Alıştım Gitme! Şiiri - Leyla Ayyıldız

Leyla Ayyıldız
19

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Alıştım Gitme!

Kapıdan ilk girdiğin günü anımsıyor musun?
Dirseklerimi masama dayamış,
Ellerimi çenemde birleştirmiş,
Kalemliğin yanında duran fotoğrafa,
Dalgın dalgın bakıyordum.

Ahşap çerçevenin içinde,
Kimi yerleri kırılıp, bükülmüş,
Sonra yeniden düzeltilmiş,
Solmuş bir fotoğraf vardı.
Üzerinde yol yol yılların izi olan,
Siyah, beyaz bir fotoğraf.

Fotoğrafta bir kadın, bir çocuk mu vardı?
Yoksa; bir adamla, bir kadın mıydı?
Ya da; bir adam, bir çocuk, bir kadın mı?
Anımsamıyorum şimdi.

Sonra senin kapıda beklediğini fark ettim;
Hemen toparlanmış,
Elime kalemimi almış,
Ajandaya bir şeyler karalamıştım.
Şaşırdığımı hissettirmemeye çalışarak;
‘Buyurun’ demiştim.

Doğruyu söylemek gerekirse,
Bakışlarından ürkmüştüm.
Az hoyrat, az çapkın,
Çok vakur,
En çok da kendinden emin.

Göz göze gelmemeye çalışarak,
Bir iki cümle dökülebilmişti dudaklarımdan.
Senin söylediklerini anımsamıyorum bile.
Birini mi soruyordun?
Yoksa bir şey mi danışacaktın?
İçeriye yanlışlıkla mı girmiştin?
Hatırlamıyorum...
Sahi neden gelmiştin?

Sonra yanıma birkaç kez daha gelip,
Beni yemeğe davet etmiştin.
Biraz yürümüş,
Bir kıyı lokantasında birlikte balık yemiştik.
Uzaklardan geçen kayıkları izlemiştik uzun süre,
Dalgın dalgın bakıyordum tabağıma,
Bir an başımı kaldırdığımda,
Gözlerine takıldı gözlerim.
Tam kaçıracaktım ki bakışlarımı;

İnat ettim.

Dayattım.

Kafa tuttum.

Biraz daha baktım,

Biraz daha,

Daha da...

Dik, dik!

Bu başkaldırıyı sevdim.

Gülümsedim, yine baktım.

Heyy hat!
İşte gözlerinde kayboldum.

Ben gözlerinde yüzerken,
Yine o martı geçti,
Çığlığı bir haber miydi?
Yoksa bir şeyi mi kutluyordu?
O an bilmiyordum.

Peki, evime ilk geldiğin günü anımsıyor musun?
Önce odaları şöyle bir dolaşmıştın.
‘Çok fazla eşya var’ demiştin yüzünü ekşiterek,
Sonra her gelişinde,
Bir dolu eşya eksilttik evden.
Birer, birer attık.
Kimini eskiciye verdik.
İlk önce çift kişilik yatağı çıkardık.
Sonra bir boy aynası.
Sonra ahşap komodinler,
Birkaç kitap,
Birkaç kaset...
Yavaş, yavaş...

Sonrasında sen doldurmaya başladın evi,
Her gelişinde bir parça eşya getirdin,
Bir müzikçalar,
Hiç kullanılmamış tabaklar,
Yeni bir çatal kaşık takımı,
Bir kitaplık.
Bol bol kitap.
Ne çok kitap!
Anlamadığımı sanıyordun değil mi.
Yavaş yavaş bana,
Evime,
Yaşantıma yerleşiyordun.

Bir süre alışamadım sana,
Karanlık koridorda gölgenden korkuyordum bazen.
Bazen balkondan gelen tıkırtından.
Bazen açık bıraktığın musluktan damlayan su sesinden,
Bazen, bazen...
Korkuyordum işte.

Sonra kızmaya başladım,
Her şeye karışır olmuştun.
Ben tam koltuğa uzanıp televizyon seyretmek isterken,
Sen müziği açıyordun...
Karanlık patika bir yola giriyordum müziğin sesiyle,
İlerlemek zorunda olduğum,
Geri dönüşü olmayan,
Garip bir yol...
Sağlı sollu çalılar sürtünüyordu kollarıma,
Bazen bir yokuş çıkıyordu karşıma,
Tırmanıyor, tırmanıyor, tırmanıyordum.
Ayağıma saplanmış sivri bir çakıl taşını çıkartırken,
Ayakkabılarımın olmadığını fark ediyordum.
Sonra çığlık sesleri geliyordu uzaklardan,
Bir yarasa sesi mi?
Acı çeken yaralı bir hayvan mı?
Bir insan mı,
Belli olmayan.

