Bu ellerdi ona uzanan,
Sorgusuz, sualsiz…
Yalnız yalnızlık korkusu vardı
O ve Allah
Sabah namazındaydı yine
‘’Ya Allah’’ deyip başladı.
Yok, daha başlayamadı
Nasıldı?
İnanamıyordu? !
On beş yıldır kıldığı namazı,
İlk defa hatırlamıyor!
Ellerine baktı uzun uzun…
Bu eller miydi?
Günde beş vakit O’na kalkan? !
‘’Rabbim beni koru’’ diye yalvaran?
‘’Beni kötülüklerden azat et,
Eski günahlarıma döndürme’’ diyen
Bu dil, bu ağız, bu beden, bu vücut değil miydi? !
Yıllar önceydi, hayat yanlışlara itmişti
Bu yaşlı-eskiden gençti- bedeni
Hayatın tozlu duvarlarında
Bir yanlışa tutulmuştu
Gençken, bir genç kızken
Bir civana tutulmuş,
Kaçmıştı yuvasından!
Hayat bu ya kahpe kader dedikleri
Bırakmıştı o civan bu şehir yerinde
Bir, tek başına..
Yalnızdı, çaresizdi.
Son çare değildi, ama bulaştı yanlışa…
O genç bedeni dolaştı elden ele
‘’Takat kalmadı canda’’ diye isyan etti bir gün
Yırttı nüfusunu!
Yaşamak istiyordu artık
İnsan gibi yaşamak
Elleri titrek ilişti bir cami duvarına
Ve gördü…
‘’bin kere tövbeni bozsan da yine gel’’
Geldi!
Abdestini aldı, buldu bir yerlerden paçavra
Örttü, çaresiz seri…
Açtı o elleri Allah’a
Yalvardı, yakardı saatlerce
Çaresizler çaresine
Anladı doğruyu, gerçeği
Olmayacaktı artık bir yanlış, bir yalan
Tam on beş yıl olmuştu
Hakka döneli
Haktan çare bulalı on beş sene…
Bugün o ellerin isteği gerçekleşti
Hatırladı geçmişi
Baş koydu bir daha secdeye
Bu koyuş, son koyuştu
Yumdu gözlerini,
Kavuştu o bahtiyar bakire
Allah’ına!
Kayıt Tarihi : 10.1.2013 21:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu koyuş, son koyuştu
Yumdu gözlerini,
Kavuştu o bahtiyar bakire
Allah’ına!
Beğeniyle okudum; çok güzeldi; tebrikler... 10 puan +ant. Yarınlar sevinçleri getirsin..
TÜM YORUMLAR (2)