Çakıltaşı suyun üzerinde, 'özgürce'
Kayarak ilerliyordu fırlatıldığını bilmeden.
Uzun bir süre ilerledikten sonra kendi kendine
'hah' dedi:
'Artık durup suyun altını gezmenin zamanıdır.'
Halbuki bir doğa kanununa uyduğunun
Rüzgar, alevlenmiş kadın saçıdır dudaklarımı yalayan
Kartal gözünün derinliğinde bir avuç tuz birikir,
Bu sonsuz çobanların gezindiği enginlerde.
Islıkla çalınmaya başlanmıştır şimdi mutluluk
Gemi direklerinin pervasız sevdalarında.
Bazen aranan kandil sıcaklığının yanışıdır tenlerde
Ekmek karnesi kokulu elleriyle uzandı kadın dallara
Yakamoz ışığının altında sallanan dağlara baktı.
Alışmıştı ve de biliyordu sonsuz dostluk olmayacağını.
Mevsimlerin çözülmesi gibiydi efsanelerin sancısı
Kadının gözleri bardakların şakırtılarına karıştı,
Eridi, tükendi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!