Uzun bir yoldan geliyorum
Bedenim perişan
Halimi anlatsam yok anlayan
Ben zifiri karanlıklardan geliyorum
Öyle bir karanlık ki
Saçından tel kopsa dünyayı yakardım
Gülüşüne bir ömür adardım
Ben seni kendimden bile kollardım
Güçüm yetmedi evlat
Dersin olsa senle ağlardım
yanarım senin için hasret içinde geçen günlere
yazık oldu söylediğim sevda türkülerine
kalemi ele alıp da senin için yazdığım şiirlere
hak etmedim ben sırtımda o namert hançeri de
oysa ne hayaller ne umutlar vardı içimde
ben yalancının tekiyim aslın da
sürekli aynı yalanı söylüyorum
sanki herkesin hoşuna gidiyor bu
aynı yalanı söylemem için zorluyorlar sanki beni
sorma sende şimdi nasılsın diye
kendine iyi bak deme
bakmıyorum işte
sensizlik içimde kanayan bir yara
böyle kırgın böyleyim işte bu ara
oysa
kalabalık bir yerdeyim bir kaç çelenk var
herkesin başı önde sanki sana yaptıklarından utanır gibiler
bir çınar ağacı altında bekliyorum
biliyor musun ?
buraya gelirken senle gezdiğimiz bir sokaktan geçtim
Hiç bitmeyecek sandım
Rengine neşesine aldandım
Ölüm evet ölüm yokmuş gibi yaşadım
Her nefis ölümü tadacaktır deyişini
Unuttum Affet beni mahcubum sana yarabbi
Unutamadıklarımız ve unutulmayanlar vardır hayatta
sobalı bir evde geçti çocukluğum
ilk okul cağlarım
mavi bir önlük ve beyaz hazır yakalar
her gün ütülenir yakası biraz sert boğazımızı keser
beslenme çantaları hazırlanır
namert dünyanın içinde kayboldu
ne mertlik nede yiğitlik kaldı oğul
paraya tamah eden eşi dostu unuttu
ne vefa nede sadakat kaldı oğul
dost dediğim düşman olmuş
Emin ol can bir gün çok sevileceğiz
Son bir nefesimizi verelim hele
Bir gün çok sevileceğiz
Ilık su tenimize dokunsun hele
Gözlerin kapansın tenin solsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!