Aliya İzzetbegoviç'e Şiiri - Nuh Üstün

Nuh Üstün
48

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Aliya İzzetbegoviç'e


Hani bazen gündüz vakti, gökyüzü kapkara bulutlarla kaplanır.
Sanki yeryüzündeki tüm kötülük buharlaşmış da gökyüzüne çıkmıştır.
Kararan kalplerimiz, üstümüzdeki göğü de karartmıştır.
O an işlediğimiz günahlar o kara bulutların içinden felaket olup üstümüze yağacak gibidir.
İnsanın içini bir umutsuzluk, bir karamsarlık kaplar.
Gökyüzüne bakasınız gelmez, zira baktıkça içiniz sıkılır.
Çünkü biliriz ki bu kara bulutlar habercisidir gelen fırtınanın, felaketin.
Fakat bazen o karanlığın ortasında, henüz o karanlık bulutlarca kaplanmamış ufacık bir boşluk olur.
Bu küçücük boşluktan ince bir ışık süzülür.
O ışık vaktin hala gündüz, gökyüzünün hala mavi olduğunu hatırlatır.
Sonra oralarda bir yerde, o karanlığın ortasında, üstümüze çöken, içimizi sıkan, umudumuzu kıran o kasvetin arkasında, birazdan duçar olacağımız felaketin ardında, hala parlamakta olan bir güneş olduğunu hatırlarız.
Belki o küçücük ışığın gücü gelecek olan fırtınayı engellemeye yetmez.
Ama yine de bizi ümitlendirir.
Belki hala bir kurtuluş fırsatı vardır.
İçimizde hala iyi, aydınlık kalmayı başaran kirlenmemiş bir yerler vardır.
Aliya kimdir?
Sadece bir devlet başkanı mıdır? Bir savaş kahramanı mıdır?
Bir milli kahraman mıdır? Aliya bunlardan çok daha fazlasıdır.
Aliya, üstümüze çöken karanlığın arasından süzülen o ışığın bir parçasıdır.

Bize bütün bu karanlığın, zulmetin, ayaklarımızdaki pisliğin altında bile kirlenmeden, tertemiz yürünebileceğini gösteren umuttur.
Bu yüzden Aliya adını duyunca koşulsuz bir aydınlık, istemsiz ama içten bir gülümseme gelir konar yüzümüze. Yüzümüz değil kalbimizdir gülümseyen.
Bir müjdedir bu gülümseme, kasvetin, yeisin ortasındaki kurtuluştur.

Biz yani kendimiz, biz yani Müslümanlar, biz yani bütün insanlık!
İşlediğimiz günahlardan, kırdığımız kalplere düşen kırağıdan, haksız yere döktüğümüz masumların kanından, hakkına girdiğimiz yetimlerin ahından, akıttığımız gözyaşlarından, adım adım katlettiğimiz masumiyetimizden oluşan kara bulutların yarattığı tufanın ortasında boğulurken, Aliya beyaz bir güvercin gibi çıkar karşımıza. Bitmeyen savaşımızın ortasına bir zeytin dalı bırakır.

Savaşın ortasında bile elini kana bulamayan, zalim olarak kazanmaktansa mazlum olarak kaybetmeyi seçen o adam bize; yüreğimizi kaybettiğimiz de savaşı da kaybettiğimizi hatırlatır.

Merhametini kaybedenin kazanacağı hiçbir şeyin kalmadığını da….

Ona bakınca umutlanırız.
Çünkü hala bir yerlerde kötülük tarafından, para, zenginlik veya güç hırsı tarafından işgal edilmemiş biri vardır.
Modern dünyanın bir makineye çevirdiği insanların içinde hala biraz insanlık kalmıştır. Aliya içimizde kalan o insanlıktır.

Aliya’ya bakmak bize benliğimizi hatırlatır.
Kişisel gelişim kitaplarında yıllarca beyhude aradığımız kalbimiz, o cebimizde kaybettiğimiz şanlı mazimiz, başka kimlikler ararken kaybettiğimiz kimliğimiz, yani bir zamanlar ki biz.
Hani şu tarih kitaplarında hiç anlatılmayan tarafımız, kazandığımız zaferlerle övünüp, yaşadığımız hezimetlere yerinirken hiç göremediğimiz biz; yani yüreğimiz.
Kim bilir belki de Aliya’yı anlamak; geçmişimizi de anlamaktır.

Nuh Üstün
Kayıt Tarihi : 19.10.2019 09:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nuh Üstün