Allah Bütün Kullarını Sever

Mustafa Kemal Erdoğan
355

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Allah Bütün Kullarını Sever

bakire sanırdım saf aşkların şaşkın yürek yakışlarını,
çoktan kaybedilmiş namusu,
sevgilerin üç günlük olmadığı asırlarda bile......

hangi emri yerine getirdin ya da kimin,
ferman verecek yürek mi sandın gölgesine esir olduğun edepsizi....

sende 10lardanmışsın,
ONLAR gibiymişsin aklına esen fırtınanın temiz olduğunu sanan......

hiç bir fırtına çalı çöpü savurmadan serinletmez insanı,
denizdeysen başka,
tuz vurur yüzüne yaranı es geçer su gibiysen sen de......

aşk sınırlarına dikilen dikenli tellere eteğinden bir parça takılmış,
yüreğinden düşenleri yemiş böcekler,
kargalara kalmamış hiç bir siyahlık......

yüreğimde söyleyemediğim sözler tutar kendini,
sevdaya edeptendir küfrün gizlenmesi,
dünyanın sonrası,ahiretin öncesinde azabını çekersin kabrinde,
israfil de üflediğinde Sur'a soracaktır hesabını.......

mahşer gününe inanmak AŞK'tan sonra değil önce gelir......

seninle aramızda olan mesafelerin kaderde vardır anlamı,
yazan yazdığında dünyanın döndüğünü bilmiyor mu sandın,
alnımda bir roman taşıyorum ben bütün yaprakları kırışmış......

arasında da kurumaya bırakılmış güller yok hiç......

kulağa kaba tınlama veren yüreklerin akıl almaz duygularına eğilmem,
10lar mutlu olsun,
1lerin sayısal azlığında ben hiç bir sevgimi harcamam ucuz olması yüreğimin kenarında değişik çizgiler bırakmaz aslına hürmet eden sevgimde......

koştukça seneler sen yetişmeye çalışırken ben yerimde kalırım,
benim yerim AŞK'ın evi,
terk etmem duvarlarına sevgilerimi astığım sıcaklığı,
asıl yanmak bu işte,
kavrulsam da bir AH! çıkmaz dudaklarımın da ellerimin de arasından.....

herkes yürüyebilseydi bu yoldan karlar erken yağmazdı kalbe,
taş olmadan kış olmuş sancılı göğüs aralıklarında ben hep severim de
sen hiç anlayamazsın kısa yolların tuzaklarını,
düşersin,
yakalanırsın da,
sevdaya tutuldum sanırsın aslı başkadır geçici yanmaların.......

piknik ateşleri gibi sallamadan tutuşmaz kor kömürler,
cızzzz ederken etin ilk konuşu demirlere,
öyle kızarır yüzün,
yer geçersin,içer kafanı çekersin de
mahvedebildiğin yeşil ormanların mis kokuları değildir sadece......

canının acısını mı terk ediyorsun ?
bildiğin gibi değil,
bildiğim gibi değilmişsin.......

seni değil de miniğimi doyamadım öpmeye koklamaya,
günahlarını yazan meleklere yalvardım,
sadece onlara eğerim boynumu zaten,
beni yakacak olanlara ateş mi vereceğim sandın........

sen ver ateşlerini karşı gelinmeye korkulacak kanatlılara.......

o kanatların da uçmasına sebep yaratan,
YARADAN,
göyüzüne açma ellerini de çevirme yüzünü gökyüzüne,
şah damarından daha yakın olan dinler mi inanmayanların sözünü AŞK'a.....

AŞK'a değil takıntım zaten,
sevginin gücüne direnemeyen heyecanların saçma saplantılarının adı,
karşı gelebiliyorsa sevgi birleşir AŞK'la,
yoksa terk eder yatağı daha soyunmadan duygular.......

benim olma,
başkasının olduğunda ,
ihmal ettiğin yüreğe açıkla şeytanla dostluğunu,
yüzüne bir tokat gibi vurulduğunda sözler,
ağlama,
pişmanlık kendini bıraktı uçurumlara çoktan,
sen ittirdin,
düşerken parçalananların kırıklarından hiç bir AŞK doğmaz yeniden.....

aklımı buldum yeniden,
kaybettiğimde sadece sen vardın gözlerimde,
şimdi yabancı bakışların mantıklı açıklamasızlıklarında buldum yüreğimi......

bütün fotoğraflarını bilerek kaybettim,
isteyerek gizlendi yalan kareler hayatımın siyah köşelerine,
hangi ihtimalden bahsediyor AŞK denen taçsız papatyalar,
kopardıkça arkası geliyor sahte nazlarının,
hangi duvarda asılı bıraktın yüreğini?

olmamışlığa kızarken ben sevgimle eğdim önünde başımı,
tahlil ederken yılanların ısırmasına maruz kaldı bedenim......

Leyla'nın heyecanlarını saklıyorsan Mecnun'dan
Allah'a anlatırsın hikayenin gerisini,
doğruluk ve iyilik sandalından ben atamıyorsam oltamı denizlere,
balıklar mı kızacak kendisini avlıyacak sopayı vurmadığım için sulara.......

elimle koymuş gibi bulurum ÖZ sevgimin gözlerini yüreğimde,
ben yerleştirdim çünkü,
çıkartmayan da benim milyon paralık değerlerin içinde......

sıradışı AŞK'ların dışında kalır sevgi,
içinden geliyorsa yaklaş minik parmakların tırnaklarına,
saçlarını kıvırırken uyuyan yüreğe ben canımı veririm........

sorun yoksa binmeyeceksin pahalı arabalara,
kendin temizleyeceksin pisliğini,
alın terini kendin düşüreceksin avuçlarına,
kadehleri tokuşturmayacaksın kardeşlerinle farklı yüreklerin yanında,
sür hadi sen şimdi de yüzünü saklayacak makyajları uyduğun şeytanla birlikte......

dostun yokmuş senin,
acı söylemeyi bilememiş,
eline yanlış kapıların anahtarlarını vermiş,
kazığı da mı göremedin o sahtekar yüreklerin arkasında......

sahici her şey,
inandığın sihirbazlıklar yıldızları mı koydu yüreğine?

sen nasıl aldandın şapkasından ihanet çıkaran bu aptallara......

şarap da günah Allah'ın kitabında AŞK için içmiyorsan,
meylerin savunulmaz saatlerinde hangi kolda uyusan fark etmez bilirsin,
tehdit eder sanırsın İlah'ın seni,
korumaya çalıştığını kabirden kalkınca anlayabiliyorsan yerin cehennemdir...

hayat her zaman güzel güldüğünde,
ilerideki dramanın hiç gelmeyeceğini sanarak sür yüreğini,
üzüleceğim başını ellerin arasına aldığında Allah kahretsin...

daha dehşetli bir ceza yok,
zararın neresinden dönersen sevaptır gideceğin yolda...

Allah'da bütün kullarını sever,
senin gibi,
sonunda da yakar bazılarını...

Mustafa Kemal Erdoğan
Kayıt Tarihi : 16.3.2018 23:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Kemal Erdoğan