Maymunun Çocukları ve İnsancıklar.
Zaman ne kadar garip,biz de ne kadar acayipiz! Zaman gerçekten değişti,bizi de değiştirdi.Bir adım ilerledi,yüzünü açtı,bizi uyardı ve sonra sevindirdi.
Dün,Zaman’dan yakınır,karşısında korkudan titrerdik.Ama bu gün onu sevmeyi ve saygı duymayı öğrendik,çünkü şimdi niyetlerini,doğal düzenini,sırlarını,gizemini anlıyoruz.
Dün,gecenin korkusu ve gündüzlerin tehditleri arasında,titreyen hayaletler gibi,dehşet içinde sürünürdük.Ama bu gün,öfkeli fırtınanın oturduğu ve yıldırımların doğduğu doruğa doğru neşeyle yürüyoruz.
Dün,kanla yoğrulmuş ekmeğimizi yer,gözyaşları karışmış suyumuzu içerdik.Ama bu gün,sabahın gelinlerinin elinden çıkan kudret helvasını almaya ve bahar’ın hoş nefesi kokan yıllanmış şarap içmeye başladık.
Dün,Kader’in elinde oyuncaktık.Ama bu gün,kader bizimle oynamak,yanımızda yürümak için sarhoşluğundan uyandı.Artık biz onu değil,o bizi izliyor.
Dün putların önünde tütsüler yakar,öfkeli tanrılara kendi varlıklarımızı kurban ederdik.Ama bu gün,kendi varlığımıza tütsüler yakıp kurbanlar sunuyoruz.Çünkü bütün tanrıların en büyüğü ve en güzeli,sevgi tapınağını bizim yüreklerimizde kurdu.
Dün,Krallara baş eğer,sultanların önünde boynumuzu bükerdik.Ama bu gün,doğru’nun dışında kimseye saygı göstermiyor,Güzellik ve Sevgi’den başka kimseyi izlemiyoruz.
Dün,yalancı Peygamberleri ve büyücüleri onurlandırırdık.Ama bu gün,zaman değişti ve bizi de değiştirdi.Artık güneşe bakıyor,denizin şarkılarını dinliyor,kasırgalar dışında hiçbir şeyle sarsılmıyoruz.
Dün,ruhlarımızın tapınaklarını yıkar ve kalıntılarından atalarımıza mezarlar yapardık.Ama bu gün,ruhlarımız,geçmiş’in hayaletlerinin ulaşamayacağı ve ölünün etsiz parmaklarının dokunamayacağı kutsal bir sunağa dönüştü.
Unutulmanın kıyılarında gizli kalmış sessiz bir düşünceydik.Bu gün,gökkubbede yankılanan güçlü bir sesiz.
Küllerin altına gömülmüş soluk bir kıvılcımdık.Bugün,vadinin tepesinde yanan öfkeli bir ateşiz.
Yastığımız toprak,yorganımız kar olarak uyanık çok gece geçirdik.
Ağısız koyunlar gibi,pek çok gece biraraya toplandık,düşüncelerimizde otlanıp duygularımızı çiğnedik,yine de aç ve susuz kaldık.
Çoğu zaman solan gençliğimize yanıp bilinmeyen birini arzulayarak ve boş ve karanlık göğe bakıp,sessizlik’in inlemeleriyle,hiçliğin haykırışlarını dinleyerek,geçen günle gelen gece arasında bekledik.
O Çağlar,mezarları kurtları gibi geçip gitti.Ama bu gün,gökyüzü berrak,tanrısal yataklarımızda huzur içinde dinlenebilir,düşüncelerimizi ve düşlerimizi hoşnutlukla karşılayabilir,arzularımızı kucaklayabiliriz.Titremeyen ellerimizle çevremizde dolanan meşaleleri yakalayabiliriz.Melekler korosu yanımızdan geçerken yüreklerimizin arzularından ve ruhlarımızın ilahilerinden büyüleniriz.
Dün öyleydik,bu gün biziz! Tanrıçanın çocukları arasındaki tanrıçanın isteği böyle.Ya sizin isteğiniz nedir,maymunların çocukları? Toprağın çatlaklarından çıktığınızdan beri bir adım olsun ilerlediniz mi? Şeytan gözlerinizi açtığından beri bir kez olsun baktınız mı? Engerekler dudağınızdan öptüğünden beri,Doğruluk kitabından bir söz olsun okudunuz mu? Ölüm kulaklarınızı kapattığından beri,Yaşam’ın şarkısını bir an olsun dinlediniz mi?
Yetmiş bin yıl önce yanınızdan geçtiğimde,mezarların içinde böcekler gibi kımıldandığınızı görmüştüm; ve yetmiş dakika önce penceremin berrak camından baktığımda,Ölüm’ün kanatları üstünüzde çırpınırken,kölelikle dar sokaklara zincirlendiğinizi gördüm; Ve yarın ve sonraki günde başlangıçta gördüğüm gibi görüneceksiniz.
Dün öyleydik ve bu gün biziz! Tanrıçanın çocukları arasındaki tanrıçanın isteği böyle; Ya siz ne istiyorsunuz! Maymunların çocukları.
Ali Osman Yılmaz (H.Cibran
Bizden daha evvel gittiler ey saki!
Toprakta yatarlar; Bittiler ey saki!
İçmektir asıl gerçek; Bunu benden duy,
Boştur diğer sözler,içkimi ver ey saki!
Hayyam.....
Ali Osman YılmazKayıt Tarihi : 20.1.2004 14:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!