Almuhtada! nın Sözleri ‘’2’’

Ali Osman Yılmaz
827

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Almuhtada! nın Sözleri ‘’2’’

Almuhtada! nın Sözleri ‘’2’’

Şunu sorun kendinize diyerek devam etti.
‘’Ülkemi kendi çıkarlarım için kullanacağım’ diyen bir siyasetçi misiniz? Eğer böyleyseniz,
bilin ki başkalarının kanını emen bir asalaktan başka bir şey değilsiniz.Yada kendi benliğinizin kulağına eğilip,’Sadık bir uşak gibi yurduma hizmet etmeyi severim’ diye fısıldayan adanmış bir vatansever misiniz? Eğer böyleyseniz,bilin ki gelip geçenlerin susuzluğunu giderecek bir vahasınız,bir çölün ortasında yeşermiş.
‘’Ya da halkın nelere gereksindiğini bilip o malları ileride daha yüksek fiyatla satmayı ve kendinize daha fazla çıkarlar sağlamayı düşünen bir bezirgan mısınız? Eğer böyleyseniz,bilin ki,tövbesizin tekisiniz ve konakladığınız yerin bir saray ya da mahpushane olması hiç fark etmez.
‘’Ya da çiftçi ile dokumacının mal-değişiminde bulunabilmesinde katkısı olan,alıcıyı olduğu kadar satıcıyı da düşünen ve adil kar ölçümleriyle her iki tarafı da kazançlı çıkarabilen dürüst bir adam mısınız? ’’Eğer böyleyseniz,bilin ki doğru bir insansınız.Sizin övülmeniz yada yerin dibine batırılmanız hiç fark etmez.
‘’Ya da,inanmışların saf duygularından kendine gösterişli giysiler dokuyan,onların saygın davranışlarını kendi başına altın taç yapan,ve şeytan’ın sunduklarıyla gününü gün ederken,
herkesten öne fırlayıp,şeytana olan nefretini kusmaktan geri kalmayan bir din önderi misiniz?
Eğer böyleyseniz,bilin ki kafirin birisiniz; bütün gün oruç tutuyor olmanız yada bütün gece dua ediyor olmanız hiç fark etmez.
‘’Ya da halkın,içtenliğinde tüm ulusun daha yücelmesi yararına olacak bir temel esas bulabilen ve ruhundaki mükemmellik merdiveninin ilahi katına eriştiği inançlı birimisiniz? Eğer böyleyseniz,bilin ki,Hakkın bahçesinde açmış bir zambaksınız; ve sizden yayılan kokunun insanların üstünde dağılıp gitmesi ya da sonsuza değin içinde yaşayacak olduğu havaya karışıp gitmesi hiç fark etmez.
‘’Ya da,kölelerin pazarında kendi ilkelerini satan ve dedikodularla,talihsizlerle ve suçla beslenip semiren bir muhbir misiniz? Eğer böyleyseniz,bilin ki,çürümekte olan bir leşin üzerinde dolaşan bir akbabasınız.
‘’Ya da tarihin yüce sahnesinde yer alıp,geçmişin görkeminden esinlenmiş olarak insanlara bir öğretiyi aktaran ve aktardıkları gibi davranabilen bir eğitmen misiniz? Eğer böyleyseniz,bilin ki,bunalmış insanlığın sağlığını düzelten ve yarasına merhem olansınız.
‘’Ya da,yönettiğiniz halka tepeden bakan,ceplerindekini çalmak ve kendi çıkarlarınız için
onları sömürmek arzusu dışında onların arasına karışmak istemeyen bir yönetici misiniz?
Eğer böyleyseniz bilin ki,ulusun ayaklarına dolanan burçak dikeni gibisiniz.
‘’Ya da,halkını seven ve daima onların iyiliğini ve güvenliğini düşünen,onların başarısı için gayret göstermekten yorulmayan,kendini adamış bir hizmetkar mısınız? Eğer böyleyseniz,bilin
ki buğday tarlasının minnetisiniz.
‘’Ya da,kendi işlediği kabahatleri yasal,eşinin işlediklerini ise suç sayan bir koca mısınız? Eğer böyleyseniz bilin ki,o bir zamanlar inlerde ve mağaralarda yaşamış olan ve çıplaklıklarını postlarla örten yaratıklar gibisiniz.
‘’Ya da,karısının her an yanı başında olduğu,her düşüncesini,coşkusunu ve başarısını paylaştığı sadık bir eş misiniz? Eğer böyleyseniz,bilin ki,bir alacakaranlıkta toplumun başına geçip,öğlen güneşinin aydınlığına doğru,akıl ve zekayla yürüyen biri gibisiniz.
‘’Ya da,başını kalabalıkların üstünde tutarken aklı geçmiş çağların yararsız süprüntüleri ve paçavralarıyla dolu,geçmişin derin dehlizlerinde çakılıp kalmış bir yazar mısınız? Eğer böyleyseniz,bilin ki,suyunun berraklığı kaçmış bulanık bir havuz gibisiniz.
‘’Ya da kendi iç benliğini didik didik edip,içindeki yıpranmış ve bozuk olan her şeyi atabilen,
fakat iyi ve yararlı olan her şeyi saklamasını bilen bir düşünür müsünüz? Eğer böyleyseniz bilin ki,açların karnını doyuracak kutsal ekmek ve susamışların susuzluğunu giderecek temiz ve serin bir kaynak gibisiniz.
‘’Ya da bol şamata ve gürültüden başka bir ses çıkaramayan bir şair misiniz? Eğer böyleyseniz bilin ki,güldükleri zaman bizi ağlatan,ağladıkları zaman da bizi güldüren bir şarlatan gibisiniz.
‘’İşte bu şekilde iki uzun sütuna ayrılmıştır insan soyu.Birinci sütundakiler,kocamış ve belleri bükük olanlardır ki,bunlar,ellerinde tuttukları sahtekarlık çomaklarıyla geçimlerini sağlarlar ve yaşam’ın yolunda ilerlerken,gerçekten hızla karanlık dehlizlere düşüyor olmalarına karşın,sanki yüksek bir dağın tepesine tırmanıyorlarmışçasına solu dururlar.
‘’İkinci sütunda yer alanlarsa,sanki ayaklarına kanat takılmış gibi koşturan,sanki hançereleri gümüş tellerle kaplanmış gibi türkü çağıran ve sanki,sırtlarından gizemli bir güç itiyormuş gibi yorulmaksızın dağın tepesine tırmanan gençlerdir.
‘’Ey bu yazıyı okuyan millet; Bu iki alaydan hangisine mensupsunuz? Gecenin sessizliğinde kendi yalnızlığınızla baş başayken bu soruyu sorun kendinize.Geçmişin köleler alayına mı,yoksa geleceğin özgür insanları alayına mı mensup olduğunuzu bir yargılayın? ? ?
Ali Osman Yılmaz
‘’H.Cibran.Sözler.’’

Ali Osman Yılmaz
Kayıt Tarihi : 8.1.2004 02:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ali Osman Yılmaz