Gündelik hayatımızda hala kaset kullanan birileri var mıdır bilmem, ama Allah’ın “yürü ya CD” dediği şu müşahhas teknolojik çağının içinden geçerken, bizim ülkemiz kadar “kaset” sözcüğünü kullanan başka bir ülke kalmadı sanırım. Hem de zihnimizde çoktan hoş bir nostaljiye dönüşen anlamını, böylesi kötü bir çağrışıma devrederek... Sevdiğimiz bir ses sanatçısının yahut çok beğendiğimiz bir oyuncunun son kasetinin çıktığı haberi, şehre önü alınamayan bir süratle bulaşırdı eskiden. Şimdi miting meydanlarında siyasilerin seks kasetlerini satan ağızlar, “son kaset” diyerek dürtmek istedikleri heyecanımızı esasen bu nostaljik çağrışımdan çalıyorlar.
Bir insanlık terbiyesi olarak, en ahlaksızının bile başka gözlerden sakındığı bir eylemi; kapı arkalarından çekip çıkartarak, insanlarla dolu meydanlara seriyorlar. Ne için mi? Oy için, oy!
İşimiz kulun merhametine kalırsa, işte olacakları seyredeceğimiz devasa bir mahşer fragmanı duruyor karşımızda! İnsanın ‘kula kulluk’tan cayması için, ne kadar da geçerli bir sebeptir bu, öyle değil mi! ? Çok şükür, Allah var!
Sizinkini bilmem ama, Allah, benim ayıplarımdan müteşekkil bir kaseti yeryüzünde gösterime sunacak olursa, benim gezegeni derhal terk etmem gerekir! Öyle ki, ne kimsenin yüzüne bakabilirim, ne de ömrümün geri kalan kısmında benim yüzüme bakacak bir yüz bulabilirim kendime. Şu anda, size bu cümleleri yazdığım saniyeleri, ayıplarımın da gizlenerek geçtiği saniyeler olarak düşündüğümde, Allah’a içimden kopan derin bir çığlıkla şükrediyorum.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta