Allak Şiiri - Yusuf Bal

Yusuf Bal
31

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Allak

ben uçamam, belki tanrı da bırakır, süründüğüm yılların arkasından
derdest edip insanı, yaratır yeni baştan
söyleyen benim, ama tanrı ne derse o olur insan
nasıl olsa yarasında boğulur her kul, yer yüzü sofrasından
kadehleri devrilmiş masadan
sırat köprüsüne varan insan
göveren yosunlara yaslanır
yırtılıp kanayan kanatların çizdiği yağlı boyadan
bine bölünür, bir yüzüğün ince hatlarından
kız kulesinden uçan kartal, kaçar atlarından
geçer fırtınanın dişleri
korkuyorum bir karanlık basacak,
hangi siyahta ıslandım bilmiyorum böyle derin
leyladır kayaların üstüne oturan leyla
sürgüne gittiği kapılarda aynaları kıran leyla
güvercinli kulede söz vermişti, kozasını büyüten kuşlara
bana anlatma, anlamak nereden başlar
ateşe basarak geldim, kanmak istediğim suya, belki de adım, kimliğim
bulandı beni gören göze, vurulmuştum, aklımı almıştım sağnakla
kızıl laleleri taşıyordum, güllerin mezarına
bazen dağların göğsüne vurur, bazen taşlara konar insan
içinden geçen denize merhamet diye yorulur sadağımda
insanı acıtır, kırık cam parçaları, böyle dönerken devran
mey diye görünür insanın içinden çıkan kovan
bir şişede duran yangını parçalar, içinde insanla
küllerimi topladım, ellerim arkamda bağlı
gemileri düşündüm, çöl kumlarından gelme ihtimalini, serap…
her saat kâinatı yeniden yaratan, bozup yaratan, bozup acıtan
kıyameti yaratan tanrıyı düşündüm, neye dokunsam elim kan
adını unuttum, çok kervan geçti yanımdan
sözümü tuttum, kuyunun duvarında, bir göz resmine başımı koydum
gün ağarmadı, semanın mavi ışığına kaldım, koşup durdum sağa ve sola
gece geçti, gündüz geçti, çıkmayan bendim kuyudan
kışı bekledim, cam kuleleri kaplayan karda
sıcağı özledim, soğuğun buz kestiği alanda
sustum işte, susuyordum kirpiğin hiç gitmezken aklımdan
hazır sayılırdı can, terk edip bedenini uçmağa
bazen bu dünyada yoruluyor insan
tespihin taşlarını koyar, kıvırıp sardığı satrancın tahtasına

bir kale düşer gözyaşlarından, başlayan acıya
bir rüya değil, bir hayal değil, bunca yaşanan hüsran
leylanın saçı demir iple bağlıyken sevdasına
gidiyor işte, cennet kokulu ırmak elimizden
sularını boşaltıp içime giriyor, kanatları içimde kan ile revan
geride kalan, gemiden atılan bir yunustan
bir yunus, ateşten yüzüğü parmağına takan

Yusuf BAL
Hayal Bilgisi Dergisi, Sayı 47 (Ekim Kış)'de yayınlandı.

Yusuf Bal
Kayıt Tarihi : 10.3.2024 04:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Hayal Bilgii Dergisi, Sayı 47 (Ekim Kış)'de yayınlandı.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yusuf Bal