uzaklarda, çok uzaklarda
bir'i var;
hayatına teğet geçtiğim
söylemek mümkün, susmak ikimiz için de en iyisi
pantolonumun ceplerinde ünsüz harfler var
kanar kağıtların toprak kokan elleri
uzandım toprağa sırtıma dikenler battı
çıplaktım, bir o kadar da günahsız
ay da usulca uzandı yanıma
yağmalanmış bir kadının silueti belirdi
bana seslendi, 'hey sen, yalnız adam'
soydum kabuğunu şiirin
üşenmedim
en çok yazmayı özledim
hasta yattım dünyada
ölmediğime isyan ettim
ağlamak isteyen tek ben değilim, günleri üleşiyorum
birinci gün; okuyorum, eskimiş fotoğraflarımı yırttılar
yüzünü ışıklara dön, kapılar var iğreti hayatlarımıza açılan
yollardaki kesik çizgiler miydi tükenen?
kuş kafesindeyim boynum tellere takılı
nikah memuru kıymıştı annemle babama, aylardan nisan
kasımda geldim dünyaya, kafeste büyüdüm...
düşünmedim hayattan alacaklarımı, tüm borçlarımı ödedim
birinci gün; okuyorum, eskimiş fotoğraflarımı yırttılar
yüzünü ışıklara dön, kapılar var iğreti hayatlarımıza açılan
yollardaki kesik çizgiler miydi tükenen?
yoksa, levhalarını mı yitirmiştik kaybolup gittiğimiz adreslerin içinde
kalmadı
zaman.
buz parçasıydın her gün eriyen
elimden düşüverecek sandığım.
aşka zaman yok
yaktım bütün saatleri
beşikte yazıldı kaderimiz
sormadık neden diye,
minyatür çocuklardık, büyüdük
adın künyeme yazıldı.
fotoğrafların günlüğümde can çekişirken
kayıp bir kentin içine doğru yüzüyorum
ardım sıra kalanlar, eskitiyor yüzümü
evcilik oynayacak yaşı çoktan geçtim
sesim ses oluyor rengine, duymuyorsun...
çiçeklerin bağdaş kurup oturduğu kırlar ne kadar uzak şimdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!