Müziği birden kapatıp,
‘Hadi yatalım’ diyordun.
Yatıyorduk...
Ben ürkek bakıyordum yine gözlerine.
Yorganın içine saklanıp, kayboluyordum.
Ellerimin üzerine dokunuyordun önce.
Tırnaklarıma,
Parmaklarıma,
Kollarıma.
En çok boynuma...
Sonra öpmeye başlıyordun.
Öpüyor, öpüyordun...
Beni küçücük yaparak,
Sımsıkı sarılıyordun.

Uyanıyordum gecenin bir yarısı,
Büyük bir bardak su içip,
Bir kitap karıştırıyordum.
Sonra yine uyumaya çalışıyordum.
Yine, yine...
Sonra sen uyanıyordun.
Saçlarımdan öpüyordun.
Omuz başımdan.
Yine, yine...

Uyandığımda kahvaltı hazır olmuyordu.
Üzerime bir şeyler alıp,
Hemen mutfağa gidiyordum.
Önce çayın suyunu koyuyordum.
Çayı fazla demliyordum da;
İçilmiyor, demlikte kalanlar boşa gidiyordu.
Bazen de kahve suyu....
Haşlamak için yumurta koyuyordum ocağa,
Bir tane...
Sen yumurta yemezdin.

Bir elimde fincan,
Diğer elimde tabağım salona giderken.
Öfkeleniyordum çoğu.
Sen çok geç kalkıyordun.

Giyinip, çıkıyordum evden.
Arabanın camlarını sıkıca kapatıp,
Müziğin sesini iyice açıyordum.
Bağıra çağıra şarkılar söylüyordum.
Arada, dikiz aynasından bakan kadına söyleniyordum.
Düşünüyordum,
Düşünüyordum,
Düşünüyordum.

Arada boğazıma bir şeyler düğümleniyordu.
Yolu değiştirip, şehir dışına sürüyordum arabayı.
Camları iyice açıyordum bu sefer,
Sesi de...
Dağ bayır dolaşıyordum.
Gelincikler görüyordum;
Tel örgüler ardında gelincikler...
Arabadan iniyor, izliyordum.
Elif’in cümleleri dökülüyordu dudaklarımdan,
‘Taç Yapraklı Gelincikler’


Bir iki damla yaş süzülüyordu kirpiklerimin arasından,
Burnumu çekip,
Başımı yukarı kaldırıp, rüzgara veriyordum yüzümü.

Akşama yine dönüyordum sana.

Sonra,
Sonra,
Sonra...
Sonra...
Aradan yıllar geçtikten sonra,
Sen geleli beri,
Bir, iki, üç...
Hah, tam beş yıl sonra...
Alıştım sana...
Hem de fena alıştım.
Belki bir daha bırakamayacak kadar çok fazla...

Tenimde koku,
Gözlerimde heyecan,
Bakışlarımda aşk,
Avuçlarımda coşku oldun.
Bazen kalemimden dökülen bir öykü,
Bazen bir şiir dizesi,
Bazen bir fotoğraf karesi,
Bazen bir dost sohbetinde kahkaha,
Bazen bir çocuk gülümsemesi...
Sek sek oynayan bir kız yürüyüşü,
Yaşama sevinci...
Ahh, çok şeyim oldun.

Ayrılamayacak kadar çok.
Bırakamayacak çok.

Seni tanırken kendimi keşfettim,
Her gün çoğalıyordum.
Meğer bilmediğim ne çok şey varmış.
Seninle; daha çok gülmeyi öğrendim.
Sevinç çığlığı atmayı,
Yağmurda yürümeyi,
İskelede beklemeyi,
Güverteden simit atmayı,
Dostlarla söyleşmeyi,
Ne çok şeyi...
Seni seviyordum.
Hem de çok fazla.
Ürkütecek kadar fazla...

Bir gün yağmur yağıyordu,
Bense dışarı bakıyordum.
Buğulanmış cama,
Adını yazarken yakaladım kendimi;

İşaret parmağım harfleri birer birer yazıyordu.
Kayıyordu parmağımın ucundan harfler,
Önce ilk harfin belirdi ‘Y’,
Sonra diğer harflerin,
Sonra diğeri,
Sonra hepsi.
Tüm harfler birleşip, senin adın oldu:
‘Y A L N I Z L I K’

gitme, çok alıştım.

Leyla Ayyıldız
Kayıt Tarihi : 6.7.2005 15:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İbrahim Dikmen
    İbrahim Dikmen

    güzel ve bir okadar da dramatik şiir yazmışsınız,sizi tebrik ederim.şiir tadında kalınız.
    saygı ve sevgilerimle.

    aydınlı ibrahim dikmen

    Cevap Yaz
  • Yaşar Püllü
    Yaşar Püllü

    Şairin yaşadığı, aşk sannedip aslında yaşanılanın günlük bir durum olduğunu farkettiğimiz durumlarda ortaya çıkan bir ruh hali. Çünkü tüm yönelimlerin merkezini pazarın oluşturduğu maddi başarıların adamlık sayıldığı bir uygarlıkta gerçek aşk çok zor.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Leyla Ayyıldız