Eylülün gözlerinde yakaladım baharı
Ferhad’ın ateşiyle parçaladım dağları
Şiirimden damladı birkaç tılsımlı hece
Çoktan planlamıştır kahredişini gece
Bilinen uzaklıklar benliğe zulmediyor
Her gelen pişmanlıkla bir gün geri gidiyor
Üzerimi örttüğünde
Nasırlı ellerinin saçlarıma gidişi
Ve bir öpücük yanağımdaki…
Annem!
Şimdi sen, dudaklarımdaki,
Hece ölçüsüne sadık kalamadığım
Askerlik bu ödenecek vatan borcu dediler
Seni söküp bağrımızdan Bilecik’e verdiler
Gözüm yaşlı, gönlüm dertli, uğurlarken yoluna
Çok yakındır bekle beni geleceğim yanına
Senden kalan ailene akan iki damla yaş
Bu mayısın yirmisine bitecek kahpe savaş
Hasretin değil vuran; onu çektim sineye
Beni vuran her gece tik tak vuran saniye
Çaresizliğimin koynuna gömdüm umutlarımı
Ağlıyorum, hıçkırıklarım döşümde
Yağmur gibi, sağanak
Bak yine sitem var gülüşümde
Gözyaşlarıma sığınak
Bir kalemim kaldı
Hatırla bir kuş koydum giderken avucuna
Dileğim kar yağdırma kanadının ucuna
Güvercin kanadından çırpınıp düşen de ben
Mecnun kimmiş, aşılmaz çölleri aşan da ben
Güneş karanlığa doğru batarken
Mehtap gözlerime çiviler çaktı
Ruhumu cımbızla yerden toplarken
Gülüşüm kör oldu, yüzümden aktı
Hasretim mahkeme ve ben sanığım
Gecelere sığmayan sorular eşliğinde
Bugün bir kere daha karşıladım şafağı
Sakladım güneşimin engin derinliğinde
İtiraflardan kaçan bu afişlik korkağı
Bakışlarına sitem yüklediğim kalp kırık
LEKELİ
Bulanık hislerin sarhoşluğunda
Kalplere dikildi sitem heykeli
Saat tutsaklığa dokunduğunda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!