Altın suyu çiçeği destanından.2

Savaş Ezgi
20

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Altın suyu çiçeği destanından.2

-3.

Tüfek sıkılmazdı bu gündüz vakti.Tüfeğin sesine kurşun toplanırdı.Bakmakla yetinecekti.Başıboş dolaşan bakışları durdu.

Ağzının iki kenarından sarkan yumuşak tüylü sakalları ile erkek Toy kuşu kuyruğu sırtına kadar kıvrılmış,kuyruk altı tüyleri aşağıya sarkmış,kanat teleklerinin uçları,kuyruk üzerine doğru çapraz bir şekilde kıvrılmış,başı ve boynu çekik bir hal almış,kursağı şişmiş,ileri geri sıçramalar yapıyor ve dişinin etrafında sağa sola yürüyerek dişiye arkasını dönüyor,kur yapıyordu.

Dişi ise hiç umurunda değilmiş gibi davranıyordu.

Karısını düşündü.
Yorganı açıp baktığında
Yeni yağmış kar gibi tenini
Koynundaki memenin zekatını ver dedi.
Bir öptü
Bir sıktı
Bir dişledi memesini
Ak memesi terleyince
Bir yumurta akı gibi akıp
Kaçtı avuçlarından.
Yarin koynunda cahil idi
Uslandı.

Gerindi,
Sabırsızlandı,
Yerinden kalktı,gitti,geldi,ofladı
Yağmuru ve karanlığı beklemeden açlığa ve hasrete dayanamamış bozkıra girecekken,

Gençliklerinin tam ortasında
Ömürlerinden indirdikleri
Arkadaşlarını düşününce,
Bir ateşten kopmuş bir yalım gibi soğudu bozkıra girme düşüncesinden.
İçindeki ayaklanmayı bastırmak için içine adım attı.

Sabır
Hasrete acıya
Usta bir volkandı
Murada yetiştirirdi.


YANGIN...

-1.

ATEŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞ....

Dört bir yandan fırlayan ateş
En son evide kemirerek yedikten sonra
Beyaz bir kül halinde yığılıp kaldı.

İnsanlar sarardı
Elmalar yeşil.

Bir uğultu,
Ayak sesi
Fısıltılı bir küfür,
İç çekiş,
Hayvanların gürültüsü,
Gıcırdayan inleyen,öksürenlerin sesleri,
Bir kısmı bir iki yatak,kapkacak ne buldularsa kaçırdılar
ATEŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞ’ ten
Diğerleri ise
Sanki oldukları yere kök salmışlardı.
Kıpırdıyamamışlardı.
Bir kök tutuyordu onları.
Sağa sola eğiliyor
Ama yürüyemiyorlardı.

Yaşlılar dut ağacından yaptıkları bastonlara dayanarak
Son kez gittiler mezarlığa.
Sonra da bir avuç toprak alıp şalvarlarının ceplerine koydular.

Kadınlar,
Gelinlikle çıktıkları babaevine
Kefenle dönerlerdi.
Şimdi ne gidecek
Ne de geri dönecek bir yerleri vardı.
Güneş onlarda batmıştı.
Ah deyince dilleri yandı.
Deniz gibi doldular,taşamadılar.
Bir yağmur,
Bir karabulut
Gözlerine gelip oturunca
O mavili gözleri ince ince ağladı.

Bir ateşten kopmuş
Soğuk soğuk yürüyorlardı.
Dalgın
Ağır,
Beddua ederek.

-2.

Bozkırdan kalkan
Bir uzun havaydılar.
Ellerinde kala kala bir düşünce kalmıştı.
Kuş konacak dalları yoktu.
Bir kuş yuvası kadar yerleri.
Uzakta bir nehir gibi az ışıklı
Bir yoldu Samanyolu.
Düşmüydüler?
Gerçekmiydiler?
Toprak hayalet görmüş gibi diken dikendi
Balık izine döndüler....

Savaş Ezgi
Kayıt Tarihi : 30.10.2005 10:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Savaş Ezgi