Yıkılasın kanlı Ankara yıkılasın,
Sen o gün aldın bizi bizden!
Yaktın yüreğimizi, söktün ciğerimizi…
Karartın dünyamızı;
Halklara acı veren katil Ankara,
Sanma böyle sürer gider şu devranın,
Bu düzenin böyle gitmez asla
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
''“Bir zifir karanlıkta düştüm yola
Vurdum yolumu dağlara
Can görirem, cin görirem, korkmirem
Kükremiş aslan görirem, korkmirem
Bir yobaz insan görirem, korkirem
Onun bana can alıcı fikirlerinden
Can alıcı zikirlerinden,
korkirem balam , korkirem.”
BİLİNCİMİZDE MÜHÜRLÜ ACILAR ÇOĞALTTI 1970'Lİ YILLAR...HER BİRİ DENİZ'LER KADAR UÇSUZ BUCAKSIZ ...
Sustum..
Böyle kalır sanma devran,
Seninde düzenin bir gün yıkılır!
Patron-ağaların yok olur gider;
Yaşam kavgasının en şanlı bayrağı
Göklere çekilir o gün,
Getirmek için kızıl aydınlığı
Anadolu halkları el ele,
Adım adım yürüyör özgürlüğe…
Deniz,Yusuf,Hüseyin’lerin inanciyla;
Her altı Mayıs şafağında,
Yaşayarak halkların kardeşliğini,
O darağaçların bize vız gelir vız,
Ey kanlı Ankara duy bizi!
Deniz,Yusuf,Hüseyn’ler ölmezler
Ayaktalar bunu bil.
02.05.2010
Yıldırım
Onlar yüreğimizde. Bir utanaç tablosudur demokrasinin...Kutlarım güçlü kalemnizi ve duyarlı yüreğinizi...
ah sevgli dost ben o günlere daha bilinçliolamamış gözü bağlı köyden şehre yeni gelim bir köy delikanlısı olarak polis memuru idim şimdi dönüp geriye doğru bir bakıyoruda bzileride kandırmşlar ve o devrimci gençlerin karşısına dkmşler di go home amerika diyen suçlu ilan ediliyordu o geönçler abd sömürüdüzenine başkaldıran ve halkı uyarmaya çalışan aydınlık femnerleriydi onları söndürmek gerekiyordu söndürdüler onlar sönmeseydi bugün karanlığa doğru yolalmaya çalışanlar iktidarda olamazdı cesur yreğinize acılı duyguların yüklendiği şiirnize 10 puanla alıkş tutuyorum ve her mısrasına kaılıyorum
ALTI MAYIS ŞAFAĞI
YAŞAM KURDU AĞI
YIKMAK KOLAYMI BU DAĞI
GEZERKEN EZMEYELİM BAĞI
FİKRET GÜRSOY
O gençlere yazık oldu... Bu ülke üzerinde oynanan oyunlar ne yazıkki bitmedi hala..
Büyük bir oyunun
iki elinden birinde
onlar diğerinde bir
başkaları vardı, biz de
aynı tarihlerde, devletin
adamıydık, o moda da
silinip gitti, yaşlı devrimciler
ise yaşamaya çalışıyor..
O da bitecek .. Şimdi başka
futuhatlar başlıyor ama müsbet
ve güzel kırmadan dökmeden
Milâdi 2086.. Kabrimizden
seyredeceğiz.. TEBRİKLER
Selamlarım..
Bedri Tahir Adaklı
şiir olarak çok güzel.Duygu yüklü ve akıcı bir şiir.Bu üç gencin idamını onaylamıyorum.Ondan daha fazla suçu olanlar bu gün 5_10 yıl ceza almaktalar.
Lakin içinde bulundukları ülkenin birlik ve düzenine savaş açan gruplara bakıldığında tuttukları yolu, ideallerini tam olarak doğru bulmamaktayım.
ülkemizin Amerikan emperyalizminden ve Diğer emperyal güçlerin boyunduruğundan kurtarma fikrini desteklemekle beraber, doğrudan devleti hedef alan eylemleri onaylamam.bağımsızlığımızı onlar kadar savunurum.lakin bir emperyal güçten kurtulurken başka bir emperyal gücün fikirlerine soyunmak bana doğru gelmemektedir.
ülkemizin birliği dirliği bağımsızlığı için birlik olmak ve vatandaşlar olarak bir bütün olmadıktan sonra yapılan savaşın bir anlamı olmaz.çeşitli gruplara ayrılmanın ülke yönetimine savaş açmanın sonu Ülkede Kaostan başka bir şey değildir.
Haksızlıklara, yenen emeğsoyguna talana karşı mücadele yöntemi kanunlar içerisinde olmalı derim.
Saygılarımla.
bu adamlar için adil olarak yargılandı diyemem lakin bana göre hiçte öyle fidan falan değillerdi. Zira fidan demek körpe demek, günahsız suçsuz demek. Kitabın iki yüzünü birden okumak gerekir. Saygılarımla.
Oy dere kızıl dere
Söyle akışın nere
Bizde can mı bıraktın
Sana can vere vere
Saygılarımla değerli şair.
