1997 Türkiye manzarası Şiiri - Nisari Öz ...

Sevgili okuyucu kardeşim. Lütfen şu birkaç satır yazımı okumadan şiirimi okumayın. Yıl 1997..Bir aylığına misafir olarak gittiğim Almanya'da konuştuğum Türk işçi yurttaşlarımızdan anladıklarımı kağıda dökmek istemiştim. 35 - 40 yaş altı kardeşlerimiz o günleri anlayamaz. Ya bir şeyler satmak, ya da borç para istemek amaçlı İzin mevsimi gözler Almancılarda olurdu. Genelde onlar da çarpılıp giderlerdi.
Bu gün ise; çok şükür almancı kardeşlerimiz hatta Almanlar bile bize imrenmekteler. Gündem belirleyen, dünya liderliğine oynayan bir TÜRKİYE'miz var. Yabancılar rahatsız. Fakat Türkiye vatandaşı olup da dış güçlerin ve içimizdeki piyonlarının algısına kapılarak rahatsız olanlara ne diyelim. Genelde kendisini aydın yerine koyan milli ve manevi duygu fukaralarını üzülerek, hatta acıyarak düşünmeye davet ederken, kin ve nefretten arınıp başarılarımızın ve yükselişimizin hazzını tadma bahtiyarlığına ermelerini diliyorum.
Vatanımız için taşı taş üstüne koyan herkes için duacı ve destekçi olalım. Torunlarımıza gelişmiş, güçlü mamur ve müreffeh bir Vatan "TÜRKİYE" bırakalım.
Saygılarımla.

Almancının Mektubu

Çilekeşim kederlenme boşuna,
Yaralarım sarılınca gelecem.
Derdimi anlattım sabır taşına,
Ortasından yarılınca; gelecem.

Yarın belli deyil, dünümüz yok mu?
Asil millet diye ünümüz yok mu?
Gözyaşsız, figansız günümüz yok mu?
Ortalıklar durulunca; gelecem.

Birini giydirmek, birini soyup,
İslama yakışmaz, bu bize ayıp.
Hatırlı, hatırsız, bir yere koyup,
Tek ölçüye vurulunca; gelecem.

Gayrı irtikabı boşlayacakmış.
Rüşvetci, yolsuzu haşlayacakmış.
Kalkınmaya köyden başlayacakmış,
Bizim köye varılınca; gelecem.

Ne ile geçinir? yetim, dulumuz.
Köylü efendiyse; nerde kulumuz?
Asfalttan vazgeçtik, çamur yolumuz.
Bir kum bari serilince; gelecem.

Dümen miydi? aynı yol mu geçilen.
Fabrika söz verdi vekil seçilen.
Hani! o arsaya; ölçüp biçilen,
Temel harcı karılınca; gelecem.

İşi şansa bırakmadan kur'asız,
Ameliyat gerekirse, sırasız.
Hasta olsam hastaneye parasız,
Hiç torpilsiz girilince; gelecem.

Hayat henüz ucuz bizim kullarda,
Birileri, bilinçsizce sollar da;
Arabalar otobanda, yollarda,
Korkusuzca sürülünce; gelecem.

O canavar! . zaman zaman azandı.
Fakir; daha fakir, zengin kazandı.
Bir ucu ta! ..buralara uzandı.
Şu enflasyon kırılınca; gelecem.

Dinleye dinleye bıktım yalandan.
Hak bilmeyen Beytül-mal'ı alandan.
Bekçi tuttuğumuz halde çalandan,
Hesapları sorulunca; gelecem.

Yıllarca bizleri aldatanların,
Kapansın devri şu; şarlatanların.
Şuurlu yetişen genç fidanların,
Meyveleri derilince; gelecem.

Güzel yurdum; pis ellere kalmasın.
Çalışanın geçim derdi olmasın.
Hakkı olmayanı kimse almasın.
Rüşvetsiz iş görülünce; gelecem.

Halka hizmet için iş başa gelen.
Benimle ağlayıp, banimle gülen.
Seçim düşünmeyip, geçimi bilen,
Bir hükümet kurulunca; gelecem.

Gide gele hal kalmadı, serildim.
Başım orda, ayak burda, gerildim.
Orda Alamancı oldum yerildim.
Burada da yerilince; gelecem.

En güzel çağımı yadeller aldı.
Postumu çıkardı, ruhumu çaldı.
Tükendi, satacak az gücüm kaldı.
O da bitsin; yorulunca gelecem.

Kimimiz hastayız, kimimiz sakat.
Sözleri sertleşti adeta; tokat.
Tavırlar değişti batıyor fakat;
Yüzleri de burulunca gelecem.

Burda da huzur yok hattı-zatında.
Bir sır var bu işin hakikatında.
Belki de uçağın bagaj katında,
Defterimiz dürülünce; gelecem.

Bura keyfimden mi geldim sayılır?
Hep ağladım. Orda güldüm sayılır.
Bir işe yaramam, öldüm sayılır.
Yeni baştan dirilince; gelecem.