Ey gönlüm, düşme ağa,
İyi bak, sola, sağa,
İster bey olsun babası,
İstersen ağa.
Olsa da ağa.
Yine bugün bir hoşum,
Ne doluyum, ne boşum.
Yarimin avucundan,
Bir su içtim, sarhoşum.
Ben ona vurulmuşum,
Neler anlatırsın, yarim sen bana,
Sevmenin özürü, amanı yok.
Kırılsın zincirler, sevgiden yana,
Seven gönüllerin, zamanı yok.
Dünyada dikensiz gül bulamazsın,
Çıktım seher vakti, alem dinledim,
Bülbüller ötüşür, gülleri sarhoş.
Ezan ile bin şehadet söyledim,
Yürekler tutuşur, külleri sarhoş.
Ne var, ne yok, cümle hepsi faniler,
Hayatıma, yıllar şahit;
İlk ve son göz ağrım, tek aşkımsın.
Gece gündüz, her beş vakit,
Dilimden düşmeyen, son şarkımsın.
Senin yerin, bir bambaşka,
Bu benim akşamım, bakıpta kanma,
Her sabah seninle, süsleniyorum.
Kulak ver geceye, inliyor sanma,
Rüzgara adınla, sesleniyorum.
Bu devir, bu zaman, bana ahirdir,
Namerdim yalanım, varsa sözümde,
Ne kadar övsem de, azdı gözlerin.
Her mevsim baharsın, inan özümde,
Var oluş gayeme, hazdı gözlerin.
Kalemin hüneri, dilde marifet;
Hani ışıl ışıl, hep yeşil yeşil,
Düşen dilden dile, bakışın nerde?
Hani dalga dalga, köpük köpüktün,
Gönülden gönüle, akışın nerde?
Bir yâr dilemiştim, çıktın yoluma,
Mazimi düşünüp, anar ağlarım,
Yaşım derya olur, sel olur gider.
Düşerim yangına, yürek dağlarım,
Ah’ım tufan olur, yel olur gider.
Her zaman arayıp hep andıklarım,
Hazır lokma, duyan coşa,
Üşüşürler, koşa, koşa.
Kara göze, kara kaşa,
Siyahına, kir diyen var.
Kulp takılır, uçan kuşa,
Müdürüm,
Ellerinden öperem...
Nasılsınız, iyimisiniz...
Şiirler ölmez derlerdi inandım valla yine inandım...
Eski günler geldi aklıma...
Hala en iyi müdürüm sensin...