Enkaz binada ki akan kan gibi...
Doğan günün rengi al altı şubat.
Asırlara bedel az bir an gibi...
Sirkeye dönüştü bal altı şubat.
Kilitler vuruldu o anda dile...
Sözle anlatılmaz böyle bir çile.
Geleceğin zaman kanlı el ile...
Ya bari kapıyı çal altı şubat.
Yıkıklarda imdat diyorken bacı...
Bir şey yapamamak ne büyük acı.
Sarsıntıyla nice kralın tacı...
Düşüp oldu gazel, dal altı şubat.
On bir ili kapsar koca bir alan…
Sen bu memleketi eyledin talan.
Diyorum ki keşke olsaydın yalan…
Maalesef değilsin fal altı şubat.
İnsan göstermezse işine vefa…
Çöken binalarda olmazmış sefa.
Maraş merkez üssü ikinci defa…
Sallıyorsun bu ne hal altı şubat.
Çalacaksan orda çalıp sazını…
Toprağın altında dağıt gazını.
Bu ulus çekmesin artık nazını…
Çıkma derinlerde kal altı şubat.
Dayanacak yürek, öz bulamadık !
Dondurdun bizleri köz bulamadık !
Seni anlatacak söz bulamadık…
Eyledin dilleri lal altı şubat.
Evden kaçan karda kalsa da hakir…
Yine de oldular MEVLA’ya şakir.
Nice zenginleri eyledin fakir…
Kalmadı elinde mal altı şubat.
Devre dışı kaldı araçta ivi,
Kökünden söküldü bahçede kivi !
Atın ayağından çıkınca çivi…
Yerinde kalmadı nal altı şubat.
Ecel korkuları düştü benize !
Enkazların tozu kaçtı genize !
Şu ovalar, dağlar döndü denize…
Şehirler deryada sal altı şubat.
Yerden alev çıkar güney yönünde…
Kaçın burdan sağa sola dönünde !
Cansız bedenleri rüzgar önünde…
Eyledin savrulan şal altı şubat.
Önce virüs sonra deprem başında…
Hüzünler sel oldu gözün yaşında.
Cumali’yi bile şu genç yaşında…
Eyledin ak saçlı zal altı şubat.
Kayıt Tarihi : 5.2.2025 10:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!