En eski tanımsız güdü
Haylaz çocuk
Tedirgin baba,telaşlı anne
Merhaba hüzün,mutluluk yada şaşkınlık
Adının bir karşılığı yok kitaplarda
Aşk diyor şairler hep bir kalple somutlaşıyorsun duvarlarda
Saatler boş sokaklara ve ay ışığına teslim olmuş çoktan
Ses soluk yok kimsesiz bir çocuk kadar suskun gece
Yıldızlar ay ışığı ve yalnızlık var sadece
Rüzgarda firarda bu gece
Yıldızlar ay ışığı ve yalnızlık var sadece
Yalnızlık kanatır
Gece soğuktu
Payıma düşen yalnızlığı soluyordum ruhumun deforme köşelerine
Saatler kederi uykusuzluk geçiyordu
Rüzgar ıslık çalıyordu
Çocukluğumdan kalma bir şarkı kulaklarımda
Karanlık hiç bu kadar ferah gelmemişti bana
Bu gece ocağı açık unuttum
Sabah kalkabilirsem
Hersabahki gibi sigaramı yakacağım
Yatağımın ucunda
Hersabah kulaklarımı kanatan
Gözlerimi yaşartan patlamayı tüm şehir duyacak
Yaşamak isterdim
Hiçbir virgülün ayıramadığı bir mutluluğu anlatan
Soru işaretlerinin yargısız infazına maruz kalmayan
Satır başlarına gerek duymayan
Mutluluğa atılmış ünlem işaretleriyle dolu
Hiçbir açıklanmazlığın iki nokta üst üstesi olmayan
Saat kaçı kaç geçiyor bilmiyorum
Soksun akrep yelkovana iğnesini acıtsın beni zaman
Korkmuyorum diyecek kadar cesur değilim,karanlıkta sessizliğim
Dert ortağım ve tek ışığım aydınlatmasada sigaram
Çığlık çalıyorum kimsenin bilmediği bir şarkı dans ediyor sessiz dudaklarımda
Herkesten sakladığım gözyaşım özgürce süzülüyor yanaklarımda
Yıkılan yokolan ve kaybolan tüm güzellikleriyle
Belki bir o kadar kadarda yakın
Azrail’in sessizliğiyle
Bilindik bir veda havası
Vadesi dolan bir yaprak düşerken suya
Annem kadar narin
Kör edesi bir güneş akıyor odamın esmer duvarlarına
Öldüresi bi kahır kokusu yastığımda
Yine yalnızlığa kalkıyorum, işte bir başka tükeniş yüreğim
Hadi hazırlan kayıplara karışmamız gerek hersabahki gibi
Kimseleri görmek istemiyorum yalnızca sen ve ben
Yok olalım sanki hiç olmamışcasına izimiz kalmasın toprakta
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!