O günleri yaşayan biri olarak, Ankara'da ölüm korkusuyla sokaklara çıkamazdık.
Her gün bir yerde bomba patlayacak, bir yere molotof kokteyl atılacak. Bir otobüs kundaklanacak. Haklı haksız birileri ölecek, yaralanacak korkularını yaşardık.
Ve ne yazık ki, Ankara Maltepe'de Vehbi koç (komprodor) yurdunda kalan devrimci arkadaşlar, olayları gerçekleştirip yurda sığındıklarında takip eden polisler giremiyordu içeriye.
Devrimi, kan dökmek, elde silahlarlar kurşun sıkmak, molotof kokteyllerle her tarafı ateşe verip tutuşturmak olarak algıladığımızda,
ortaya çıkan sadece insanlığa yapılan zulümdür.
Sevginin, saygının, paylaşımın söylemlerinde, insan üzerine kurşun sıkmalar yoktur.
O günlerde, okullar ele geçirilmiş. Kapıda polisler yerine, kiminde solcular, kiminde ülkücüler kapı nöbeti tutuyorlar.
solcular diğerlerini, ülkücüler solcuları okula almıyor.
Okullarda dersler yapılmıyor.
Mahalleller ele geçirilmiş. Duvarlar siyasetin arenasında.
Yolda yürümek, ailenle sokağa çıkmak zor.
O günleri yaşamayanlara cazip gelebilir.
Ama ben yaşadım. Ne sağcı, ne solcu olarak, Gerçeklerden yana olarak olayları izlediğimde,
1971 de ve 12 eylül 1980 de gördüğüm tek gerçek..
Gençler kullanılmış..
Sermaye gücüne güç katmış.
Siyasetçiler söylemleriyle halkı aldatmış...
Askerler bilerek ve isteyerek olaylara müdahele etmeyerek darbelerin alt yapısını hazırlamış.
Halbuki her iki dönemde de sıkıyönetimler ilan edilerek, yönetimler askere bırakılmıştı.
Sıkıyönetimlerde olayları engellemeyen askerler, darbe yaparak engellediler.
Asılanlara gelince, hayatlarını, yaptıklarını herkes biliyor.
Onların çoğuyla yurtlarda karşı karşıya gelmiş, tartışmıştık. Haddini bildirmek ve ölüm kusmaktan başka sözler yoktu ortada.
Onlar hayalleri için, küresel sermaye tarafından harcandılar.
Onlar hayalleri için, çıkarları peşinde koşan sermayedarlar için kullanıldılar.
Onların fikir önderliğini yapanların çoğu hala yaşıyor.
Bugün köşe başlarındalar.
İşte bugün... Sadece bir örnek olarak söylüyorum.
Merak edenler sendika başkanlarının maaşlarına bir baksınlar.
Dillerine doladıkları milletvekili maaşlarından çok mu az mı?
Merak edenler sendikalarda biriken aidatların nasıl değerlendirildiğine baksınlar.
Merak edenler, taraf oldukları siyasi partiler muhalefette iken, iktidarların %67 maaş zammına hayır değip, kendileri koolisyonla iktidar olduklarında işçilere %9 zam verip, karşı çıkan işçileri bozguncu olarak suçlayan, sendika önderlerinin kimler olduğunu öğrensinler.
Merak edenler İzmir'deki Tariş işçilerinin grevleri aylarca sürdüğü halde, niçin basında yer almadığını, tekel işçilerinin grevlerinin ise her gün medyadan niçin inmediğini düşünsünler.
Bel ki o zaman, idealler ile, ideallerini küresel sermayeye kurban edenlerin, onları kurban alanların düzenini öğrenebilirler.
1969 kuşağı olarak hayata başladığımda, alevi solcular vardı. Tek düşmanları sağ iktidarlardı. Sağ iktidarlar ağzıyla kuş tutsa asla kabul değildi.
Tek amaçları vardı, ne olursa olsun sağ iktidarları yıkmak. Onlar için seçim, meçim, geçim hiç önemli değildi. Tek dertleri, sağ iktidarları eleştirmek, kösteklemek, yıkmak.
Devlet sağ iktidarlar tarafından yönetildiğinde yıkılası idi.
Devlet, chp standardındaki insanlar tarafından yönetildiğinde ise haksız sayılan, kötü sayılan devlet gitmiş, adalet timsali, çağdaş blir devlet olmuştu.
Solun bu çelişkilerini anlamak olası değil.
Diğer taraftan, işte dersim 'tunceli'. Hiç bir zaman anlamadım.
CHP iktidarları tarafından kundaklanmış. Yerle bir edilmiş. İnsanları öldürülmüş. Sürgün edilmiş.
Peki niçin yıllarca CHP'ye oy vermişler.
Niçin hep sağ iktidarlara karşı mücadele etmişler..
Kanımca, alevilik solculukla simgelenerek, bütün mesele aleviliğin devlete hakim olmasını istemişlerdir.
Değilse sağ, sol hikayedir.
Bu şiir ile ilgili 33 tane yorum bulunmakta