
Sanki erişilmek için dalından bitmişti.
Oturup biraz düşündü.
Ve oltasıyla zamanı sarmaya karar verdi.
Ertesi gün
balık tutmaya artık gitmeyecekti.
Kopartmadı o çiçeği,.
Ertesi gün gene o göle gitti,
karşısında altın bir ufkun
boylu boyunca gene uzandığı …
Oturdu, balıklar gene hoplamaya başladı
Yunus gibi…
Oturdu izledi.
İzledi kıpırdamalarını,
suda oynaşmalarını …
Tutmadı balık artık o günden sonra.
Sanki bir büyü yayılmıştı etrafa.

Öğleyi ikindiyi sardı biribirine
bir oltanın ucunda.
Her gün artık
görev edinmişti göl işini.
Akşama bırakmamaya kararlıydı günü.

Arada bir kasabaya iner
erzak tazelerdi.
Hep o evde yaşadı, orda da öldü.
Hemen hiç gelen gideni de yoktu.
Bayramlarda seyranlarda bir iki akraba,
Ve arada bir de bir mavili postacı.

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 5.2.2007 19:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


‘Konuya,arkaplandan, ilk giriş ön hz. Kıtaları, bölümü’ Açıklamaları ve şiire bilgi verici: *eraserhead(filmin sonunda kadının yanakları garip bir şekle bürünür) **eski turklerde kutsal sayilan mekan, gunumuzde mogolistanda sanirim.( orkun abidelerinde ötüken yış şeklinde bir ifade bulunmaktadır ki, zaman zaman ötüken ormanı mânâsına geldiği söylense de yış kelimesinin kesin mânâsı tesbit edilememiştir. diğer yandan ötüken muhtemelen orkun ve selenge nehirleri civarındadır ki bölge dağ-yayla-bozkır özelliği göstermekte olup pek de ormanlık bir saha değildir. zaten ötüken'in tam olarak neresi olduğu da kesin değildir.eksisozluk) ***W. Butler Yeats’in “Kelt Şafağı’ndan alıntı ****öztürkçe tanrı.yazitlarda en cok gecen tengri kelimesinin kokenin cince veya korece veya italyanca*dan geldigi one suruldugunde turklugun en buyuk degerinin yitirildigini dusunen homo academicus ekibi yumruklasma gibi yontemlere gider. en son tengri kelimesinin tangirdamak tungurdamak yansima seslerinden ortaya ciktigi one suruldu... akabinde yuce turk milletinin dunyanin dondugunu taaaa 8.yy hatta daha onceleri fark ettigi duygusalligina gidildi.... cincede tien=gok, tanri japoncada ten=gok tanri cince tek heceli olsa da tien-liu tien-shuu gibi iki heceden kelime kombinasyonlari yapilabilen bir dildir...... bu bilgilere dayanarak tengri kelimesinin kokeni cince olamaz mi dedigim zaman neredeyse bir prof ordusundan dayak yememe sebep olan arastirma konusu... eksisozluk (1) tangır tungur çatışmalardan ve hakça gidişten tengrinin nice zaferlerle ortaya çıkardığını kendini ve zarları anlatmaya çalıştım: öyle ki, sonra bu zarlar gerçeğe dönüştü, kendinden vuku buldu. Mantıklı ama aklını kötü planlara yormayan bir güzel zekanın zarlarının gerçeği nedir? Determinist olmalıdır. (2) -espri katılmış açıklama: Ain’t: aren't isn't hedn't hodn't manalarina gelen slang kelime.. . genelde zenciler kullanir, ve nigger nigga kelimeleriyle birlikte cumle icinde guzel bir ekuri olustururlar.eksisozluk (4) Griffin: başı ve kanatları kartal, gövdesi aslan şeklinde abderanin simgesi* olmuş canavar. apollon'un hazinelerine bekcilik yaparlarmis.griffonlar olarak da isimleri gecer.* Abdera: eski yunan'da, iyonya persler tarafından işgal edilince, trakya'da gümülcine dolaylarında, bugün çağdaş yunanistan'ın avdhira kentinin bulunduğu yerde, mö 6. yy'da batı anadolu'dan gelen teos * halkının kurduğu bir şehir devletidir. abderalılar, eski çağın yergi ve taşlama yazarlarına sık sık konu olmuş bir tür karadenizli muamelesi görmüş halk. eski yunanda trakya nın iki onemli kentinden biri. diğeri maronia (bkz: abdera düşünürleri) (5) ibiş gibi bir tur yaratık. cift mesaili canavar sekli. gunduz heykel gece gudubet. hayat bu zor tabi, ev kirasi olsun, faturalar olsun..., güzel güler,,, ama bilardo oynamayi bilmes... eski donem gotik mimarlarinin sevmedikleri insanlarin bi nevi karikatur hesabi yaptiklari heykellerini cocuklari korkutsunda binaya yaklasmasin diye binanin bilimum yerlerine yerlestirdikleri heykeller esasında rivayetlerden biri, bu varlıklarda insanlar gibi kominite hayatı yaşadıklarıdır, ancak akşamları hareket edebildikleri, ve gündüzleri taşa dönüştükleri için, gözlerden uzak bölgelerde özelliklede insanlardan (çünkü insanlar onları gündüz görürse kırma eğiliminde oldukalrı için) yaşayan bir varlık olduğu söylenir, kendi hazineleri olduğu ve bunları yakaladıkları, yağmaladıkları,ve öldürdükleri insanlardan elde ettikleri söylenir... (Ben de ekliyeyim gargoyle sözlükten baktığım, çatıdadır ve karanlık göğün altındaki çatıdan yere doğru bakar) (6) böyle bi laf duymuştum tvde bi gün bir belgeselde. Atlar geçeken “bebeyi düşürmüşler..” falan diye anlatıyordu bir köylü kadını. Yani olumsuz anlamı yok

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mehmet Çoban
    Mehmet Çoban

    Geçmişten güne, keyifli bir yolculuk

    Cevap Yaz
  • Kazim Uzun
    Kazim Uzun

    Bol imgeli kendine özgü tarzıyla kendini keyifle okutan şiiriniz için tebrikler Akın bey...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Akın Akça