Şükürle yatar, şükürle kalkarız
Uykusuzluğa bürülüden bize ne
Dört duvar örülü yuvada yaşarız
Kapısız, bacasızdan, çulsuzdan bize ne
Aşa işe tokuz, yalana dolana aç
Sevgiye yaban, nefrete kine âşık
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
.
-Eeee,olacak o kadar kusurumuz...
.
-Sen ben o,biz siz onlar;hep böyleyiz...
.
A
H
İ
R
Z
A
M
A
N
Ü
M
M
E
T
İ
Y
İ
Z
.
Saygılarımızı Sunarız Efendim...
.
Vesselam
Kime ne canım. O kadar!...
destan'si dizeler..protost günümce..
içindeki sitem vari dizeler şairin kristal karakterini rafine yüreğini gösteriyor bence..
şair:
sevgimkere
saygimkere..
Aşa işe tokuz, yalana dolana aç
Sevgiye yaban, nefrete kine âşık
Sevgiyi yolar, kin nefreti devşirir
Doğruyu yuhalar, yalanı alkışlarız
tebrikler can kardeşim yüregine sağlık kalemin daim olsun
yüregimde yüregine seviler
Çalandan, çırpandan, satıp savurandan
Bizi soyup yolunmuş kaza çevirenden
Anamıza selam salandan yanayızdır
Biz alkışcıyız evelallah kime ne
..........kalemin dert görmesin .selam ve dua.
Biz şairiz yazarız çizeriz, bazen söver bazende överiz kime ne..
Harika dizelerdi üstat öyle ya duyarlı olanlara madalya yerine yağlı ip takılan bir ülkedeyiz kimene...Kutlarım tebrikler..
Selam ve muhabbetlerimle..yunus karaçöp
çok güzel bir taşlama şiiri..hayatı sadece menfaatleri için yaşayanları ne güzel anlatmışsınız...tebrik ediyorum sevgili İbrahim bey.kaleminiz daim olsun..sevgilerimle
Şiiriniz daha önce yazdığım bir makaleyi aklıma getirdi.
Alkış istiyor..
Yaşadığım zamanı düşündüğümde düşüncelerim altüst oluyor. Öğrendiğim ve öğretilmek istenen bütün değerler bilgiden öteye gitmiyor.
Halk Allah’a inanıyor. Ama yeryüzünde yaşarken Allah’ı takmıyor.
Hayatını Allah’ın istemediği şekilde yaşıyor.
Halk dinine inanıyor. Ama yeryüzünde yaşarken, dinin kurallarını hayatında istemiyor. İstese de, sadece çıkarlarına uygun olan kısmını alıyor.
Halkın bireysel, toplumsal ve yönetsel değerlerinin temel özünde sanki tek şey yatıyor.
Tarihini, tarihi kişileri, doğru yanlış yapılanları, siyasal düzeni, devleti, kurumları alkışlamak. Sanki işin temel kuralı olarak görülüyor.
Vardığım bu sonuç karşısında, insan olarak öğrendiklerimi ve çocuklarıma öğretmek istenilenleri artık algılamak istemiyorum.
Bütün doğruluk, adalet, ilkelilik kavramlarının, riyakârca algılarının dışında, toplumdaki görünmezliği insanca duygularımı alabora ediyor.
Yalana ve riyakârlığa karşı duyduğum nefret, beni toplumun, yönetsel değerlerin ikiyüzlü söylemlerine karşı önce pasife ediyor. Sonra tepkilere itiyor.
Ben alkışlamak istemiyorum.
Tarihten gelen tüm yanlışları alkışlamak istemiyorum.
Kendimi, geleceğimi, çocuklarımın geleceğini, benden önce yaşanan tarihsel kişiliklerin, tutumların yargılarına köle kılmak istemiyorum.
Hele asla, tarihi değerleri, kendi çıkarlarıma kullanmak için onlardan görünerek, alkışlayarak istismar etmek istemiyorum.
Doğruları alkışlamak anlayışından çıkan alkışlama eylemiyle artık günümüzde, sadece riyakârlıkların ve yalanın alkışlandığına inanıyorum. Bu nedenle, düşüncelerimden, hayatımdan, anlık eylemlerimden alkış eylemini kaldırıyorum.
Hâlbuki beni yöneten devlet alkış istiyor.
Devletin üzerinde bulunduğu anlayış, ilkeler, kurallar benden alkış istiyor.
Devletin kurumları benden alkış istiyor.
Devletin, toplumun üzerinden çıkar sağlayanlar alkış istiyor.
Halkın üzerinden, sosyal, etnik, dini, mezhebi cemaatsel yargılarla geçinenler alkış istiyor.
Sanki çağımızda toplumsal, siyasal, sosyal yaşamın beslendiği kaynak alkış olarak öne çıkıyor.
Alkış tutanlar.
Gerçek niyetlerini gizleyenler.
Topluma rağmen düşünmeye çalışanlar.
Toplumun önünde yeni bir sınıf üretme hevesinde olanlar, alkışla kendilerini besliyorlar.
Körler, sağırlar birbirini ağırlar hesabı. Alkış tutanlar. Alkışlarla, alkışlanarak, alkışlayarak hayatlarına anlam kazandırıyorlar. Kazanılan hayatın anlamı çıkarlara dayalı.
Belki de dünyanın hiçbir tarihinde,
“kula kulluğa karşıyız”
diyerek, kullara kulluk etmeye çalışan, alkışlarıyla kula kulluğu besleyen hiçbir toplum olmamıştır.
Bütün inancımla kula kulluğa karşı çıkıyor. Hayatımdan alkışı siliyorum
Şükürle yatar, şükürle kalkarız
Uykusuzluğa bürülüden bize ne
Dört duvar örülü yuvada yaşarız
Kapısız, bacasızdan, çulsuzdan bize ne
Aşa işe tokuz, yalana dolana aç
Sevgiye yaban, nefrete kine âşık
Sevgiyi yolar, kin nefreti devşirir
Doğruyu yuhalar, yalanı alkışlarız
Yangına körükle gideriz cümbür cemaat
Kavgaya kuşanır top tüfekle gideriz
Ezilenden, geberip gidenden bize ne
Ezileni yuhalar, ezeni alkışlarız kime ne
Taşı taş üstüne koyandan
Sevgiye sevgi katandan
Bizi el üstünde tutandan bize ne
Bizi itip kakandan yanayızdır
İşi yokuşa sürenden, kılı kırk yarandan
Eşeği sarpa sürenden yanayızdır kime ne
Yüreğimiz ağlarken alkış tutanlardanızdır
Biz alkışçıyızdır evelallah, kime ne
Çalandan, çırpandan, satıp savurandan
Bizi soyup yolunmuş kaza çevirenden
Anamıza selam salandan yanayızdır
Biz alkışcıyız evelallah kime ne .............eyvallah hocam harika bir taşlama kime ne...? kutlarım saygı ve sevgilerimle..muhsin yener
Bu Taşlamanda çok güzel olmuş üstadım.Kalemine yüreğine sağlık. Allaha emanet ol.sayğılarımla. Erol Sagun.
Bu şiir ile ilgili 41 tane yorum bulunmakta