benim ayaklarımı her gün bir postacı alıp bir yerlere götürür. fonda hep umut kırıntılarının arazi vitesine takılmış tıkırtıları olur. yine de hiç yoktan iyidir diye geçirir içinden ayaklarım. sanırım postacının da antenleri açıktır kulak zamanı.
görüntü çoğunlukla yangın yerleri, kadın ve erkek ilenmeleri, sözün söze değmemesi olarak donmuştur. bir çocuğun, bir salıncağın ellerinden kurtulup dondurmaya inen sesi duyulur arasıra. ancak racon eskimez hiç… geldiği gibi gider; babasının akşam eve gelirken kollarına mahsus taktığı mahcup ve acıdan ağırlaşmış ellerine oturur.
sonra yeni uğraklar, yeni duraklar, yeni adresler… tıka basa dolar ayaklarımın anlığı.
sağ olsun, dönüşte bırakır aldığı yere ayaklarımı kalender postacı. umutsuz yaşanmaz diye işte, açarım hemen ayaklarımın anlığını.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta