Bugün sesimi yağmura sundum, geldi içimden
çok konuşmak farklı bir lisan algısıdır diye
kanaat ettim geç vakte serili yazgısıyla zamanın
çok geçmeden hikayenin özünden ıslandığımız
yufka yüreklerimizle denizlere yollanırdık birlikte
bölüne bölüne ulaşırdık kıyılarına etrafımızdan
Bitimsiz bir kıymık gibi battı güneş
Kıyas ettim yumurta dibini dünyanın
İndim de dindiremedim büzülen üzüntümü
Gecenin kurşunları erirken
ve birer birer dilimin çekingenliği
Ben hala aynı yüksekten
Güldün, küskün dağları yeşerme tuttu temiz
Fark etmeden aynı heceyi yansıttık bilerek gözlerimize
Kalıpsız can sıkıntıları gezinirken geçimsiz
Eli belinde turlarken dönülmezleri
Sıyrık belli etti kendini
Kanımda dahi
Saçlarım kamaşıyor, şimdi gün ikindisi
Bir nehir sermayesi yüzümü aydınlatan
Bu gece mektupları zihnimi bulandırır
Oturup ağlamanın kaç değişik yolu var
Üniversite ağlar mı, fen bilgisi ağlar mı?
Gözyaşımın bilgisi seninle sınırlıdır
Dalgalandım yine
Köpürdü bütünlüğüm
Ve adım buharlaştı
Ama nedendi bu yağma
Ne istiyordu Promete benden
Atlantis’e borcum neydi
Dilimi suyu toplayan kovalar gibi açık
yerde olduğu seçilen kanatlılar gibi
sayıklayan yağmuru penceremin
ve odamın ortasında gördüm
Her çiçeğin ergenliğine sakladığı rengini
taşları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!