Alışamadım Ovaya
alışamadım ovaya
ben
Şavşatta doğdum...
ki Şavşat
iki dağ arasına sıkışmış
bir yürek gibiydi
sevgi dolu...
nereye dönsen
bir dağ çıkardı karşına
yahut bir tepe
ve bir tane daha...
bir tane daha...
ama yok...
öyle çıplak, öyle sarp dağlar değil,
hepsi süslenmiş ağaçlarla
hepsi yeşili sevmiş,
yeşil de onları...
ve kuş türkülerinin
o bitmez senfonisi...
enstrümanı olmayan
sanatçıları kim bilir hangi dalda
koca bir orkestra.
ve ufuklar
bir değil,
bin değil.
gözünüze kestirirsiniz bir tepeyi
ufka varırsınız,
arkası bilinmez...
zirvesine bir çıksanız
başka bir güzellik karşınızda...
her tepe ardında bir başkası,
her dağ ardında bir başkası
ve her güzellik ardında bir başkası daha....
her adımda keşfedilecek bir güzellik daha...
ben,
alışamadım ovaya...
kopmak zor oldu dağlarından,
kuş türkülerine eşlik eden
serin derelerinden
ve en zoru da
canım ladin ağaçlarından...
sonra Erzurum başladı
koca bir ova...
her şey başka...
ağaç yok, kuş yok...
bir baktınız mı
kilometrelerce uzaklık
ayaklarınızın altında...
umut yok
şu tepeyi aşınca ne göreceğim diye...
rüzgar esti mi
ağaç dallarından sıyrılıp
müzik olmaz
kulaklarınıza çalan...
yağmur yağdı mı
bir çam altı bulamazsınız
en kötüsü de
kar yağdı mı
gelinlik giyinmez ağaçlar....
Erzurum düz ova,
ova ama
sırtını dayamış bir dağa
ama öyle bir dağ ki
kıyamet kopsa oynamaz yerinden
heeey koca Palandöken,
sen olmasan kime güvenir
kime ağıt yakardık biz
Palandöken
öyle bir dağ ki
o olmasa Erzurum olmaz...
Palandöken hatrıa
dört yıl sevdim düz ovayı
ama sadece dağ mı
Erzurum denince
yüreğimi sır sır sızlatan?
bir çiçekti ki
Palandökenin eteklerinde açan
bir an olsun unutturdu bana
ağacı, kuşu, dağı, tepeyi...
hayatımın anlamı oldu.
nadide bir çiçekti ama
çok defa
koca bir çınar gibi
dayadım sırtımı ona...
dayadım da ayakta kaldım
bin bir güçlüğün karşısında.
ama çok defa
bir bahar havası estirdi yüreğimde
kokusuyla, tazeliğiyle, yaşama sevinci verdi bana
ve ben
gönlümü Palandökenin eteklerinde bırakıp
bu koca ovaya geldim...
hem de öyle bir ova ki....
dedim ya sevemedim ovayı,
hem bu öyle bir ova ki
değil bir ağaç,
değil bir kuş,
değil dere
bin yıl gezseniz de
bir tepe bulamazsınız...
bu öle bir ova ki
yalnızlığın adı yazılmış yollarına...
arasanız,
dertleşeceğiniz bir ağaç
bulamazsınız...
ağlasanız
gözyaşınızı suyuna katacak
bir dere
bulamazsınız..
bağırsanız,
haykırsanız,
bir dağ
bulamazsınız
size aks-i seda yapan...
kırk yıl bekleseniz
bir kuş uyandırmaz
sizi uykunuzdan.
bir damlacık yeşile
bir ömrünüzü verseniz
yine bulamazsınız...
üç renk sarar etrafınızı
gri, siyah ve beyaz,
her mevsim böyledir
ha ilkbahar ha yaz...
gökten geçen turnalar
korkudan size
selam bile vermez...
sürgünde hissedersiniz kendinizi
pencereden korkarsınız bakmaya
farklı bir şey göremezsiniz
hep aynı,
her şey sizin emrinizde...
kilometrelerce uzakta
bir sinek havalansa
onu görürsünüz.
hiç merak uyanmaz
acaba şöyle dolaşsam
farklı bir şey görür müyüm diye...
göremezsiniz...
bu öyle bir ova ki
ufuksuz...
gökle yerin birleştiği yerde
her zaman bir sis olur
sanki toprak sonsuz
uzar gider
gökle nerede birleşir
bilmezsiniz,
göremezsiniz...
ben
alışamadım ovaya
sevemedim ovayı
adı Zincirlikuyu
ama ben ona -neden bilmem-
mezarlığım diyorum...
oysa mezarlıkta hep
servi ağaçları olur
sevgilinin boyuna benzettiği dedelerimizin
ucu göğe ulaşmış servi ağaçları
oysa benim mezarlığım
ölesiye çıplak
ölesiye yalnız...
ölseniz dahi buraya gömülmeyi
göze alamazsınız...
Zincirlikuyu /KONYA 1996
İhsan AslanKayıt Tarihi : 22.11.2011 21:32:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İhsan Aslan](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/11/22/alisamadim-ovaya.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!