Açken otu aş bilmek,
Susuzken emebilmek,
Bir damla çiği...
Karı kuş tüyü yatak yapıp,
Bembeyaz yorganla örtmek
Üzerimizi...
Hayat öpücüğüyle diriltmek bedenleri...
Hayat sandalına tutunmanın eğitimi,
Herbiri...
Göçer atalarımız,
Ağır taşlar kaldırarak,güreş,kılıç,
Ok talimleri yaparak,beslediler geleceklerini...
Onlar ki yaylakla kışlak arasında,
Tarihin gerçek izcileri...
Oysa çocuklarımız böcekten korkarken,
'Bunlar Altaylıların torunları..'diyerek,
Kim şereflendirir bugün bizi? ...
Kayıt Tarihi : 5.3.2008 23:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İzcilik faaliyeti spora ve doğaya yönelik bir uğraştır.Doğa ve insan kaynaklı olumlu özellikleri paylaştırır.Yine doğa ve insan kaynaklı olumsuz özelliklerle nasıl başa çıkacağımızı öğretir.Bunlar da doğal âfetler ve savaşlardır.İzciliğin kaynağı göçebe ve göçer toplumların yaşam tarzıdır.İkisini ayırıyorum,çünkü; örneğin Türklerde göçebelik değil,göçer kültürü vardır.Birbirinden çok farklıdır.Atalarımız şehir anlayışının da içinde bulunduğu 'Bozkır Kültürü' dediğimiz bir kültürü yaşadılar.Onlar aslında tüm zamanların en başarılı izcileriydiler.Kendi hayatları da dâhil,vahşi yaşam içinde hayat kurtarmasını,hayatta kalmasını en mükemmel biçimde becerdiler.Peki biz bu beceriyi biraz da olsa günümüze taşıyabildikmi? Boğulmak üzere olan bir insanı,suda ilk yardımı ve yüzmeyi bilmediği için veya bilse bile elbisesini ıslatmamak için seyreden insanları görünce,bu sorunun cevabı,koca bir hayır! ..diyorum İkisini ayırıyorum,çünkü; örneğin Türklerde göçebelik değil,göçer kültürü vardır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!