Oldum olası özel günlere karşıyım. Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü, Öğretmenler Günü… Saymakla bitmez. İyi hoş da, insan öylesine içten sevdiklerini yılda bir gün mü anmalı? ...
Telefonun numaralarını tuşlarken kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyor. Belirsiz bir saygı duruşuna geçtiğimi fark ediyorum. Karşımdaki sanki beni görüyormuş gibi. Az sonra çocukluğumda tüm benliğimi saran, güven veren, yönlendiren, zaman zaman da buyuran o kadife sesi duyacağım. “Alo “ demem yetecek beni tanıması için.” Naime’m” diyecek “ sen misin? ...vefalı kızım…” Yeni kitabımı müjdeleyip “ sayenizde “ diyeceğim. Gününü kutlayacağım. O güzel yanaklarından ve ellerinden özlemle öptüğümü söyleyeceğim. Sesinin tınısında mutluluğunu okuyacağım.
“ Alo, öğretmenim…”
“ Buyurun, kimi aramıştınız?
Bu, beklediğim ses değil. Kalbimin sesi kulaklarımdan dışarı çıkacak sanki heyecandan.
“ Fahrünnisa Öğretmenimi “ diyorum usulca.
“ Maalesef” diyor telefonun öbür ucundaki ses.”Aylar önce kaybettik kendisini.”
Beynime binlerce çekiç inip kalkıyor birden.” Kaybettik… kaybettik… kaybettik… Donup kalmak bu olsa gerek. Bir şeyler gevelemeye çalışıyorum. Dilim ağzımda dönmüyor. Gözlerime yaşlar hücum ediyor, akamıyor. Kendimi toparladığımda bir taziye tümcesi gevelediğimi sanıyorum. Yanıt yok. Karşı taraf çoktan kapatmış bile. Bilmeden kabuk tutmaya çalışan bir yarayı kanattığım kesin. Galiba bir kez daha öksüz kaldım.
Biliyor musunuz? Hep bu anın korkusunu yaşadım için için öğretmenim. O yüzden sizi yeterince sık arayamadım epeydir, affedin lütfen… Ailemden uzak geçen ilkokul yıllarımın sıcak ana kucağını sizde bulmuştum. Hamuruma iyiye, doğruya, güzele dair ne varsa katıp yoğurmuştunuz yıllarca. Mayası özünüzdendi. Yazma aşkım size özenmekle başlamıştı çocuk yaşlarımda. Tatlı sert bir otoriteniz vardı. Kişiliğinizin bir parçasıydı mükemmeliyetçiliğiniz ve size yakışıyordu. Sevecen, yumuşacık kalbiniz yağmurdan sonra açan güneş gibi ısıtırdı içimi…
Son ziyaretimde biraz rahatsızdınız.” Neyiniz var? ” Diye sorduğumda güldünüz; “Sorma çocuğum” dediniz. “ Hastalıklar birer birer değil, hısımını, akrabasını toplayıp ta geliyor artık.” Hastalıklarla bile eğlenebiliyordunuz, ne güzel…
Sizin dergilere yazdığınız şiirler, yazılar, çocuk masallarınız, romanlarınız ve öykülerinizle büyüdük. Bunca değerli eserleri hazırlamaya nasıl zaman buldunuz demiştim bir gün. Aldığım yanıt müthişti: “EN BÜYÜK ESERİM SİZLERSİNİZ…”,
“ Işık yaymanın iki yolu vardır” derler. “ Ya ışık olacaksın, ya da ayna”. Siz hem ışık hem ayna olmayı başardınız ömrünüzce öğretmenim. Ve geçtiğiniz yolları yeni ışıklar yakarak aydınlattınız. Mekânınız cennet olsun. Işıklar içinde kalın. Dualarımdasınız. Sizin manevi kişiliğinizde, tüm değerli öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü saygı ve sevgilerimle kutluyorum. Gönül bahçemden kucak dolusu çiçekler gönderiyorum dünyanın her yerindeki öğretmenlere.
Naime ÖZEREN / 24 Kasım 2012
Naime ÖzerenKayıt Tarihi : 23.11.2012 18:27:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kurgu olmasını dilerdim. Ne yazık gerçek. Üstelik o kadar taze ki. Sadece üç gün önce yaşandı.
![Naime Özeren](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/11/23/alo-ogretmenim.jpg)
Okudum; bir pınarın kaynak sularından içimin yangısını dindiren serin sular içer gibi okudum. Öykünün ( denemenin ) gerçek ya da kurgusal olmasına bakmadan okudum... Anlatabilmenin önce duyumsama olduğunu, duyguların yerinde kullanılan doğru sözcüklerle anlatıldığını, dilimizi başarıyla kullanan insanlarımızın çok çok az sayıda olduğunu düşününce insan küsüyor, kahrediyor. Bu başlıbaşına bir kültür sorunu, çağdaşlaşma sorunu, topluma ivme kazandırma sorunu, devrimleri ileri götürebilme sorunudur. Gerçek sanatçılar yetiştiren toplumlarda yaşamanın kişiyi daha çok mutlu ettiğini, toplumsal dinamiklerin gerçeklerle bağdaşır nitelikte olduğunu, bireylerin bilinçli suç işleme oranlarının yok denecek kadar az olduğunu düşünürsek, orada daha güçlü bir güven duygusunun, daha tutarlı ve sevgi dolu bir yaşam tarzının sürmekte olduğunu anlayabiliyoruz. Sizin de bildiğiniz gibi toplumları kasıtlı yozlaştıranlar, onları büyük bir kaosun içine sürükleyenler bu yaratılan olumsuzluklardan özel çıkaları olan artniyetli kişilerdir. Ülkenizn sizler gibi, tüm öğretmenler gibi duyarlı sevecen insanlara ne denli gereksinim duyduğunu düşündükçe, moral bozukluğu ve kişisel çöküntü yaşıyorum. Sağ olun değerli meslekdaş... Türk toplumu siz genç kardeşlerimizden daha büyük çabalar bekliyor... ++
o vakitlerdeyim
kimi arasam sizlere ömür duymak acısı
elim ayağım kolum bağlı
arayamıyorum
gidemiyorum
bir de vazgeçirdi zaman birilerinden
yazık ettiler yücelttiklerime saygın bildiklerime
şükür..
özdemiz beyi buldum
her defasında gözyaşları içinde kahkahalarını dinlerim
gel dedi
gidemedim
kırk yıl önceki öğretmenimi tarif ettim
o zaman ışıl ışıl bakan bir çocuktum
şimdi1
saygılar sunarım
Bize o günleri yaşattığınız için en derin sevgi ve saygılarımı sunuyor,
Kutluyorum.
Ölümsüzlük,Yaradan tarafından bazı güzel insanlara nasip edilmiştir.Öğretmenini unutamayan öğretmenime saygılarrrrr
TÜM YORUMLAR (54)