Deniz bir ilim ise,
Her damlasında hatırlanır, Kâbe,
Kâbe’de milyonlarca sahabe...
Zerreler milyonları,
Milyonlar damlayı,
Damlada tavaf var her saniye...
Damla inkâr etse,
Zerreleri durmaz.
ALLÂH (c. c) ALLÂH (c. c.) derler her saniye…
Ey ruh ve öze hizmet eden zerreler!
Varlığımın temelleri yokluktandır.
Duvar olmuşlar canıma, kanıma, ALLÂH(c. c.) ’ıma…
Her şey zerrelerine kadar;
Zikrediyorlarken ALLÂH (c. c) ’ı,
Nasıl ulaşabilirim, ebedî iman ve istikamet düşüncesine…
Ayet ayet konuşan, ey mukaddes KUR’ÂN!
Yaksan da beni sayfa sayfa,
Kurtulmak için sana muhtacım...
Dilemek isterim dileyemem,
Nasıl dileyebilirim ki, dilediğinden başkasını,
Tek bildiğim alın yazımsa,
Biri Cennet’in, diğeri cehennemin yolu...
Bir yanda, kâinat ve sonsuzluk:
Diğer yanda, insan için mutlak ömür.
Bir yanda, intizam, diğer yanda şirk ve isyan...
Bir yanda, ALLÂH (c. c.) ’a secde eden kâinat,
Diğer yanda secde zor gelmiş benliğime…
İnkâr edersin, tövbe etmezsin!
Kâinat yoktandır, ya sen nesin!
(Eski Şiirlerimden:1990)
Mehmet Tevfik TemiztürkKayıt Tarihi : 28.5.2011 21:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu Şiirimin Hikâyesi: Bir önceki gece Antalya Öğrenci Yurdu’nun etüdünde 1 saat kadar okuduğum kitaplardan etkilenmiştim. Çok değerli kitaplardandı. Zamanım olmadığından pek kitap okuyamıyordum. Yurdun içinde telefonlara bakıyor, akşamları da 17.00-24.00 saatleri arasında kantinine bakmak zorunda kalıyordum! Bir yandan da fakülteye derslere katılmaya gidiyordum. İyi niyetim ve acemiliğimden olsa gerek arkadaşlarım santral odamda toplanıyorlardı. Şahsımsa hem onlara ilginç anılarımdan hem de yaşadıklarımdan bahsediyordum. Üstelik bir de onları eğlendiriyor ve güldürüyordum. Fakir olmamdan dolayı çayları sürekli cebimden ısmarlamış olmamdan dolayı adımız deliye bile çıkıyordu, çünkü samimi iyi niyetliliğimizden olsa gerek, biraz da sülaleden gelme espri ve şaka anlayışımızdan dolayı ölçüyü pek bilemiyorduk. Şahsen akıl veren de pek olmuyordu. Zaten bu yüzden de mit zannediliyordum. Çünkü hem yurtta santral odasında çalışıyorum, hem de herkesle anlaşıyorum, oysa gerçekte çok gariban birisiydim. Babam Astsubay olduğundan hem zengin biliniyor hem de hiçbir yerden burs almamış birisiydim.2 kardeşim de aynı anda Tıp Fakültesi okuyorlardı… Babam da çocukluğumuzdan beri eve para getirmemiş bir kimseydi, yani müsrifti… Yurtta ki kazancım da çok azdı, asgari ücretin yarısından da azdı. Kadrosuz çalışan birisiydim… Bir öğün yemek hakkım vardı Kuru fasulye, pilav ve çorbaya endeksliydi. Müdür yardımcısı bir gün bir haftalığına yerini bana emanet etmişti de bir hafta da 250.000 Lira kazanmıştım. Ve çok sevinmiştim. Sonradan bu tip şiirlerimi ayıkladım. Bu şahsımca çok değersiz olan şiirimi apaçık belli kaynaklardan etkilenmiş olduğum belli olmasına rağmen atamadım. Çünkü hem bir gazetede yayımlanmış, hem de sütlü kahve renkli kitabımda yayımlanmış olmasından dolayı ve bu hikâyesinin hafızamdan çıkmamış olması nedeniyle Antoloji Com’a yüklemiştim…Antoloji Com. Ve ekibinden ve okuyucularımızdan tekrar tekrar ALLÂH(c. c.) razı olsun.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!