Allahuekber'de Bir Belli Asker

Şahin Karadağ 1
37

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Allahuekber'de Bir Belli Asker

Burası Köprüköy.
24 Aralık 1915.
Hedef Sarıkamış,
Güzergah Allahuekber Dağları.
Adı Çevirme Harekatı.
Planda başarı var, levazım yetersiz,
Kaput, mühimmat ve çadır az.
İkmal bakım yetersiz,
Destek kıtaları çaresiz.
Hava eksi 40 derece,
Ağır şartlar ve fırtına o derece.
Azledilen Hasan İzzet Paşa’sız.
Enver Paşa emriyle harekat başlar.
3. Ordu, 150.000 asker.
Sarıkamış’ta zafer seni bekler.
Sarp tepeleriyle Allahuekber;
Kahraman Orduya geçit ver.
Ben, 10. Kolordudan bir meçhul asker.
Ordu Merkez, Karaçay Köyü,
Dedem Dursun, Orhan oğlu Mehmet Ali.
Vatanım yazılı künyem yanımda,
Allahuekber’de bir belli asker.
Vatan benden görev, benden zafer bekler.
Tüfeğim sırtımda, çantam yanında,
Mataram su dolu süngüm yanımda,
Kar beyazı billur, kar beyazı her yer.
Yürüyorum soğuk, tipi, kar ve ayazda.
Düşünüyorum yer yer.
Sarıkamış’ta başarı, zafer mi var,
Allahuekber’de ölüm?
Allahuekber’de şehitlik mi var?
Bilemiyorum.
* * *
Dayanma gücüm kalmadı.
Zemheri ay’ı, fırtınalı hava,
Vakit gece yarısı, soğuk ve ayaz,
Her taraf kar, her yer bembeyaz.
Kurtlar uluyor uzaklarda.
Taaa! bize geliyor derinlerden sesi.
Başka sesler de karışıyor buna.
Murat oğlu Hilmi. Erzurum,
Emret kumandanım.
Abdullah oğlu Şemsettin. Konya,
Emret kumandanım.
Duyuyorum devrelerin gururlu, ama yorgun sesi.
Çok üşüyorum.
Sabah yemiştim son lokmayı,
Şimdi yine çok açım.
Ayak parmaklarım çok sızlıyordu,
Şimdi ise hissetmiyorum.
Ellerim benim değil artık,
Parmaklarım da bıraktı kendini.
Bir sabah olsa, fırtına dinse, Güneş doğsa belki,
Ama!
Bilemiyorum.
* * *

Tüfeğim yanımda değil.
Hatırlamaya çalışıyorum,
Asıl o değil derdim,
Zaten tutmuyor ellerim.
Yinede aklım onda.
Nerde unuttuğumu düşünüyorum.
Belki de nerde bıraktığımı.
Rab’bim! aklıma mukayyet ol.
Bir türlü bilemiyorum.
* * *
Bu akşamı kılamadım. Yatsıyı da.
Yolda kalan devrelerim hep aklımda.
Çantam bomboş, mataram donmuş,
Tüfeğimde kalanlar hariç,
Süngüm belimde, mermiler yanımda.
Şeker olacaktı cebimde,
Her hal onlarda yok yerinde.
Ne zaman yedim?
Bilemiyorum.
* * *

Halime Nine’nin torunu köyden arkadaşım,
Çorumlu İbrahim’le Rüstem onbaşı Yemen’den.
İbrahim dayanır belki, ama kendinde değil.
Rüstem kümede. Cılız bir buhar çıkıyor nefesinden.
Çok yordu beni can yoldaşım Hasan.
Yürütürken çok yoruldum,
Sıkıntılı oldu, çok zorlandım.
Yine de kurtaramadım.
Ha! hatırladım.
Beni kurtarabilecek bir avuç şekeri,
Ona vermiştim. Böyle bulmuştum çareyi.
Bir umut dedim; ısınsın, canlansın.
İşe yaramadı ama olsun.
Hem de helali hoş olsun,
Varsın bedeli bu olsun.
Can yoldaşım Hasan.
Gözleri donuk, kirpikleri ıslak,
Unutamıyorum o anı!
İki damla yaş yanağına akarak,
Umutsuzca yerken bana bakarak.
Ne düşündüğünü,
Bilemiyorum.
* * *
Hatırladım şimdi, tüfeğim nerde?
Hasan’ı taşırken bırakmıştım her halde.
Onun tüfeği de orda kalmıştı,
İki tüfek yan yana nöbetleşmişti,
Dudakları kıpırdıyor Hasan’ın,
Bir şeyler mırıldanıyordu,
Lakin ne söylediğini,
Bilemiyorum.
* * *

Isındım galiba.
Artık üşümüyorum.
Çok uykum var Anne.
Kendimi tutamıyorum.
Yarı ayık, yarı uykulu seni görüyorum.
Minderde Hatice, sol yanında Ablam,
Ayakları tandırda, ısınıyor Ninem.
Rüya mı, gerçek mi anlamıyorum,
Hayal meyal görüyorum,
Hepinizi öpüyorum.
Çok uzakta değil.
Sabah dönüp tüfeğimi alacağım.
Olacak mı acaba?
Bilemiyorum.
* * *
Yeryüzü bembeyaz, gök yüzünde ay ışığı,
Kimisi eskimiş, kiminin yok kaputu.
Her kes susuyor, ne düşünüyorlar?
Var mı onların bir umudu?
Kimseden ses çıkmıyor.
Kimi ağaç dibinde, kimi küme halinde,
Kimi boş boş seyrediyor bir bulutu.
Kar çiçekleri gibi toplu ve tek her tarafta,
Her kes bir yere sığınmış etrafta,
Artık çoğu hareket etmiyor hafifçe görüyorum,
Onlar ne durumda, ne kadar darda?
Bilemiyorum.
* * *

Dedem anlatmıştı bunu, şimdi hatırlıyorum.
Galiba donuyorum.
Cebimde bir şeker kalmış, yeni fark ettim.
Çıkarmaya çalıştım, ama boşuna.
Elim kıpırdamıyor artık, şeker de kaldı orda.
Aklıma geldi Anne, şehadet getiriyorum,
Ümidim yok artık!
Ne kadar çaresiz, ne kadar naçarım!
Düşmana bir kurşun atamadım daha.
En çok buna yanar, buna bizarım.
Allah’a ısmarladık Anne, sana da Hatice, sana da Abla,
Allah’a ısmarladık ey Vatanım, yaşlı Ninem,
Beni affet. Sana yardım edemedim,
Zira bu dağlara, bu ayaza duçarım,
İnan!
Çok bizarım.
Sabaha çok var daha.
Rab’bim! bu ayaz olmasaydı keşke.
Çok dardayım.
Ne yapsam!
Bilemiyorum.

Şahin KARADAĞ (Ocak 2012)

Şahin Karadağ 1
Kayıt Tarihi : 22.3.2013 22:11:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


1. Dünya Savaşında Allah’u Ekber dağlarında soğuk kış aylarında donarak dramatik şekilde şehit olan kahraman Mehmetçiklerin anısına ve onlar açısından.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Şahin Karadağ 1