Elleri kan içinde iki kuştuk,
Kanatlarımızı
Özgürlüğe asmıştık,
Ne zaman ki şehirler küçüldü,
Büyüdük.
Uzak mesafeleri anlamlandırdıkça,
Karanfil kokulu cigara sarıp
Çay demlenmişiz amcalarımızla,
Kaçağa giderken deli mayınlardan,
Omuz omuza vermişiz,gece sarhoşluğunda,
Ey Namert!
Kıyılarında geziniyorsam
Köpekler gibi soysuz,
Geziniyorsam,
Fikirlerinin en güzel kıvrımlarında,
Şakaklarının coğrafyasında,
Batıp çıkıyorsam
Sen bana gelmesen ne,
Dönüp bakmasan ne,
Kelâmı ömrümün içinde bir ben
Tabiatımı görenlerden olmasan ne.
Açlık,susuzluk,çıplaklık ne,
Gözlerinden itme beni,
Zaten sorgucular hırpalamış,
Duymayan kalmamış seni sevdiğimi
Aç-susuz kalmışım,Kapına gelmişim,
Çürütmeden sevgimi
Gözlerinden itme beni...
Daha kalabalık ne olabilir ki?
İçimdeki çığlıklardan!
Acıların en acısı,
Şahitlerin,kimselerin bilmediği
Tek başıma yaşadığım acılar,
Anlıyorum,
Artık sarmaşık acılarım var.
İçimdeki çocukları bir-bir öldürüyorum,
Ve klişelenmiş bütün duygularımın
Gözlerini bağlayıp gömüyorum sırt üstü.
Anlıyorum ki,
orta yerinden yırtılıyor hayatım,
yaşanmışlık yok,sûreti yok,
şahidi yok,tanığı yok,
hakimi yok,celladı yok...
Seni!
Masumiyet'imin aşk çocuğu.
Gökkuşağının vurgun rengi,seni...
Vicdan'ının ellerinde esaret'im,
Sabahlara karşı, As beni...
Kaypak gecelerin karanlığını yarıyor
Boğuk sesleri mitralyözlerin,
Ben düşlerimi sabahlara kaçırıyorum
Tay teleşı içinde loyyy,
Daha baba olacaktım,
Oysa şimdi titriyorum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!