Öyle sabah yatakta yarım saat gerinip durma,
Ezan-ı Muhammediyi duyar duymaz doğrul ve fırla!
Pencereni aç; esen rüzgarın getirdiği tekbirlerle sevin,
Çek ciğerlerine kadar sabah ezanını derin derin...
Sabahın sükûtunu yırtsın pencereden dolan ses,
Uyku gafletini parçalasın buz gibi abdest.
Erkencisin bu sabah gün doğmadan ayakta,
Hem ekmeğini kızart, çayını koy; hem de elbiseni hazırla.
Kızarmış ekmek kokusunu çekerken Rezzak-ı Kerim'i hatırla,
Dilinde, şükrün lezzetiyle bak kahvaltının keyfine...
Mümkünse çoraplarını günü birlik değiş,
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun misk,
Sokakta karşına ilk çıkana Allah'ın selamını ver,
Mübarek bir gün dile...
Sonra yeryüzünde ara rızkını Rezzak'ın mülkünden,
Kazan çoluk çocuğuna temiz ve helalden.
Günün yorgunluğu altında ezilme; öğle ezanıyla birlikte,
Tazelen yine buz gibi bir abdestle
Kopart tüm bağlarını dünyadan Mabud'un huzurundasın
Deşarj et ruhunu derinden, sevgilinin karşısındasın.
Tüm dertlerini arz-u hal et ona dua dua
Korkma sesini duyan biri var, rahatla...
Hatta daha da evvelki kazalarını da kıl,
Ohhh! Elhamdulillah şöyle bir hafifle
Yalnız kendine değil dostlarına da ısmarla birer kahve
Yudumla kahveni sonra ikram etmenin lezzetiyle
Hiç işin olmasa da ikindiye doğru dışarı çık
Yürü, yürürken temaşa et her yeri
Tefekkür et gülü, laleyi, ağacı, börtü böceği
Bunları yokluk karanlığından kim çıkardı vücuda
Kim verdi hayatı ölmüş çiçeğe, ağaca, toprağa?
Sonra şöyle bir düşün ki seni kim yarattı?
Anne rahminin karnalıklarında sana kim kucak açtı?
Dünyalara vermeyeceğin gözlerini kim taktı?
Kâinata vermeyeceğin aklını, ruhunu kim verdi?
İşte ikindi ezanı okunuyor Allahu Ekber!
İşte nutka gelmiş bağırıyor sanki gökler.
Kim? Kim? deyip durma! Tekbir getir aklının durduğu yerde
Kudreti sonsuzdur. Herşeyin dizgini onun elinde.
Yağmur çiseliyor sanki hadi ıslanma da koş mescide
Rahmet-i İlahiye'nin karşısında yıka ruhunu temizle.
Allah'ın rahmeti kirpiklerinde tecessüm etmiş sanki,
Akan yaşlar şahittir pişmanlıklarına
Köpüren yüreğinden damlayan yaşlar serinletsün ruhunu
Dışarıda toprağı yıkıyor yağmur
İçeride ruhunu yıkıyor mercan taneleri...
Neşv-ü nema bulan gül gibi açmış yüzün,
Tazelenmiş ruhun, dirilmiş kalbin namaz bitiminde.
Ara sıra sıla-ı rahim yap, koparma bağları
Ziyaret et sevdiklerini, akraba-ı taallukatı
Ama işin düşünce değil; menfaatsiz, çıkarsız
Rıza-ı Lillah için hem yalansız ve dolansız.
Nasıl güzeldi değil mi günün, akşamında güzel olsun,
Akşam namazıyla birlikte gecene de nurlar dolsun
Sofranda ne olursa olsun bir parça şükür de kat yemeğe
İşte o zaman tadına doyum olmaz, kıyamazsın yemeğe
Hayye ha gayret bugün için son vazife,
Okunuyor Ezan-ı Muhammedi yatsı vaktinde
Yastığa başını koyarken hem de abdestle,
Ruyaların da güzel olsun
Hazreti Peygamber şefi'in
Hazreti Allah Mu'inin olsun!
Kayıt Tarihi : 11.12.2012 10:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İş yerinde senelik izin sebebiyle izinli olan personelin masasına geçtim. Masanın en orta köşesinde Can Yücel'in Sağlık olsun isimli yazısını okudum. Yazı dıştan çok hoş görünmesine rağmen insanın yalnızca nefsine hitap ediyor ve onu şımartıyordu. Yaratıcısından ise uzaklaştıran bir havası vardı. (Bazı kaynaklarda halkın Can Yücel'den soğumaması için şiirde geçen "Gece evinde dostların olsun, Sohbet mezen kahkahan içkin olsun." satırlarını çıkarıp öyle yayınlıyorlar. Yani yaratıcısından uzaklaştıran derken bu satırları da göz önünde bulundurdum.) Ben de bu yazıya karşılık bir cevap mahiyetinde o gün bunu yazmakla uğraştım. İnşallah faydalı olur.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!